Teşhircilik bir cinsel sapmadır. Cinsel sapmalar; olağandışı nesneleri ve etkinlikleri içeren dürtüler ve davranışlara denir. Kontrol edilemeyen bu dürtüler ve davranışlar; kişinin sosyal ve mesleki alandaki işlevselliğini kaybetmesine neden olurlar.
Bir teşhircinin; yabancı birine cinsel organını gösterdiği ve bundan zevk aldığı görülebilir. Daha çok erkeklerde görülen bu cinsel sapma şeklinde kişi; sönük veya ereksiyon olmuş penisini teşhir ederken; genelde mastürbasyon yaparak zevk almaya çalışır. Kurbanının şok; iğrenme ve korku gibi tepkileri teşhirciye daha çok haz verir. Kişi bu sırada; sinirlilik; kalp çarpıntısı; terleme ve titreme gibi kaygının bilişsel ve fizyolojik belirtilerini gösterebilir. Dürtünün çok fazla olduğu durumlarda; kontrolünü kaybedebilir ve ne yaptığını bilemez hale gelebilir. Genellikle ergenlikte başlayan; yirmili yaşlarda devam eden ve sonrasında azalan bu cinsel sapmanın; stresli dönemlerde daha aktif olma eğilimini gösterdiği bilinmektedir.
Ereksiyon ölçer cihazı (the penile plethysmograph) kullanımıyla yapılan çalışmalarda; teşhirci olmayan kişileri uyarmayan uyarıcıların; teşhircileri uyardığı görülmüştür. Teşhirciler; yürüyen merdivenden çıkan veya bir parkta oturan giyinik kadınların resimlerinden anlamlı ölçüde uyarılmışlardır. Dolayısıyla bu kişilerin; normal kişiler tarafından erotik olmadığı yargısına varılan durumları; cinsel uyarıcılar olarak gördükleri saptanmıştır.
Psikanalitik açıklamalara göre teşhirciler; oedipal çatışmasını başarılı bir şekilde çözememiş kişilerdir. Sevgi nesnesi olan annelerini bırakmak; baba tarafından iğdiş edilme korkusunu atlatmak ve onunla özdeşim kurmak yerine; iğdiş edilmekten korkmaya devam etmektedirler. Teşhirci; bir penise sahip olduğunu ve iğdiş edilmeyeceğini doğrulamak için teşhir yoluna sapmıştır. Teşhir ettiği kadınların da; kendilerini teşhir edeceklerini umar. Böylece; kadınların penislerinin olmadığını görecek ve iğdiş edilme kaygılarını azaltabilecektir. Teşhirciliği; bastırılmış eşcinselliğin bir ifadesi; ensest dürtülerinin bir yerine geçeni olarak gören psikanalitik açıklamalar da mevcuttur.
Davranışçı temelli açıklamalara göre teşhirciler; genellikle ilk ergenlikleri sırasında; cinsel hazzı teşhircilikle özdeşleştirdikleri bazı tesadüfi deneyimler yaşamışlardır. Tek bir deneyimin sürekli bir etki yaratma olasılığı olmasa da; teşhircilik ve cinsel haz arasındaki ilişki; başka benzer deneyimlerle daha da pekiştirilmiş olabilir. Sosyal beceri eksiklikleri gibi durumlar da teşhirciliğin gelişimine zemin hazırlarlar.
Teşhircilik gibi cinsel sapkınlıkların tedavi edilmesine yönelik; çeşitli terapiler uygulanmaktadır. Psikanalitik terapi; serbest çağrışım; rüya analizi; yorumlama gibi psikanalizin standart tekniklerini kullanır. Teşhircinin; soruna neden olduğu düşünülen bilinçdışı dürtülerini açığa vurması sağlanır. Davranışçı terapi; genellikle sistematik duyarsızlaştırma yöntemlerini kullanır. Hastanın cinsel birleşmeye dayalı kaygılarını yatıştırmaya yönelik çalışmalar yapılır. Sosyal ilişkiden cinsel birleşmeye kadar olan süreç aşama aşama ele alınır. Daha uygun cinsel tepkilerin biçimlendirilmesi sağlanmaya çalışılır. Tiksindirme terapilerinde ise; teşhir etmeye bazı olumsuz özellikler bağlanır. Örneğin; büyük göğüslü ve geniş kalçalı yaşlı kadınlara yönelik teşhir etme davranışları bulunan 12 yaşındaki bir hastaya; yaşlı kadın resimleri gösterildiğinde elektrik şoku verilmiştir. Şoktan kaçınması için sekiz saniye içinde düğmeye basması gerekmektedir. Düğmeye bastığında; kadın resimlerinin yerini yaşıtı kızların resimleri almıştır. Böylece; yaşlı kadınlardan uyarılma durumu; korku ve kaygıyla eşleşmiştir. Kaygıyı yatıştırmak içinse; genç kızların fotoğrafları kullanılmıştır ve onların çekiciliğinin arttırılması sağlanmıştır.
Teşhircilerin çoğu cinsel yönden güçsüz ya da sadist psikopat kişiler olduklarından; genellikle yakalanana kadar tedavi görmezler. Teşhircilik gibi diğer cinsel sapkınlıkların tedavi edilmesine yönelik yapılan terapilerin etkinliği konusunda çok az kontrollü çalışma vardır. Ancak; bir cinsel sapma olan teşhirciliğin; erken teşhis ve tedaviye cevap verebilen bir hastalık olduğu unutulmamalıdır.
KAYNAKLAR
Oltmanns; T.F.; Neale; J.M.; Davidson; G.C. (2003). Anormal Davranışlar Psikolojisinde Vak’a Çalışmaları (Çev. Ed. İ. Dağ). Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları.