Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Kalp Rehberi

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:55    Güncellendi: 18.02.2025 21:55
KALP REHBERİ

Kime kalp hastası denir?...................................
Kalp hastalığının türleri var mı?......................
Koroner kalp hastalığının belirtileri nelerdir?.......
Halk arasında sıkça söylenen "Bende kalp yetmezliği var" sözü ne anlama geliyor?
Kalp nasıl yetmiyor? ………………………….
Damar sertliği nedir?...............................................
Ritim bozukluğu nedir; neden oluşur?..........................
RİSK FAKTÖRLERİ
Kalp hastalıkları için riskli bir yaş grubu var mı?.............
Grip yada kişinin geçirdiği başka hastalıklar kalp hastalığına neden olabilir mi
Genetik etkenler kalp hastalığında önemli mi?........
Kalbe neler zarar verir; kalp ve damar hastalıkları için risk faktörleri nelerdir?..........
Değiştirilemez; bireysel risk faktörleri:
Kalp hastalığı riski kadında mı erkekte mi daha yüksek?...................
Değiştirilebilir risk faktörleri:………….
Sigara kalp sağlığı üzerinde etkili mi?................
Sigarayı bıraktıktan sonra kalple ilgili risk devam eder mi?.............
Sigarayı bırakmak isteyen insanların aşırı kilo alması ve bunun ardından kilolarla
birlikte gelen kalp krizi vakaları var mı? Sigarayı bırakmak da kalp krizine
neden olabilir mi?.....................
Bir insanın ne kadar süreç içinde kalp hastası oluyor?...........
Kilo ver riski düşür……………………………
Kalp krizi hiçbir belirti olmadan birdenbire ortaya çıkabilir mi?..................
Alkolün kalp sağlığı üzerine etkisi nedir?......................
Kırmızı üzüm kalp hastalıklarını önleyici bir etkisi var mı?.............
Stresli yaşam kalp hastalığına neden olur mu?.................
Sinirlendikten sonra kalp krizi geçirilebilir mi?...........
Hangi meslekler kalp hastalıklarında risk altında?.......
HİPERTANSİYON:
Tansiyon yüksekliği nedir?.............
Küçük tansiyon ile büyük tansiyon arasındaki fark nedir?.....
Tansiyonun normal değerleri nedir?
Hipertansiyon yani halk arasında söylenen şekliyle yüksek
tansiyon sık rastlanan bir hastalık mıdır?.....
Hipertansiyonun sebebi nedir?.........
1.Birincil (Esansiyel) Hipertansiyon:
2. İkincil Hipertansiyon:
Hipertansiyonun belirtileri nelerdir?.........
Hipertansiyonun vücuda zararları nelerdir?.......
Kimler hipertansiyon riski altındadır?.........
Hipertansiyon tedavi edilebilir mi?.......
Hipertansiyon ve sık sorulan sorular…….
Kan basıncını evde ölçebilir miyim?.........
Kan basıncı ölçülürken nelere dikkat edilmelidir?.........
Hipertansiyon ilaçları alışkanlık yapar mı?......
Tedavide verilen ilaçları ne zaman almalıyım?......
Tansiyon ne sıklıkla ölçülmeli?........
Bir yakınımda da hipertansiyon var; kullandığım ilaçları ona da verebilir miyim?.......
Hipertansiyondan korunmak mümkün mü?........
Hamileler de tansiyon riski altında mı?...............
Tansiyon ne sıklıkla ölçülmeli?...................
