Meme kanseri her bayanın korkulu rüyası. Tıpta ki ilerlemelerle her ne kadar hastalığı erken evrede yakalamak ve tedavi etmek mümkünse de; bu organın alınması gerektiği durumlarda çoğu kadın kendini eksik ya da çirkin hissediyor.
Hastalık genç yaştaki kadınları da etkisi altına alabiliyor. Artık bu kanser türünü çok erken dönemde yakalamak ve tedavi etmek mümkün. Ancak yine de meme kanseri; kadının hayatı boyunca yaşayabileceği en büyük travmalardan biri. Çünkü meme kadınlık simgesi olduğu için bu organın alınması; çoğu kadının psikolojisinde derin yaralar açıyor. “Meme Rekonstrüksiyonu”; kaybedilen memenin yerine yenisini oluşturarak; bu kaygılarının ortadan kalkmasını sağlıyor.
AMELİYAT SIRASINDA
Bu yöntem “anında” (primer) ya da “sekonder” olmak üzere iki farklı zamanda gerçekleştirilebiliyor. “Anında” uygulanan yöntemde rekonstrüksiyon; ameliyatla eş zamanlı olarak yapılıyor.
Erken evrede teşhis ve tedavi edilebilen kanserin tedavisi için bazen sadece cerrahi yöntem yeterli olabiliyor. Ameliyatla eşzamanlı yapılan rekonstrüksiyonda; kanserli doku alındıktan hemen sonra plastik cerrahi ekibi devreye girerek kaybedilen memenin yerine yenisi oluşturuluyor. Bu operasyonun avantajı; bayanın ikinci kez ameliyat olmaktan kurtulması ve en önemlisi de kaybedilen memenin hemen yerine konması sonucu; kişinin psikolojik darbeye daha az maruz kalması.
TEDAVİ SÜRÜYORSA
Meme onarımında ikinci seçenek “sekonder rekonstrüksiyon.” Meme alındıktan sonra özellikle radyoterapi ya da kemoterapi gibi ek tedaviye gerek duyuluyorsa rekonstrüksiyon hemen gerçekleştirilemiyor. Bu durumda kaybedilen memenin yerine yenisinin oluşturulabilmesi için kanserli bölgenin kontrol altına alınması ya da ek tedavinin tamamlanması bekleniyor.
Bu riskler ortadan kalktığında devreye estetik ve plastik cerrahi uzmanları giriyor ve kaybedilen memenin yerine yenisi oluşturuluyor.
MEME PROTEZİ
Rekonstrüksiyon ister ameliyatla eş zamanlı yapılsın; isterse belli bir süre sonra; her iki durumda da aynı yöntemler uygulanabiliyor. Meme rekonstrüksyonu ya meme protezi kullanılarak ya da hastanın kendi dokusundan yararlanılarak gerçekleştiriliyor.
Memedeki tümör çıkarıldığında o bölgede yeteri kadar doku mevcutsa; bir başka deyişle sadece kanserli bölgenin çıkarılması söz konusu ise kas altına protez yerleştirmek yeterli oluyor. Ameliyat sırasında kimi vakalarda hazır protezler; kimilerinde ise meme altında yerleştirildikten sonra içine serum fizyolojik verilerek hacminin büyütülmesi sağlanan protezler kullanılıyor.
KENDİ DOKUSU
Meme onarımı; protezin yanı sıra hastanın kendi dokusundan yararlanılarak da gerçekleştiriyor. En sık uygulanan yöntem ise; karın bölgesindeki deri ve deri altı dokusundan yararlanmak. Bu yöntem özellikle karın bölgesinde; doğumlara veya kiloya bağlı sarkma oluşan hastalarda uygulanıyor.. Bu yöntemde aynı zamanla düzgün ve gergin bir karına da sahip olmak mümkün oluyor. Peki ya karın bölgesinde yeterli deri ve deri altı dokusu mevcut değilse? Bu durumda; daha önceki ameliyatlardan dolayı karın bölgesi kullanılamayan veya yeteri kadar doku bulunmayan hastalarda meme rekonstrüksiyonu; sırtından alınan dokularla uygulanıyor. Cerrahi işlem sonrasında iyileşme süreci yaklaşık 2-3 haftadır. Hastalar normal günlük aktivitelerine 4-6 hafta içinde dönebilirler.
Meme ucu ve çevresini kaplayan bölüm ameliyat sırasında alınmışsa önce hastanın meme hacmi sağlanıyor. Daha sonra bir ameliyatla meme ucu ve areola (meme ucu çevresindeki kahverengi alan) yapılıyor. Eğer göğüs çevresi yeterli dokuya sahip değilse “flep” adı verilen teknikle; yani hastanın bacağının iç tarafı ya da genital bölgesi gibi farklı noktalarından alınan yamalarla göğüs ucu ve çevresi yeniden oluşturuluyor. Bir başka teknik de; “tatuaj” yani dövme yöntemi. Bu teknikte; meme ucu ve areola gerçek rengini alıncaya dek; özel boyalarla boyanıyor.