Birçok okulda yeni okula başlayan ya da ana sınıfındaki öğrencilerin okuma ve yazması çok mükemmel bir davranış olarak görülmekte ve anne-babalar tarafından övünülecek bir konu olarak ifade edilmektedir. Övünen anne-babalar çocuklarının hazır olup olmadığıyla çok fazla ilgilenmeden sadece toplumun çok önemsediği bir davranışı çocuklarında görmekten büyük bir haz duymaktadırlar. Acaba gerçekten de bu olay çok mu avantajlı ? Onun öğrenim hayatında artılar kazanmasını mı sağlayacak ?
Serdar;henüz 5 yaşında. Kendi kendine okumayı öğrenmiş durumda. Televizyon bu konuda en büyük yardımcısı. Tek çocuk; anne-baba çalışıyor. Ona bakan anneannne ve dede ise dışarı çıkarmadan ; evde bakımını üstlenmişler ve temel ihtiyaçları olan ; yaşıtlarıyla oynama; yaratıcı oyuncaklar kullanma; eğitici oyunlar oynamayı gözardı etmişler. Serdar okuyor ama ne okuduğunu bilmiyor. Yazamıyor da... Böyle bir durumda Serdar’ın okuması ne derece anlamlı ?
İnsanoğlu; belli yaşlarda belli gelişimsel görevleri gereçkleştirmek üzere kurgulanmış bir canlıdır. Doğar; gelişir. Gelişirken de herşeyi bir anda başaramaz. Herşeyin bir sırası ve zamanı vardır. Bir bebek; emeklemeden koşamaz. Tek heceli kelimeleri söyleyemeden 3-4 kelimeli cümleler kuramaz. Herşey için belli bir temel ve zemin gereklidir. Okuma ve yazma için de zekanın çok etkilediği bir “hazırbulunuşluk “ gereklidir. Yaşından önce öğrenilen okuma faaliyetini zeka seviyesinin yüksek olması ve çocuğun dikkatini başka etkinliklerin çekmemesi etkileyebilir. Tabii; bilinçli öğretilmezse.
Çocuğa okuma-yazma yaşı olan 7 yaştan önce; okuma yazma öğretilmesi onu erkenden sorumluluk altına almak demektir. Çocuk okuma yazma öğrendiğinde ister istemez ebeveynlerin beklentileri de yükselecek; yaşıtlarıyla kıyas artacaktır. Bu davranışlar çocuğa uzun vadede zarar verecek davranışlardır. Bununla beraber; okula gitmeden okuma yazma öğrenen bir çocuk; okulda arkadaşlarına uyum sağlamakta zorlanacak ve sınıfla senkronize çalışamayacaktır. Bir süre sonra; sıkılacak; isteği ve hevesi kaçacak; belki de sınıf düzenini bozacak davranış problemleri yaşayacaktır.Bunlar; okullarda sıklıkla yaşanan sorunlardır.
Şu da unutulmamalıdır ki ; okuyan her çocuk yazacak demek değildir. Okumak ; belli sembollerin ( harflerin ) tekrarlanmasından oluşan bir şifredir. Bir kelimedeki bir harfin kavranması;başka yerde de tanınmasına sebep olur ve seslerle birleştirildiğinde okuma gerçekleşir. Çeşitli semboller; amblemler; televizyondaki sık tekrarlanan basit kelimeler ( ev; ay; baba;dede vs. ) ve bunların resimleri; eğitici kitaplar vs. çocuğun okuma öğrenmesini kolaylaştırır. Yazmak ise farklı bir eylemdir. Birçok farklı faaliyeti içinde barındırır. El-kol kaslarının gelişmiş olması; kalem tutabilme becerisinin kazanılması; görsel algının tam olması ve okunan sembolün yazılanla örtüşmesi gereklidir. Birçok çocuk özellikle ana sınıfı eğitimi almadılarsa 1. sınıfta zorlanmaktadır. Elleri çabuk yorulmakta; kalem tutamamaktadır. Henüz fiziksel olarak okuma-yazmaya hazır olmayan çocuklarda bunlara daha sık rastlanır.
Okurken; çocuğun okuduğunu da anlaması beklenir. Okunan metinde ne anlatılıyor ?; söylenmek istenen şey nedir ? ;ne isteniyor ? Ana konu ne ? Bunların çocuk tarafından kavranıp; ifade edilmesi gerekmektedir. Okumanın en önemli boyutu budur.
Ülkemizde basılan ve yazılan çocuk kitapları gitgide artmaktadır. Anne-babaların daha bilinçli olmasından dolayı çocuklar daha küçük yaşlarda kitaplarla tanışmaktadırlar. Bu tanışma çocuklar için çok yararlıdır. Hayatlarında kitap varlığı ;alışkanlığı bu yaşlarda gelişirse; bu kalıcı olur. Resimli kitaplar okunması; boyama kitaplarıyla küçük motor gelişiminin sağlanması; görsel algısının gelişmesi çocuğun akademik hayatta daha başarılı olmasına yardımcı olacaktır.
Kitap okurken; sesli okunması faydalı olacaktır. Bir çocuğun kitabı sesli okuması; okunan sesleri işitsel olarak algılaması ve kavramasını kolaylaştıracaktır. Her iki duyunun yani görme ve işitme duyusunun ikisinin de devreye girmesi okumayı zenginleştirecektir.
Okuma yazmanın hayatımızdaki yeri tartışılmaz. O nedenle anne babaların dikkat edeceği noktalar şunlar olacaktır.
· Çocuğa 5-6 yaşında okuma –yazma öğretilmemelidir.
· Eğer çocuk kendi kendine öğrendiyse; okuma ile yazma çalışmaları da yaptırılmalıdır.
· Çocuklar; mutlaka okul öncesi eğitim almalıdır. ( İlköğretime hazırlık için )
· Çocuklara fazla televizyon seyrettirilmemelidir. Erken bir yaşta eğitim cdleri ile tanıştırılmamalıdır.Zamanından önce kaldıramayacakları yükler yüklenmemelidir.
· Çocukların; çocukluklarını yaşamalarına fırsat verilmelidir. Nasıl olsa zamanı geldğinde okuma yazma öğreneceklerdir.
· Eğitici kitaplarla tanışmaları sağlanmalıdır.
· El kaslarının gelişmesi için; 2-3 yaş civarı eline kalem verip; resim çalışmalarına başlaması sağlanmalıdır. Özellikle sağlıklı malzemelerden yapılmış legolar faydalı olacaktır.
· Okuma öğrendiyse; sesli okuma çalışmaları yaptırarak; metin hakkında sorular sorulmalıdır. Bu sorular onun muhakeme gücünü artıracaktır.