DİYET:
Şişmanlığın kalp sağlığı üzerine etkisi nedir?........
Kişinin kalp krizi geçirme riski belirli kriterlere bağlı olarak ortaya çıkar mı?......
Kalp krizi riski yüksek kişiler korunma amaçlı olarak neler yapabilir?......
Akdeniz beslenme piramidinin özellikleri……….
Kalp krizi atlatıldıktan sonra yapılacaklar neler?
Aspirinin kalp krizini ve hastalıklarını önleyici etkisi var mı?
Kalbi korumak için aspirinin hangi türü hangi miktarda alınmalı?........
Kalbi korumak için kaç yaşında aspirin almaya başlamak gerekiyor?.......
Et konusunda kalp sağlığı açısından bir seçim yapılmalı mıdır?.....
Kalbi koruyan vitaminler var mı?............
Kahve çay içiminin kalp sağlığı üzerine etkisi var mı?.....
Kırmızı şarabın kalbi koruyucu etkisi var mı?........
Kalp sağlığına uygun olan ve olmayan sporlar neler?......
Aile yaşantısının; karı koca sorunlarının kalp sağlığı üzerinde etkisi var mı?
Mutsuz bir evlilik kalp sağlığını olumsuz etkiler mi?......
Kişi kendisinde kalple ilgili bir ağrı olduğunu nasıl anlayabilir?..........
Erken yaşta kalp krizi daha ölümcül oluyor neden?............
Kalp damar hastalıklarının ülkemizde görülme sıklığı ve bölgelere dağılımı nasıldır?....
Türkler genetik olarak risk altında mı?..........
Metabolik sendrom nedir?..............
Hava durumu ile kalp hastalığı arasında bir bağlantı var mı?.......
Sıcak havalarda özellikle tatilde kalp krizinden ölümlerin sebebi nedir?......
Kalp hastalığı olduğu düşünülen kişi hastanelerin hangi servisine hangi
uzman doktora başvurmalı?........
Hasta doktora başvurdu; doktor da kalple ilgili bir sorundan şüphelendi;
kesin teşhis nasıl yapılıyor?.........
Kan biyokimyası tetkikleri nelerdir; neleri içerir?........
Eforlu EKG nedir?..........
EKOKARDİYOGRAFİ:
Ekokardiografi nedir?...........
Balon uygulama sonrasında hasta neler yaşıyor?........
Kaç saat sürer?............
Stent nedir; kimlere yapılır; nasıl bir işlemdir; maliyeti nedir?........
KORONER BYPASSS:
Herkese bypasss olmaz………
Bypass ameliyatı nedir?...........
Nasıl yapılır?...........
Kimlere yapılması gerekir?.........
Koroner bypasss ameliyatı ne sağlar?..........
By- pass ameliyatındaki yenilikler neler?..........
Robot cerrahi by -pass ameliyatlarında çığır mı açacak?......
Artık göğüs kafesi kesilmeden mi by- pass yapılıyor?.........
Sosyal güvenlik güvencesi olanlar nasıl bir yol izlemeli; sevk işlemleri nasıl yapılır?....
AMELİYAT SONRASI
Hastanedeki ilk gün nasıl geçiyor?.......
Kişi ne kadar ameliyatta kalır?......
Bypass ameliyatı yapılması riskli kişiler var mı?
Kimler Bypass'da kaç damar değiştirilebilir?.........
Hasta ne kadar hastanede yatar?.......
Ağrısı acısı olur mu?............
Değişen damarlar vücudun nerelerinden alınıp kalbe gidiyor?......
Hastaneden çıktıktan sonra yapmaması gereken şeyler var mı?.....
Ameliyat sonrası yaşam……..
Ameliyat günü neler olur?........
Ameliyat sonrası yaşam nasıldır?........
Odaya çıktıktan sonra yaşam nasıl olur?......

