Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Özel Gereksinimli Çocuklar ve Aileleri

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:55    Güncellendi: 18.02.2025 21:55
Ailede özel gereksinimli bir çocuğun varlığı; bir bütün olarak ailenin yapısında; işleyişinde; aile üyelerinin rollerinde önemli değişiklikler yapabilmekte; aile üyelerinin yaşamlarını; duygu ve düşüncelerini olumsuz yönde etkileyebilen ek bir stres kaynağı oluşturmaktadır. Özel gereksinimli bir çocuğa sahip olunduğunda anne-babalar ilk olarak hayal kırıklıkları yaşamaktadır. Nedenler ve niçinler birbirini izlemektedir. Olmaması gereken bir şey olmuştur. Çocuklarına ne olduklarını bilemediklerinden aileler büyük bir endişe yaşarlar.
Ancak özel gereksinimleri olan bir çocuğun doğumu; anne-baba için ne kadar kabullenmesi zor bir durum olsa da çocuklar büyümeye ve gelişmeye devam etmektedir. Anne-babalar zaman içerisinde durumu kabullenmeye; çocuğun eğitim ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik tedbirler almaya başlarlar ya da çocuklarının mevcut durumlarını kabullenmiş gibi görünseler de kendileri için farklı yaklaşımlar ve savunma mekanizmaları geliştirirler.

Özel gereksinimi olan çocuğun istenilen biçimde eğitim ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için önemli olan:
o Ailenin çocuğunu iyi gözlemlemesi; neler yapıp yapamadığını doğru bir şekilde eğitimcilere ve çevresine aktarması;
o Çocuğun bulunduğu seviyeyi kabullenmesi;
o Çocuğun eğitimine katılması ve bu konuda bilgi sahibi olmaya açık olması;
o Çocuğun potansiyeline inanması.

Özel gereksinimli çocuğun eğitiminde anne-baba katılımı sağlanması esastır. Çünkü çocuk için belirlenen kısa dönemli ve uzun dönemli amaçların gerçekleşmesinde; anne-baba da çocuğun eğitimine katılırsa amaçlar ulaşmak daha kısa süre almaktadır.
Özel gereksinimi olan çocuğun eğitiminden yalnızca çocuğun eğitimcisi sorumlu değildir. Eğitimci kadar anne-baba da çocuğun eğitiminden sorumludur. Unutmayalım ki hiçbir eğitimcinin elinde sihirli değnek yoktur. Ancak çocukta ilerleme anne-babanın eğitim sürecine katılımı ile olmaktadır.

Anne-babaların çocuklarının yapabildiklerini doğru bir biçimde ortaya koyabilmesi çok önemlidir. Bazı anne-babalar çocuklarının neler yapıp yapamadıklarını görmektense çocuklarını kendi istedikleri gibi görme; çocuğun gerekli olan eğitim ihtiyaçlarından karşılanmasından daha çok kendi istedikleri becerileri çocuklarının kazanmasını istemektedirler. Bu da çocuğun eğitim ihtiyaçlarının karşılanması için doğru amaçların belirlenememesi demektir.

Örneğin: Çocuğun el-göz koordinasyonunda; küçük kas becerilerinde; öz bakım becerilerinde önemli gerilikler varken ve çocuğun ihtiyaç duyduğu beceri alanlarında eğitim amaçları belirlenip çalışılması gerekilirken; anne-baba okuma-yazma becerisinin kazandırılmasında ısrarcı olabilmektedir. Okuma-yazma becerilerinin kazanılması için önkoşul beceriler olan el-göz koordinasyonu sağlanabilmesi; küçük kas becerilerinde sorun olmaması; sözel ve alıcı dil becerileri okuma-yazma becerilerin tamamlanmış olması gereklidir. Önce bu önkoşul becerilerin kazandırılmalı ve daha sonra okuma yazma becerisine geçilmelidir.

Bir becerinin kazanılabilmesi için o becerinin alt basamaklarının da önceden çalışılmış ve öğrenilmiş olması gereklidir. Gelişme basamaklarını bir birinden ayrı tutamayız ve düşünemeyiz. Gelişme bir bütündür ve çocuktan hazır olmadığı bir basamakta başarı beklemek anlamsızdır. Ne yazık ki ülkemizde ailelerin bu konuda yeterli bilgi sahibi olmaması ve ısrarcı davranmalarının en büyük nedeni eğitimcilerdir.

Özellikle diğer alanlardan mezun olan; yeterli bilgi ve birikimi olmayan uzmanlar bu konularda aileleri yanlış yönlendirmektedirler. Ailelerin çocuklarının eğitimde bilgi sahibi olması bu anlamda da çok önemlidir. Bilinçli ve katılımcı bir aile çocuğunun vakit kaybetmesini ve başarısızlık hissini yaşamasını engelleyebilir.

Anne-baba çocuğunun yapabildiklerini ve yapamadıklarını iyi gözlemlemeli; çocuğu ihtiyaç duyduğu eğitimi alırken kendisinin de sorumlu olduğunu bilmeli; çocuğuna fırsatlar tanıyarak bağımsız yaşama hazırlayabilmelidir.