Duygularımız bize bizden haber veren elçilerdir. Duygularımız dostlarımızdır. İç dünyamızda olup bitenden bize haber verirler. Mesela “korku “ bize bir tehlikenin varlığını haber vererek hazırlanmamız için bizi uyarır. Öfke içimizde olan standartlarımızın ; değerlerimizin veya sizin için önemli olan her neyse onun yerine getirilmediğini size iletir. Mesela sizi en çok öfkelendiren birkaç olayı düşünün ve bu durumlarda ki mesajı; öfkenin söylemek istediği senin önem verdiğin şeye karşıdaki önem vermiyordur. Bundan sonrası bu kişiye mesajımızı anlatmaktır. İşte problem burada ortaya çıkar karşıdakimize derdimiz anlatma tarzımız kendimizle veya diğerleri ile olan ilişkimizde problem yaratır; Öfke duygusu değil.
Öfke duygusu; kan kimyamızda bazı değişikliklere yol açar öfkelenmemize sebep olacak bir durumla karşılaştığımızda mili saniyeler içersinde böbrek üstü bezlerimizden karnımıza ; adrenalin ve benzeri hormonlar salgılanır. Adrenalin kas gerginliğini artırır. Kalp hızımız ve nefes alma hızımız artar. Bedenimizde pek çok değişim olur. Kendimize olan güvenimiz haklı olduğumuz duygusu artar ve karşıdakileri dinlemeye ve anlamaya olan isteğiniz varsa eğer adrenalin bunu siler süpürür. Sadece galip gelmeyi düşünürsüz ve yolculuk başlar. Pişman olacağınız şeyler söyler ve yaparız. Çünkü değişen kan kimyamız savaş veya kaç cevabına ayarlanmıştır. Odaklandığımız tek şey galip çıkmak yani hayatta kalmaktır. Bu adrenalinle tetiklenen refleks kimyasında düşünme olayı değerlendirme ve anlama yetisini kaybederiz. Bu kimyasal durumda size söylenen her söz ve davranış tehdit olarak algılanır. Normal kan kimyası durumunda size hiçte etkilemeyecek söz ve davranışlar karnınızda artan adrenalin miktarı olduğunda farklı algılanır. Bu farklı algılanan farklı algılanma ; farklı yorumlamaya ve farklı davranışlara sebep olur ve her şey anlar içerisinde anlar çığırından çıkar size bu durum çok tanıdık geldi mi? Bütün suç hızla yükselen adrenalin seviyesinde görüyor. Sorunu bulduğunuzda çözümü de bulmuşsunuz demektir. Öfke kontrol probleminde kullandığımız pek çok teknik var. Bu tekniklerin çoğu kanımızda adrenalin hızla tırmanmasını durdurmak için dizayn edilmiştir. Yine kandaki endorfin ve bazı hormonların seviyesini artırıp günlük bazda belli bir seviye de tutmak için teknikler; adrenalin tırmanmasını önleyen tekniklerle birbirlerini tamamlarlar.
Pek çok kişi öfkeyi içinde tutmaktansa dışarıya vurmanın bedensel zararları önleyeceğini düşünür. Ama yapılan bilimsel çalışmalar ; öfkeyi dışa vurmanın da bastırmanın da sağlığımız için zararlı etkilerinin olduğunu gösterdiler. Her iki durumda da kan adrenalin seviyemiz tavan yapar hatta öfkemizi dışa vurduğumuzda kan adrenalin seviyesi daha hızla ve daha fazla yükselir. Ve daha uzun süre yüksek kalır. Öfke kontrol bozukluğu olan kişiler normal popülasyona göre kalp damar hastalıklarına 3 kat daha fazla yakalanırlar. Buda öfkenin bedeninizde sebep olduğunu hasarı göstermesi açısından önemli.
O halde öfke sadece ilişkileriniz için değil sağlığınız içinde bir tehdit oluşturuyor.
Şimdi sizin öfkelenmenize yol açan birkaç durum düşünün ve geçmişte yaşadığınız ve öfkenin sizi tamamen ele geçirdiği bir olayı düşünmeden önce 3 kez derin nefes alıp verin ve bu olayı sanki sinemada film seyrediyormuş gibi gözden geçirin. Zihin gözünüzde kendinizi bir sinema salonunda tam ortasındaki koltukta otururken hayal edin. Birazdan seyredeceğiniz filimde senaryonun nasıl başladığı geliştiği ve sonuçlandığına dikkat edin. Ve filmi izledikten sonra şimdi sakin kafayla bu senaryoda başlangıç gelişme ve sonuç kısımlarında neleri farklı yapardınız? Detaylı düşünün hatta yazın .
Ve bu sinema tekniğini geçmişte yaşadığınız en az 10 öfkeli devam için mümkün olduğu kadar detaylı gözden geçirin ve yazın sonuçlara siz bile şaşıracaksınız.
Her davranış bozukluğunda olduğu gibi öfke kontrol bozukluğunda da bilincin eğitimi kadar bilinç altının eğitimi de çok önemlidir.
Dr.Ofelya Cabral