Kanserin Varoluşu Tehditi
Kanser günümüzde en önemli ve güncel sorunlardan biridir. Kanser tanısı almak her insanın hayatını çok önemli bir şekilde etkiler. Kanser insanın korku; umudunu yitirme; suçluluk; çaresizlik gibi duygu ve düşüncelerini yaşamasına sebep olan bir hastalıktır. Amacım kanserin insana olan etkilerini paylaşmak ve bu tür hastalık tanısı almış insanlara nasıl yaklaşılabileceğini içeren bilgi birikimlerimi sizlere iletmek istedim.
Kanser insanın varlığını tehdit eden bir hastalıktır. Kanser tanısı alan hastalar kadar kanserli hastalarla uğraşan tıp elemanları ve çevresindeki insanları da olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Her kriz durumunda olduğu gibi kanserdeki kriz de bir takım aşamalardan geçer. ‘Şok Dönemi’ olayın ilk duyulduğu andır. Şok olan kişi gerçeği inkar etmeye çalışır; kabul etmek istemez. Varoluşu tehdit altındadır. Söylenenleri işitmek istemez; algılama güçlüğü yaşar. Herkese göre değişir. Kimi zaman birkaç saat; gün ya da haftaya kadar sürebilir. İkinci aşama ‘Tepki Aşaması’dır. Olayı kabullenen kişi tepki göstermeye başlar. Kaygı duyar; ölüm düşünceleri artar. Çevresindeki insanlara öfke duyar. ‘Neden ben?’ sorusunu sıkça sorar. İçe kapanır. Daha sonra hastalığını kabul eden kişi; hastalığı ile birlikte yaşamayı öğrenir. Bu son dönem de ‘Uyum Dönemi’dir. Doktorunun ve aile bireylerinin desteği bu dönem için çok önemlidir. Uygulanacak tedavi teknikleri konusunda hastanın bilgilendirilmesi ve yanında destek bulabilmesi önemlidir.
Kanser hastalarında en çok depresyon durumu gözlenir. Kansere uyum güçlüğü; ölüm korkusu; çaresizlik; başkalarına bağımlı olma endişesi; geleceği ile ilgili hayallerinin yıkımı; sağlıklı insanlara duyulan öfke depresyonun gelişiminde önemli rol oynayan duygu ve düşüncelerdir. Yakalandığı bu hastalıktan başka insanları sorumlu tutmaya çalışabilir. Depresyona yoğun kaygı ve endişeleri de içeren anksiyete bulguları da eşlik eder.
Bu tür psikiyatrik sorunlarda kanser hastalarında gözlenebildiği için kanser tedavisinin yanı sıra psikiyatrik ve psikolojik destek de çok önemlidir. Grup terapileri de hastaların yalnızlık duygularını azaltır. Kanserli hastalarla yaratılacak gruplarda pek çok faktörleri göz önünde tutmak gerekebilir.
Hastanın duygularını ve düşüncelerini serbestçe ifade etmesi sağlanmalıdır. Başlangıçta yaşanan şaşkınlık ve inkardan sonra bir çok hasta kendine göre uyum ve baş edebilme yöntemi geliştirmeye çalışır. Kanserde en önemli olay kişinin yaşamının tehdit edilmesidir. Kanser; hasta olan kişinin yaşamını yakından tehdit ederken; çevresindeki insanların da dolaylı olarak bu gerçekle yüzleşebilmesine sebep olur.
Kanser hastası yaşamını tehdit eden bu hastalığın oluşturduğu ağrı ve tedavi sürecindeki ilaç ve tedavi yöntemlerinin sebep olduğu yan etkilerle mücadele ederken; aynı zamanda olumsuzluk içeren duygu ve düşünceleri ile de baş etme güçlüğü yaşar. Kimi insan içe çekilir. Kendini herkesten ve her şeyden soyutlar. İzole bir yaşam baş edişi güçleştirir. Kimi insanda her şeyi bir anda yaşamaya çalışır. Yapamadıklarını bir an önce yapmaya çalışır.
Kanserle ilgili hastaların duygu ve düşüncelerini yakından tanıdığımı düşünüyorum. Benim annemde uzunca bir süre kanser ile mücadele etti. Bu hastalıkla ilk tanıştığımız an gerçekten şok yaratmıştı. Annem bu olayı belki de hepimizden daha sakin karşılamıştı. Ama mutlaka o da kabullenmekte yaşadığı zorluktan kaynaklanıyordu. O yılları düşündüğümde annemin babamı teselli etmeye çalıştığını hatırlar gibiyim. Birkaç doktor daha dolaşmış ve gerçekliğini teyit etmek için uğraşmıştık. Şimdi düşündüğümde annemin yaşamın diğer alanlarında da duygularını kontrol edebildiğini anlayabiliyorum. Babam ve bizler annemi kaybedeceğimiz ve ayrıca babam yalnız kalacağı ile ilgili endişe ve kaygılar içindeydi. Annem açısından baktığımızda onun endişe ve kaygıları bizimkinden çok daha fazlaydı. Uygulanan tedavinin getirdiği yan etkilerle mücadele etmek ve ölüme karşı direnmek baş edilebilmesi zor şeylerdi. Kimi zaman aşırı öfkeli olabiliyor; en ufak bir şeyi daha büyük bir sorun haline getirebiliyordu. Eskiden yapabildiği şeyleri yapamadığı zaman kendini yetersiz ve işe yaramaz hissedebiliyordu. Her hastane dönüşü sağlığı ile ilgili aldığı olumlu veya olumsuz bilgilere göre duygu ve düşünceleri değişiyordu. Hastalığı ile yaklaşık 12 yıl mücadele etti. Kanserin tipine göre değişebiliyor bu durum. Hangi organda olduğu önemli. Yaşam süresi daha kısa olabiliyor.
