Gelişim; doğrusal değildir. İleriye sıçrayabilmek için bir-iki adım geri gitmek gibi; gelişimde de zaman zaman geriye dönüşler olabilir. Hem anne-baba için hem de çocuk için sancılı olabilen bu sürecin ardından; çocuğunuzun önemli bir gelişimsel atılım yaptığını göreceksiniz….
Çocuklar; önlerinde bir engel (aşırı kaygı ve korku; aşırı müdahale; ihmal; vb.) olmadığı sürece; sahip oldukları gelişim potansiyelini kendiliğinden gerçekleştirirler.
Her çocuk farklıdır; her çocuğun gelişimi aşağı yukarı benzer bir hatta olsa da büyük ölçüde kendine has özellikler taşır.
İlişki; dans etmeye benzer. Çocuğunuzla ilişki içindeyken de; aynı dans eder gibi; spontan; yaratıcı; ve esnek olmanız gerekir.
Çocuklar; gelişim sürecinde “Hemen; şimdi; her şeyi istiyorum; dünya benim çevremde dönüyor; her şeyi yapmaya muktedirim” düşüncesinden; “Bazı şeyler imkansız; benim ve anne/babamın gücü sonsuz değil; biraz beklemek zorundayım; dünya benim çevremde dönmüyor” düşüncesine doğru evrilir.
Bu yanılsamanın kırılıp “gerçeklik dünyasına” geçiş; büyük bir hayalkırıklığını; çaresizlik; güçsüzlük; ve kaygı duygularını; ve bunun sonucunda da büyük bir öfkeyi beraberinde getirir.
Gelişim; BEDENSEL; ZİHİNSEL; DUYGUSAL; CİNSEL; ve SOSYAL alanda değişimleri içerir. Bu alanlardaki gelişimin tümü ise; KİŞİLİK GELİŞİMİ olarak adlandırılabilir.
SOSYAL GELİŞİM:
· Yaşamın ilk yıllarında anne-çocuk arasında kurulan simbiyotik ilişki; yaklaşık 2-3 yaşlarında çocuğun anneden ayrılma; bağımsızlaşma ve bireyleşme sürecine doğru evrilir (psikolojik doğum). Çocuğun “kendi” tercihlerinde diretmesi; her şeyi kendi başına yapmak istemesi; ve yetişkinlere sürekli “hayır” diyerek tersini yapmak istemesi; bu ayrılma/bireyleşme mücadelesiyle ilgilidir.
· Bu süreçte; çocuğun her şeyi istediği gibi yapmaya muktedir olmadığını fark edip hayalkırıklığı; çaresizlik; güçsüzlük; yetersizlik; engellenme gibi duygular yaşaması kaçınılmazdır. Ve bu duygular; çocuklarda yoğun bir öfke şeklinde dışa yansır.
· Sosyal gelişim sürecinde; çocuklar “benmerkezcilik”ten uzaklaşarak diğerleri ile “empati” kurmaya başlar. Bunun önkoşulu; anne/babaların çocuklarıyla empati kurabilmesidir.
· Çocuklar; yaklaşık 3-4 yaşlarında; hemcinsi ebeveyne yönelik rekabet ve düşmanlık duyguları ile birlikte; karşı cinsten ebeveyne yönelik romantik bir ilgi duymaya başlayabilir. Bu süreçte; çocuğun anneyle veya babayla “ikili ittifak” girişimine anne-babanın prim vermemesi gerekir. Bunun sonucunda; çocuk karşı cinsten ebeveynine olan “aşkından” vazgeçip hemcinsi olan ebeveyniyle özdeşleşme yoluna gider. Bu da; çocuğun cinsel kimliğini sağlıklı bir biçimde oluşturabilmesinin yolunu açar.
· Çocuklar; 3-6 yaş arasında; diğerleriyle “birlikte” birşeyler yapmayı (oyun; vb.); paylaşmayı; ve sosyal kuralları öğrenir. Bu süreçte çocuk hem özerk bir “birey” olarak bağımsızlığını ilan eder; hem de yine özerk bir birey olarak diğer bireylerin arasına; yani topluma; katılır.
· Sosyal rollerin (anne; baba; öğretmen; doktor; polis; vb.) öğrenilmesi ve (evcilik; doktorculuk gibi) oyunların içinde prova edilmesi bu süreçte gerçekleşir.
DUYGUSAL GELİŞİM:
· Çocuklar; duygularını çok şiddetli biçimde yaşar ve birbirine tamamen zıt duyguları bir arada yaşayabilir
· İlk başlarda; yaşadığı duygulara anlam veremez ve onları adlandırıp dile getirmek yerine davranışsal biçimde (ağlayarak; vurarak; küserek; vb.) dışa yansıtır. Zihinsel ve sosyal gelişimi ilerledikçe; temel duygularının farkına varmaya ve onları adlandırmaya; daha sonra da dile getirmeye başlar (duygusal zeka). Bu becerinin kazanılabilmesi için; anne-babanın kendi duygularını tanıyor olması; duygularını dile getirebiliyor olması; ve çocuklarının duygularını onlara “tercüme edebiliyor” olması çok önemlidir.
BEDENSEL (PSİKOMOTOR) GELİŞİM:
· Çocuklar; hızla gelişen bedenlerini keşfetme ve kazandıkları psikomotor becerileri deneme çabasının sonucunda; bazen yetişkinlere anlamsız gelecek veya onları rahatsız edecek şekilde aşırı hareket ederler. Zamanla; bu enerji ve hareketlilik belli alanlara ve belli amaçlara yönelecektir.
CİNSEL GELİŞİM:
· “Melek gibi saf ve temiz” olduğu düşünülen bebeklerin ve çocukların da bir cinsel dünyaları vardır.
· Çocuklar; 3-4 yaşlarından itibaren; erkek/kadın bedeni arasındaki farklılıkları ayırdetmeye ve kendi cinsel kimliklerini oluşturmaya başlar.
· Cinselliğe yönelik artan merakın ve keşfetme çabasının sonucunda; kendi bedenini çevresindeki kişilere teşhir edebilir; cinsel organıyla oynayabilir; cinsellikle ilgili kelimeleri kullanmaya başlayabilir; arkadaşlarının veya yetişkinlerin çıplak bedenlerini gözlemek isteyebilir; arkadaşlarıyla bazı masum cinsel oyunlara girişebilir; ve anne-baba arasındaki cinsel ilişkiyi merak edebilir.
ZİHİNSEL GELİŞİM:
· Uzun süreli ve şematik belleğin gelişimi; sembolleştirme; soyutlama; sınıflandırma; zaman kavramı; akıl yürütme; neden-sonuç ilişkileri; dilin daha etkin ve karmaşık biçimde kullanımı; sayı kavramı; ve hayal ile gerçek arasındaki ayrımın farkındalığı; okul öncesi dönemdeki çocuğun zihinsel gelişiminde önemli kazanımlardır.