Kalp damarlarında daralma; ya da kapakçıklarında rahatsızlık olan; ritim bozuklukları saptanan ya da doğuştan kalp deliği görülen hastaların hepsi kalp hastası olarak adlandırılır. Ayrıca kalbi saran zarda iltihaplanma; diğer bazı organlarda görülen hastalıkların kalbe hasar vermesi gibi durumlar da kalp hastalıkları kapsamına girer.

Kalp hastalıkları kalbi oluşturan tüm yapılarda yolunda gitmeyen birçok sebepten kaynaklanabilir. 7 ayrı türde incelenebilir.
1) İskemik kalp hastalıkları (Koroner arter hastalığı)
2) Kalp kapak hastalıkları (Romatizmal veya dejeneratif)
3) Doğumsal kalp hastalıkları: Doğumsal kalp hastalıklarının günümüzde teknolojinin de ilerlemiş olmasının faydasıyla erken tespiti ve başarılı cerrahi müdahalelerle tedavisi mümkün olabilmektedir.
4) Kalp adalesi ve zarını ilgilendiren hastalıklar: Genelde tüberküloz ve enfeksiyon kaynaklı hastalıklar sonucu görülse de metabolik hastalıklar (böbrek rahatsızlığı); bağ dokusu hastalıkları hatta tümörler neticesinde bile perikard olarak adlandırdığımız kalp zarı iltihabı ve kalınlaşması görülebilir.
5) Kalp ileti sistemini ilgilendiren hastalıklar
6) Kalp tümörleri ise çok büyük bir şans olarak genel kalp hastalıkları arasında son derece nadir görülürler. En sık görülen ve miksoma olarak adlandırdığımız tür dahi ekokardiyografi ile tespit edilip başarılı bir şekilde cerahi müdahale ile alınarak tedavi edilmektedir.

Kalp hastalığına bağlı olarak ortaya çıkan göğüs ağrısı sıkıştırıcı; yanıcı; baskılayıcı; ağırlık çökmesi; ezici şekildedir. Genellikle halk arasında iman tahtası denilen yerde ve onun arkasında ortaya çıkar. Fakat sol omuza; sol kola; sağ kola; boyuna; çeneye; alt dişlere; sırta; mide bölgesine yayılım gösterir. Göğüs ağrısı 5-15 dk sürer; dinlenmekle veya dil altı nitrogliserin almakla geçer. Kalple ilgili sorundan kaynaklanmayan ağrılar ise 5 saniyeden az veya 20-30 dk’dan fazla sürer. Derin nefes almakla; gövde veya kolun tek bir dönüş hareketi ile ortaya çıkabilir ve düz yatmakla; yemekle geçer. Ağrı parmak ucu ile gösterilecek şekilde çok küçük bir alanda sınırlıdır ve göğüs duvarında hassasiyetle birlikte olabilir. Ağrı genellikle keskin; bıçak saplanır tarzda; yakıcıdır. Dinlenmekle veya dil altı nitrogliserin almakla 5-10 dk’da geçmeyen ağrı durumunda başka sebepler düşünülmelidir. Diğer belirtiler: Bulantı-kusma; soğuk terleme; belirgin halsizlik ve yorgunluk; çarpıntı ve baş dönmesidir.

Halk arasındaki sıkça söylenen “kalp yetmezliği” kalbin pompa işlemini yeterli yapamamasına karşılık kullanılan bir terimdir. Kalp kasında güçsüzleşme oluşur ve bunun sonucunda da vücuda yeterli oranda kan pompalanamaz. Kanın yeterli oranda pompalanamaması vücutta birçok bozukluğa hatta ölümcül sonuçlara yol açabilir. Biz pompalama sorununu da iki ayrı grupta inceliyoruz. Kalbin diastolik ve sistolik fonksiyonlarını tam olarak yapamamasına bağlı olan yetersizlikler olarak ayırıyoruz. Her ikisinde de nefes darlığı görülüyor. Diastolik fonksiyon bozukluğu kalbin gevşeme durumuyla sistolik fonksiyon bozukluğu ise kalbin kasılmasıyla ilgili bozukluk anlamına geliyor.

Damar sertliği diğer anlamıyla "Ateroskleroz" damar çeperinde kolesterol ve damar düz kas hücrelerinin artmasına bağlı olarak damar çeperinin esnekliğini kaybetmesi ve kalınlaşması olarak tanımlanabilir.

Ritim bozukluğu kalbin normal uyarı odağının dışında başka odaklardan düzenli veya düzensiz ritim oluşması veya oluşan uyarının normal olmayan ileti yollarını kullanması veya iletinin gecikmesi; tam bloke olmasına bağlı olarak gelişebilecek çeşitli hastalıklar için kullanılan genel bir tanımlamadır. Kalbin elektriksel sisteminde gelişen bu bozuklukların elektrofizyolojik çalışmalar sonucu tedavileri mümkün olmaktadır.