Kanser; hastalığı yaşayan ve yakın çevresinde mücadele edilmesi ve ruhsal açıdan sorunlar oluşturan bir hastalık. Ölümle yüzleşmek ve her an ensesinde hissetmek ve bununla yaşamaya çalışmak zorlu bir süreç. Her şeye rağmen hastalığın seyrinde ruhsal anlamda dirençli ve güçlü olmak mücadeleyi ve galibiyeti olumlu etkiliyor gibi geliyor bana. Tabii başka faktörler de var mutlaka. Ama benim burada paylaşmak istediğim ruh sağlığının önemi konusu. Diyebilirsiniz; bazı kanser tipleri ne olursa olsun mücadeleyi güçleştirebiliyor. Erken tanı da önemli bir konu olsa gerek. Bunlar biraz benim konumun dışında sanırım.
İnancım şu ki her ne hastalık olursa olsun ruhsal anlamda kendimizi güçsüz hissettiğimizde o hastalığa yakalanma şansımız artıyor. Bunun yanı sıra hastalığın erken teşhisi mücadele etme şansını artırabiliyor.
Başlangıçta etkili olmasının yanı sıra hastalığın ileri dönemlerinde ruhsal açıdan destek olmak; kanser hastasının duygularını ve düşüncelerini ifade edebileceği ortamlar yaratmak ve onu anlamaya çalıştığını ifade edebilmek gerekir. Paylaşım ve destek çok önemli iki kavram.
Paylaşımın insan hayatındaki önemini yadsıyamayız. Bu sebeple bu tür sorunlarla karşılaşan insanlardan oluşan gruplar yaratılır. Aynı sorunu yaşayan kişilerin var olduğunu bilmek ve onların duygularını paylaşmak rahatlatıcıdır. Tabii oluşturulan gruplarda kanserin tipi ve kaçıncı safhada olduğu önemlidir. Farklı safhalarda olduğunda yaşanan kayıplar oluşturulan grubu olumsuz yönde etkileyebilir.
Destek bulmak insanın kendini önemli ve değerli hissetmesine sebep olur. Yalnız olmadığını bilmek insanın mücadele etmesini sağlar. Acımak ya da üzülmek yerine ona yalnız olmadığını ve her zaman yanında olabileceğimiz hissini verebilmektir. Destek bulamamak ve terk edilmek kanser hastaları için hastalığından daha kötü bir durumdur.
Kanser tüm dünyada ve her insanın yaşayabileceği bir hastalıktır. Bu sebeple hayatta en önemli şey sağlıklı olmaktır. Ölümle yüzleşmek pek çok insanın hayat felsefesini değiştirebilmektedir. Yok olmak veya varoluşu tehdit eden bu tür hastalıklar yaşamda başka önceliklere yer vermesi gerektiğini insana fark ettirmektedir.
Yaşamak ve yok olmak bir aradadır.
Kanser hastalarının yanı sıra bu alanda çalışan uzmanların ve hasta yakınlarının da desteğe ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır. Kanseri yaşayan kişiyi olumsuz etkileyen bu olay; yakın çevresini de olumsuz etkilemektedir. Tedavi de yaşananlar; kanser olan hastanın kızgınlıkları; kaygı ve endişeleri çevresindeki kişilerin toleransını azaltabilir. Bu sebeple yakın çevresindeki insanları da ele almak; onların duygu ve düşüncelerini de anlamaya çalışmak gerekir. Ayrıca bu hastalıkla uğraşan sağlık personelinin de çok sık duygularını ve yaşadıklarını dinlemek gerektiğini düşünüyorum.
Yıllarca annemle birlikte olan doktorunun onun ölümündeki tarzı da beni çok etkilemişti. Sanki bunu engelleyemediği için kendini suçlu hissettiğini ve omuzlarının düştüğünü görebildim. Uzun bir süredir birbirlerini tanıyor olmaları da mutlaka duygusal bir bağ yaratmıştı diye düşünüyorum. Ayrıca şunu da dile getirmek istiyorum. Onun yaşamı için ellerinden gelen gayreti gösteren sağlık personeline aradan çok beş yıl geçmesine rağmen buradan da teşekkür etmek istiyorum. Hepsine saygı duyuyorum.