Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Tatsız Bir Hastalık: Şeker Hastalığı (Diabetes Mellitus)

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:55    Güncellendi: 18.02.2025 21:55
Dünyada tahmini 140 milyon insan diyabet hastası ve tahminler; bu rakamın; 2025 yılı itibariyle 300 milyona ulaşacağını ileri sürüyor. Daha da şaşırtıcı olan şey bu insanların üçte birinin hasta olduklarını bilmemeleri.


Bunun birkaç nedeni var. İlk olarak; çoğu insan tip 2 diyabet için risk altında olup olmadığını bilmiyor. İkinci olarak; tip 2 diyabet olan pek çok hasta asemptomatik - yani hasta olmalarına ve hastalığın ilerliyor olma olasılığına rağmen; gözle görülür belirtiler göstermiyorlar. Üçüncü olarak; diyabet belirtilerinin yanlış yorumlanması. Örneğin; aşırı susuzluk; sık idrara çıkma; halsizlik; kilo kaybı ve hatta bulanık görme gibi rahatsızlıklar farklı nedenlere bağlanabilir; ancak bunlar aslında tip 2 diyabet hastalığının ilerleyişinin en klasik belirtileridir.


Diyabet; başta karbonhidratlar olmak üzere protein ve yağ metabolizmasını ilgilendiren bir metabolizma hastalığıdır ve kendisini kan şekerinin sürekli yüksek olması ile gösterir.
Normal koşullarda besinlerden elde edilen veya karaciğerdeki depolardan kana salınan glikoz pankreas tarafından salgılanan insülin hormonunun yardımıyla hücre içine girer ve orada yakılarak enerjiye dönüşür. Hücrelerin üzerinde değişik maddelerin girmesine izin verilen kapılar vardır. Bu kapılar normalde kilitlidirler ve uygun anahtar varlığında açılırlar. Diyabet; hücrelerin üzerindeki glikoz kapısının açılamaması durumudur. Bu örnekten ilerlersek diyabet; anahtar işlevi gören insülin hormonu yetersizliğine ve/veya insülinin etkilediği reseptörlerin (hücre kapısındaki kilidin) bozukluğuna bağlı gelişmektedir.

Nedenlerine göre bir çok diyabet tipi olmakla birlikte diyabet vakalarının çok büyük bir kısmını Tip 1 ve Tip 2 diyabet vakaları oluşturmakta.


Daha çok çocuklarda ve genç erişkinlerde görülen Tip 1 diyabet; pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç (vücudun bağışıklık sisteminin kendi hücrelerini tanıyamaması) sonunda zedelenmesi ile meydana gelmektedir. Mutlak veya görece bir insülin yetersizliği olduğundan hastalar ömür boyu insülin hormonunu dışarıdan (enjeksiyon yoluyla) almak zorundadırlar.


Sıklıkla erişkinlerde ve şişman (obez) kişilerde görülenTip 2 diyabette ise hastalarda insülin salgılanmasındaki yetersizlikten çok dokulardaki insülin reseptörlerindeki direnç sonucunda glikoz metabolizması bozulmaktadır.

Her durumda birinci basamak tedavi planında medikal beslenme tedavisi yani beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi; yaşam tarzının değiştirilmesi; egzersiz programlarının uygulamaya koyulması yer almaktadır. Eğer; bu tedavi planına uyulmasına rağmen kan şekeri normal sınırlar içinde tutulamazsa ağızdan hap olarak alınan şeker düşürücü ilaçlar tedaviye eklenir. Ancak bazı Tip 2 diyabetlilerde de kan şekeri düzeyini normal sınırlar içinde tutabilmek için insüline ihtiyaç duyulabilir. Bu durumlarda uygun dozda yapılan insülin enjeksiyonları ile tedavi desteklenir.


Diyabet her yaşta herkeste ve her zaman görülebilir. Özellikle;
- Yaşı 40 ve üzeri olanlar
- Şişmanlar
- Ailede başka diyabet hastalığı bulunanlar
- Gebelik sırasında diyabet gelişen 4; 5 kg.ve daha ağır bebek doğuranlar
- Bir hastalığın veya yaralanmanın stresini yaşayanlar
- Stresli bir hayatı olanlar
- Beslenme alışkanlığı bozuk olanlar

iki kat riskte.

En klasik semptomları;
- Poliüri (sık idarara çıkma)
- Polidipsi (çok su içme)
- Polifaji (çok yemek yeme)
- Kilo kaybı
- Plazma kan glukoz düzeyinin yükselmesi (açlık kan şekerinin 126 mg/dl den büyük ya da eşit olması)


Bunların dışında;
- Yorgunluk
- Vücuttaki yaraların geç iyileşmesi
- Kuru ve kaşıntılı cilt
- Sık geçirilen enfeksiyonlar
- Bulanık görme
- Cinsel sorunlar
- Ellerde ve ayaklarda uyuşma; karıncalanma
- Ağız kuruluğu

gibi belirtiler de görülebilir.

Teşhisten sonra ilk yapılması gereken mutlaka bir beslenme uzmanıyla görüşmek olmalı. Çünkü diyabet; bir beslenme hastalığıdır. Bu nedenle dengeli beslenme karbonhidrat-protein-yağ dengesi; ara öğünleri ayarlanmış bir diyet en az ilaç tedavisi kadar tedavide etkili.


Küçük Öneriler


Haftada 1 kez sabah akşam şekerinizi ölçün; kayıt tutun ve bu kayıtları kontrol anında doktorunuza gösterin Kilonuzu kontrol altında tutun; ideal kilonuzu koruyun. Günlük düzenli yürüyüşler yapın. Öğün atlamayın; diyetisyeninizin veya doktorunuzun yemeyi önermediği hiçbir şeyi yemeyin; ısrarlara kulak asmayın. İçeriğinde fruktoz; sakkaroz veya şeker olan hiçbir ürünü satın almayın; tüketmeyin. Gerektiğinde değişiklik yapabilmek için besin gruplarını iyi öğrenin. Tatlandırıcılarla yaptığınız yiyeceklerle kendinizi ödüllendirin. Halk arasında diyabete iyi geliyor diye önerilen tatlı yiyeceklerden uzak durun.