RİSK FAKTÖRLERİ:

Kalp hastalıkları yanlış beslenme nedeniyle artık her yaş için risk teşkil ediyor. Genetik olarak da Türk toplumu kalp damar hastalıklarına yatkındır. Türk gen yapısı gereği faydalı kolesterol oranı düşük ve zararlı kolesterol oranı yüksektir. Bu riskli gen yapısının üzerine bir de yanlış beslenme eklenince kalp hastalıklarının görülme oranı 40’lı yaşlarla birlikte büyük ölçüde artmaya başlıyor. Araştırmalar ve istatistikler gösteriyor ki erkeklerde 45; kadınlarda ise 55 yaş üzerinde olmak kalp hastalıkları riskini artırıyor. Kadınların daha ileri bir yaşta risk grubuna girmesinin nedeni de menopoza girmeleri. Menopoza girene kadar kadınları sahip oldukları östrojen hormonu koruyor. Ancak menopozla birlikte östrojenin azalması kalp krizi riskini yükseltiyor.

Evet; bu konu sanıldığından çok daha önemlidir. Koroner kalp hastalığı başta olmak üzere kalple; kalbin zarıyla ilgili birçok soruna neden olabilir. Grip birçok mekanizmayı tetikleyerek kalp adalesinin zayıflamasına bile yol açabilir. Daha ziyade genç hastalarda rastlanan bu durum erken dönemde teşhis edildiğinde; uygun tedavi ile çoğunlukla düzelme ve eski haline dönüş gösterir.

Genetik yapı özellikle ailede birinci dereceden akrabalarda varsa etkisini gösterir. Aileden gelen kalp kökenli hastalık; erkeklerde 45 kadınlarda 55 yaş öncesi ani ölümle sonuçlanmışsa gelecek nasılın sürekli kontrol altında tutulması gerekir. Bu durum ileriki nesil için % 25 oranında kalp krizi tehlikesi anlamına gelir. Aileden gelen yatkınlık yanlış beslenme; sigara kullanımı ve düzensiz yaşam tarzı ile birleşince risk oranı daha da büyür.

Risk faktörlerini bireysel olanlar (değişemez) ve bireysel olmayan faktörler şeklinde iki ana grupta ve birçok alt grupta toplayabiliriz.

Yaş: Erkeklerde 45 kadınlarda 55 yaşın üstünde olmak veya erken menopoz riskin artmasında etkili olur.
Cinsiyet: Erkek olmak (20-34 yaşları arası Koroner Arter Hastalıklarından ölüm erkeklerde kadınlardan 3 kat daha fazla olmasına rağmen ileri yaşlarda bu oran gittikçe azalmaktadır.)
Aile öyküsü (genetik-kalıtsal yatkınlık) olarak 1’inci derece erkek akrabalarında 55 yaşın altında kalp krizi (myokard enfarktüsü) veya ani ölüm 1.derece kadın akrabalarında ise 65 yaşın altında kalp krizi veya ani ölüm olması riski artırır.

20-34 yaşları arası Koroner Arter Hastalıklarından ölüm; erkeklerde kadınlardan 3 kat daha fazla olmasına rağmen ileri yaşlarda bu oran gittikçe azalmaktadır.

Stres; sigara; hipertansiyon; total kolesterol yüksekliği; Şeker hastalığı; obezite; fiziksel aktivite eksikliği; durağan yaşam tarzı. Şeker hastalığı artık günümüzde iskemik (belirti vermeden sessiz ve gelişen) kalp hastalığına eşdeğer olarak kabul edilmekte ve şeker hastalığı olup henüz aşikar kalp hastalığı olmayanlar tıpkı bilinen kalp hastalığı olan kişiler gibi ele alınıp tedavi edilmektedir. Bir şeker hastasının kalp krizi geçirme riski daha önce kalp krizi geçirmiş bir hastanın ikinci defa kalp kriz geçirme riski ile aynıdır.

Sigara tüm önlenebilir ölümlerin % 50’sinden sorumludur; bunların yarısı da kardiyovasküler nedenlidir. İçilen günlük sigara miktarına ve kullanılma süresine bağlı olarak zararlı etkileri değişmekle beraber; kadınlar üzerindeki zararlı etkisi daha fazladır. Günde 1 paket sigara içen hipertansiyonlu hastada; sigarayı bırakmanın kardiyovasküler riskte % 35-40 azalmaya yol açtığı hesaplanmıştır. Sonuç olarak sigara sadece kalp için değil akciğerler; tüm damar hastalıkları; inme ve birçok kanser için alt yapı oluşturması nedeniyle zararlıdır.

Koroner kalp hastalığı olanlar arasında yapılan araştırmaya göre sigarayı bırakanlarda risk 3 yılda; hiç sigara içmemiş bir kişinin düzeyine düşüyor.

Her sigarayı bırakan kilo almaz. Dengeli beslenme ve düzenli spor yapabilenler sigarayı bıraksalar da kilo almazlar. Ancak; sigarayı bırakıp; iştahı açıldığı ve dengesiz beslendiği için kilo alan insanlar; koroner arter hastalıkları risk faktörleri arasında sayılan obezite-şişmanlık risk faktörü yönünden risk arz edebilirler. Kilo alıp şişmanlayacağım ve kriz geçireceğim endişesiyle sigaraya devam edenler çok yanlış düşünüyor. Çünkü sigara içmek risk faktörleri arasında şişmanlıktan daha önde geliyor.

Kişinin damarlarının sağlıklı olduğu evrede şöyle bir durum vardır: Damar cidarı ince bir zarla kaplıdır. Bu zar damar içinde pıhtı oluşumunu önler ve kan damarın içinde rahatça akarak kalbe ulaşır. Kişi; kalp hastası olma yolunda ilerlediğinde bu zar etkisini yitirmeye başlar. Damarların içinde yer yer yağ (kolesterol) birikimi olur. Bu birikim 10-20 yıl gibi bir süreç içinde oluşur. Bu durumun ilk aşamasında kişi kalple ilgili hiçbir sorun hissetmez. Erken dönemde teşhis için efor testi gerekir. Damar içerisindeki ya birikimi ilk aşamada yakalanamazsa devam eder. Darlık derecesi % 80’lere vardığında belirtiler de ortaya çıkar. Kişi nefes darlığı çekmeye başlar; çarpıntılar olur. En son aşamada da yağ birikimi ile daralmış olan damar bir anda tıkanıverir. Bu bir an saniyelerle ölçülür ve kişi kalp krizi geçirir.

Erkeklerde her % 10’luk kilo azalması koroner kalp hastalıkları vakalarda % 20 azalma sağlıyor. Verilen kilonun miktarı arttıkça risk oranı da düşüyor.

Evet; çıkabilir. Bu durum daha çok şeker hastalarında görülür. Şeker hastası olan kişi hastalığının tahribatıyla sinirlerindeki hissizleşmeden dolayı ağrılarını hissetmez. Böylece aniden kalp sorunu ortaya çıkabilir.

Alkolün fazla alınması halinde toksik etkileri yönünden kardiovasküler sisteme zararlıdır. Alkol ayrıca vitamin emiliminin bozulmasına bağlı beslenme bozukluklarına da neden olur. Tansiyonu arttırır; kalp ritmini bozar; pıhtılaşmayı arttırır. Alkol tüketiminin artmasıyla birlikte trigliserid düzeyleri artar; kan basıncı yükselir. Bu durumlarda hipertansiyon ve felç riski artar. Ancak ılımlı alkol kullanımının (erkeklerde günde 10-30 gr; kadınlarda 10-20 gr etanol tüketilmesi) yararlı kolesterol olan HDL2 ve HDL3’ü artırdığını gösteren bir kaç çalışma da vardır.

Sebze ve meyvelere kırmızı rengini veren madde damarların da tıkanmasını önlüyor. Bu nedenle kırmızı üzüm kadar; kırmızı lahana; kırmızı biber; elma; kiraz da faydalı.
Peki ya ceviz; badem; fıstık...

Evet; kabuklu yemişler kalp için fayda ihtiva etmektedirler. Yalnız faydalı diye aşırı miktarda yenmemelidir. Fayda sağlamalarının nedeni içlerinde bulunan ve iyi kolesterolü yükselten yağdır.

Elbette stres vücutta salgılattığı çeşitli hormonların yarattığı tahribat sonucu başta kalp olmak üzere tüm vücuda olumsuz etki yapar. Stres anında nefes alıp verme; tansiyon; kalp hızı; katekolamin düzeyleri artar. Bütün bunlar koroner arter hastalığı için bir risk faktörü olarak sayılabilir.

Bilimsel çalışmalarda sadece stresin değil ağır iş yükünün yani fiziksel stresin de enfarktüs geçirme riskini % 10 gibi bir oranda başlatma etkisi olduğu ortaya çıkmıştır. Aniden sinirlenme durumunda kalp krizi geçirenler ise saniyeler içinde yükselen adrenalin seviyesine bağlı olarak açıklanabilir.

Günümüzün yaşam koşulları kalp hastalıklarının yanı sıra birçok hastalık için de risk oluşturmaktadır. Yaşadığımız hızlı tempolu; zamana karşı mücadele veren ve rekabet ortamı içerisindeki her meslek kalp hastalıkları riski taşır. Stresi diğerlerine oranla daha yüksek olan meslekler arasında ise hava trafiği yöneten kule çalışanları; pilotlar; doktorlar; borsacılar vs.. sayılabilir.

HİPERTANSİYON

Tansiyon ya da kan basıncı; kalbin kanı pompalarken damarların cidarında oluşturduğu basınçtır. Bu basıncın normal değerlerin üzerinde olması durumu ise Hipertansiyon olarak tanımlanır.

Kan basıncı sistolik (Büyük tansiyon) yada kalbin kanı pompalarken oluşturduğu basınç ve diastolik (Küçük tansiyon) yada kalbin kan pompalamasına ara verdiği dönemdeki basınç olarak iki farklı değerden oluşur. Normal kan basıncı iki farklı değerden oluşur. Yüksek tansiyon tanısı aşağıdaki değerlere göre konur.

Dünya Sağlık Örgütü’nün değerlerine göre kan basıncının normal değerleri büyük tansiyon için 14; küçük tansiyon için 9’dur. Damar içerisindeki kan basıncının bu normal değerlerin üzerinde olması hali yüksek tansiyon hastalığıdır. Aşağıdaki tablo size tansiyonun durumu hakkında bilgi verir.
Kategori Büyük; mm Hg Küçük; mm Hg
Normal < 130 < 85
Yüksek-Normal 130-139 85-89
Hafif 140-159 90-99
Orta 160-179 100-109
Ciddi 180-209 110-119
Çok Ciddi > 210 > 120

Toplumun % 20’sinde hipertansiyon vardır. 55 yaş üstünde ise bu oran % 50’dir. Bu nedenle toplumun her yaş kesiminden bireyler yılda en az bir kez tansiyon kontrolü yaptırmalıdır.

Hipertansiyonun tek bir nedeni yoktur. Oluşum mekanizmasına göre iki tür hipertansiyon var diyebiliriz.
1.Birincil (Esansiyel) Hipertansiyon: Hipertansiyon vakalarının % 90’ı nedeni bilinmediğinden Birincil Hipertansiyon olarak adlandırılır. Bilinen kesin bir nedeni yoktur.
2. İkincil Hipertansiyon:
-Böbrek hastalığı (böbrek doku ve damarlarında bozukluk)
-Böbreküstü bezlerinin çeşitli hastalıkları
-Bazı ilaçlar (doğum kontrol hapları; kortizon; soğuk algınlığı ilaçları v.s)
-Gebelik
-Beyin tümörü veya kafa içi basıncın artması
-Alkol kullanımı gibi çeşitli nedenlere bağlı olabilir

Hipertansiyon çoğu zaman belirti vermez. Bu nedenle dikkatli olmak ve aralıklı ölçüm yaptırmak gerekir. Zaman zaman özellikle ense kökünde zonklayıcı tarzda baş ağrısı; bulantı; kusma; burun kanaması; uyuşukluk; yorgunluk; endişe; kulak çınlaması; bulanık görme veya gözlerde kararma ve fazla idrar çıkarma gibi belirtiler gözlenebilir.

