İnsan vücudunda deride veya diğer dokularda bir yerde doku devamlılığı bozulursa ‘yara’ oluşur. Yaranın iyileşmesini sağlayan ‘iyileşme dokusu’dur. İyileşme dokusu konuşma dilinde ‘Yara izi’veya ‘iz’ diye isimlendirilir. Kısaca deride bir ameliyat yapılırsa veya yaralanma olursa yani sonuçta deri kesilir ve dikilirse ‘Yara İzi ‘ oluşur. Yara izi veya iz normal deriden farklıdır; çünkü insanlarda iyileşme dokusu; yerini aldığı dokudan farklıdır; yani insan türünün yaraları ‘yara izi’ veya ‘iz’ ile iyileşir. Sonuç olarak; insanda ‘izsiz ameliyat’ henüz mümkün değildir.
Estetik cerrahi; estetik ameliyatlar sonucu oluşacak izlerin; en az farkedilecek şekilde olmasını sağlamaya çalışır. Ama bunun ortaya çıkması sadece cerraha bağlı değildir. Çünkü; estetik ameliyat sonucu ortaya çıkacak iz; yapılan estetik ameliyattan daha çok; ameliyat olan kişinin bünyesine (doğuştan gelen özelliklerine yani genetik yapısına) ve bazı çevresel faktörlere ( sigara içmek ve direkt güneş ışınları etkisinde kalmak ve zorlanmak) bağlıdır. Kişinin bünyesine göre deride oluşacak yara izleri ; kendi vücudundaki değişik bölgeler arasında bile farklıdır ve en yakın akrabasından da farklılık gösterir.
Estetik ameliyatlarda ameliyat izinin hastaya göre en iyi olması için Estetik Cerrah’ın yapabilecekleri; ameliyat kesisinin vücut bölgesine göre en az görülebilen yerde yapılması ; dikişin derin dokuda takviyeli ve deride gizli dikiş olarak yapılması ve ayrıca gerektiğinde kullanılabilecek erimeyen dikişlerin zamanında alınmasıdır.
Estetik ameliyat olan kişinin; izinin en az olması için yapabilecekleri; ameliyat sonrası erken iyileşme döneminde ameliyat bölgesinin zorlanmadan ve gerginlikten korunması; gerektiği kadar hareketsiz hale getirilmesi; sigara içilmemesi ve güneşten korunulmasıdır. Ameliyat olan kişi bu önerilere Estetik Cerrah’ının belirttiği sürece uymalıdır.
Ameliyat izlerinin görünümünün son halini alması (değişmez hale gelmesi) belli bir zaman geçmesini gerektirmektedir. Bu süre kişiden kişiye değişir ama yaklaşık olarak bir yıl olarak kabul edilmektedir. Ameliyat izlerinin görünümü erken dönemlerde koyu pembedir ve zaman geçtikçe bu renk soluklaşır ve çevredeki sağlam deriye benzer hale gelir. Herhangi bir kişi için estetik ameliyat izinin ne kadar soluklaşacağı veya ne kadar zor farkedilir ya da farkedilemez hale geleceğini ameliyattan itibaren yaklaşık bir yıl geçtikten sonra değerlendirmek en doğrusudur.
Estetik ameliyattan yaklaşık bir yıl sonra estetik ameliyat izi yukarıdaki tüm
özelliklere uyulsa da kişinin bünyesi (genetik özellikler) sonucu belirgin fark edilir veya rahatsız edici görünümde olabilir. Bu durum; deri rengi koyulaştıkça daha fazla olasılıkla ortaya çıkabilmektedir. Bu bakımdan en kötü ameliyat izleri; zencilerde ve uzakdoğu Asyalılar’da daha sık görülmektedir.
Kötü yara izleri Hipertrofik skar veya Keloid olarak isimlendirilmektedir. Hipertrofik skar; yara sınırları içindeki aşırı yara iyileşme dokusu ve yara izidir. Keloid ise yara sınırları dışına taşan; aşırı yara iyileşme dokusudur ve yara izidir.
Hipertrofik skar için başlıca tedavi yöntemleri olarak Triamcinolone (sürerek veya enjeksiyon yaparak) ; Laser tedavisi (Pulsed dye Laser) ; IPL (Intense Pulse Light = Yoğun Darbeli Işık) tedavisi; cerrahi tedavi (skar eksizyonu; Z plasti; flep aktarımı) ve baskı tedavisi olarak söylenebilir.
Keloid için başlıca tedavi yöntemleri triamcinolone enjeksiyonu (yara izi içine); krioterapi ( dondurarak tedavi) ; cerrahi tedavi (eksizyon) ile fraksiyone radyoterapi kombinasyonu en etkili başlıcalarıdır. Ama; keloidlerin tedaviye rağmen tekrarlanma riskleri fazladır ; çünkü keloidin nedeni olarak kişinin bünyesi ( doğuştan gelen genetik özellikleri ) esas etkendir.