-Ateroskleroz (Damar sertliği)
-Beyin kanaması ve felç
-Kalp krizi ve yetmezliği
-Gözlerde görme kaybı
-Böbrek hasarı gibi hastalıklar kişinin yaşam kalitesini bozar ve ömrünü kısaltır. Bu nedenle hipertansiyon önemle tedavisi gereken bir hastalıktır.

Aslında herkes risk altındadır. Ancak daha fazla risk altında olanlar;
-Menopoz dönemindeki kadınlar
-Ailesinde hipertansiyon olanlar
-Yaşlılar
-Stres altında olanlar
-Sigara içenler
-Diyabeti(şeker hastalığı) olanlar
-Şişmanlar
-Alkol kullananlar
-Gebelik
-Yanlış beslenme ve tuzlu diyetle beslenenler

Hipertansiyon tedavi edilebilir. Ancak tedavisi ömür boyu sürer. Tedavide kullanılan tüm ilaçlar kan basıncını normale çevirir fakat tedavi kesilirse kan basıncı tekrar yükselir. Bu nedenle tedaviye ara verilmemeli ve yılda en az bir kez doktora kontrole gidilmelidir. Ayrıca düzenli beslenme; az tuz kullanımı; aşırı alkol ve kahve kullanılmaması düzenli egzersiz ve sigara içilmemesi de tedavinin bir parçası olarak kabul edilmektedir.

Evet ölçebilirsiniz; ancak bu konuda yeterli bilgi doktor veya hekim programlarından alınmalıdır. Elektronik; bilek veya koldan ölçen aletler kullanılabilir. Ancak bunların güvenilirliğini test etmek amacıyla aralıklı olarak cıvalı ölçüm aletleri ile karşılaştırma yapılmalıdır.

Tansiyon ölçülmeden en az 15 dk önce dinlenmelisiniz. Son yarım saat içinde sigara veya kafeinli yiyecek almamış olmalısınız. Tansiyon aleti kolunuzun çevresini ve boyunu yeterli olarak sarmalıdır. Dinleme cihazları (steteskop) tansiyon aletinin manşonu altına
sokmamalısınız.

Hayır yapmaz. Ancak yaş ilerledikçe damar elastikiyeti azalır ve bu nedenle hipertansiyon ilaçlarının sayısı veya dozu az gelebilir. Bu durumda kullanılan ilaçlarda yeni düzenlemeler yapılabilir. Bu durum alışkanlık anlamına gelmez. Unutulmamalıdır ki hipertansiyon tedavisi ömür boyu sürecek bir tedavidir. Her ilaç grubunun kendine has bazı yan etkileri vardır. Bu yan etkiler hakkında doktorunuzdan bilgi alınız.

Bu konu özellikle doktora sorulmalıdır. Ancak genel olarak tansiyon ilaçları sabah kalkınca hemen alınır. Bazı özel durumlarda hastanın kan basıncı gece; beklendiği gibi gündüze kıyasla daha düşük olmayabilir. Bu durumda ilaçlar akşamda alınabilir.

Tansiyon çok oynamayan yani düzenli bir evreye girdikten sonra 2 veya 3 günde bir ölçülmelidir. Henüz tam belirli bir düzene oturmamış kontrol halindeki bir tansiyon hastasının da günde 2 defa biri sabah biri akşam olmak üzere tansiyonunu ölçmesi veya ölçtürmesi gerekir. Strese bağlı olarak tansiyonu yükselen hastalarda gün içindeki tansiyon değişimlerini belirlemek amacıyla Çalışma saatleri içinde de tansiyonunu ölçmesini istiyoruz. Bir de tansiyonu sürekli olarak inip çıkan hastalar var. Bu hastalarda verdiğimiz ilacın faydasını belirlemek ve oynamaları kaydetmek için tansiyon holteri denilen bir araç kullanılıyor. Bu alet hastaya bir gün süreyle bağlanıyor ve gün boyu yarım saat ve 15 dk’lık aralıklarla hastanın tansiyonunu ölçerek bir rapor hazırlıyor.

Hayır. Kesinlikle bunu yapmayın ve yapanları da uyarın. Size uygun bir ilaç başkasının hayatını tehlikeye atabilir. Bu nedenle yakınınıza doktora başvurmasını önerin.

Genellikle evet. Bunun için;
-İdeal kilonuzu koruyun ve dengeli beslenin.
-Fiziksel olarak hareketli olun.
-Sigara içmeyin
-Alkolden uzak durun.
-Az tuzlu besinlerle beslenin
-Stresten uzak durun
-Düzenli sağlık kontrolü yapın.

Gebelik hali tansiyonu normal olan bir kişide bile tansiyon yükselmelerine neden teşkil eder. Gebelik öncesinde bile tansiyon hastalığı bulunanlarda ise durum daha da kritikleşir. Gebelik yaşanan yüksek tansiyon kanama ve enfeksiyonla birlikte anne ölümlerine bile yol açabilir. Ayrıca gebelikte tansiyonun yükselmesi anne ile bebekte çeşitli sorunlara da yol açar. Anne karnındaki bebeğe giden kanın azalması bebeğin kilo almamasına; doğum sırasında kalp atışlarının bozulmasına hatta bebeğin ölümüne neden olabilir. İhmal edilmiş ağır vakalarda; annede havale; beyin kanaması; damar tıkanması; böbrek yetmezliği gibi nedenlerle ölüm de görülebilir. Bu nedenle gebelikteki yüksek tansiyonun erken tanısı çok önemlidir. Ayaklarda şişme olması tansiyon belirtileri arasındadır. Haftada 1 kilodan fazla alınması ya da birkaç gün için ani kilo artışı tansiyonun habercisidir. Gebelikte yüksek tansiyonu olan bir anne adayı hamilelik sürecini yatarak ve dinlenerek geçirmelidir.

Tansiyon çok oynamayan yani düzenli bir evreye girdikten sonra 2 veya 3 günde bir ölçülmelidir. Henüz tam belirli bir düzene oturmamış kontrol halindeki bir tansiyon hastasının da günde 2 defa; biri sabah biri akşam olmak üzere akşam olmak üzere tansiyonunu ölçmesi veya ölçtürmesi gerekir. Strese bağlı olarak tansiyonu yükselen hastalarda gün içindeki tansiyon değişimlerini belirlemek amacıyla Çalışma saatleri içinde de tansiyonunu ölçmesini istiyoruz. Bir de tansiyonu sürekli olarak inip çıkan hastalar var. Bu hastalarda verdiğimiz ilacın faydasını belirlemek ve oynamaları kaydetmek için tansiyon holteri denilen bir araç kullanılıyor. Bu alet hastaya bir gün süreyle bağlanıyor ve gün boyu yarım saat ve 15 dk’lık aralıklarla hastanın tansiyonunu ölçerek bir rapor hazırlıyor.

DİYET:

Şişmanlık; koroner kalp hastalığı için sorgulanan klasik risk faktörlerinden biri olup; günümüzde özellikle gelişmiş toplumların giderek artan önemli bir sağlık problemidir. Ayrıca; sadece kalp hastalığı için değil aynı zamanda kalp hastalığı eş değeri sayılan diyabet ve hipertansiyon için de önemli risk taşımaktadır. Örneğin erkeklerde her % 10”luk kilo azalması koroner vakalarda % 20 azalma sağlar. Verilen kilonun miktarı arttıkça elde edilen fayda da artar. Bilimsel araştırmalarda % 5 kilo verme ile bile yaşam kalitesinin arttığı; diyabet riskinin azaldığı; kan yağlarının profilinin olumlu etkilendiği gözlenmiştir. İdeal olan vücut kitle endeksinin (vücut ağırlığının; kişinin boyunun metre birimi ile karesine bölümünden elde edilir.) 25”in altında olmasıdır. Bunun üzerinde olanlarda kalp hastalıklarının yanı sıra başka hastalıkların risk oranı da yükselir.

Dengeli beslenme kalp sağlığının birinci şartı olup vücudu aşırı zorlayan her türlü diyet uygulaması kalp için de zararlıdır. Birdenbire kilo kaybetmek vücut dengesini bozacağı için hiç bir zaman önerilmez. İlk etapta vücut ağırlığının % 10”u veya 10 kg verilmesi hedeflene