‘Çocuğum çok sinirli. Öyle ki bu durumlarda kendini yerden yere atıyor; ağlıyor; bağırıp çağırıyor. Ne yaparsam yapayım onu susturamıyorum. Etraftan utanıyorum. Onu hırpaladığımı düşünecekler diye endişeleniyorum. Onu susturabilmek için istediği şeyi yapıyorum. Yoksa hiç susmuyor. Artık baş edemez oldum. Çünkü herşeye ağlamaya başladı. Acaba bir sorun mu var?’
‘Çocuğum çok yaramaz. Sürekli kavga ediyor. Arkadaşları ile anlaşamıyor. Kreşteki çocukları dövüyor. Diğer çocukların aileleri ile sorun yaşamaya başladık. Ne zaman ona engel koysam ya da kızsam dedesi hemen yanına alıyor. Bana kızıyor ve o benim torunum bağıramazsın diyor. Ne yapacağımı bilemiyorum. Çok zor durumdayım. Büyüdüğünde neler yapabileceğini düşününce endişeleniyorum’.
Bu ve buna benzer şeylerle gelen anne ve babalarla karşılaşıyoruz. Artık yorgun; isteksiz ve ne yapacağını bilemez bir durumda. Çocuğu ile çatışma halinde. Çocuğuna hiçbir disiplin yöntemini uygulayamıyor. Uygulamaya çalıştığında da onun öfkesi ve çevrenin müdahaleleri ile karşılaşıyorlar. Anne baba birbiriyle sorun yaşamaya başlıyor. ‘Çocuğu bu duruma sen getirdin. Bu kadar yüz vermeseydin; her istediğini yapmasaydın böyle olmayacaktı’.Birbirlerini suçlamaktan sorundan uzaklaşır hale geliyorlar.
Çocuğun öfkeli olmasına sebep olan olayları ya da davranış biçimlerini bilmek belki onlara yaklaşım şeklimizi değiştirmemizde faydalı olabilir. Çocuk neden öfkelenir? Önce bunu belirleyerek başlayabiliriz.
İsteklerin engellenmesi tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi öfke yaratır. Temel gereksinimlerin karşılanması dışında abartılı isteklerine tutarlı engeller koymak yerinde olur. Sürekli engellenmelerle karşılaşmak da çocuğun saldırgan davranışlar göstermesine sebep olur. Yerinde ve zamanında konulan engeller çocuğun bunu öğrenmesini sağlar. Bir taraf engel koyarken; diğer tarafın engeli ortadan kaldırması da çocuğun saldırgan davranışlarına sebep olur. Engeli ortadan kaldırandan destek bularak diğer tarafa karşı saldırganlaşabilir.
Saldırgan davranışlar gösterdiği zamanlarda istekleri yerine getirilirse bu tür davranışlar pekişir. Her istediğini ağlayarak; bağırıp çağırarak elde etmeyi öğrenir.
Anne babanın birbirine karşı davranışları da önemlidir. Birbirine bağırıp çağıran; sürekli kavga yaşanan ailelerin çocukları da öfkeli olur. Anne babanın davranışlarını görerek öğrenir ve aynı davranış şeklini benimser. Çocukların anne babalarını örnek aldıklarını unutmamak gerekir.
Kendini ifade etme güçlüğü çeken çocuklarda öfke patlamaları yaşayabilir. Olaylar karşısında çocuğun duygularını paylaşmak; onu dinlemek ve anlamaya çalışmak öfkesini sağlıklı bir şekilde ifade etmesini sağlayacaktır. Öfke hissetmesinin doğal olduğunu bilip; ifade ediş şekline dikkatimizi vermeliyiz. Kendini ifade edemeyen çocuklardan öfkelerini resmetmelerini sağlayarak bu duygunun saldırgan davranışlar olarak ortaya çıkmasını önleyebiliriz.
Birbirleriyle sürekli tartışan ve sorun yaşayan anne ve baba çocuklarına ulaşamadıkları için merkezimize başvurmuşlardı. Çocuk anne babanın yaptığı bütün tartışmalara tanık oluyor ve taraf tutması isteniyordu. Bir süre sonra çocuk içine kapanmıştı. Okulunda ders başarısı düşmüş; arkadaşları ile kavga eder olmuştu. Öğretmeninin sözünü de dinlemiyordu. Zaman zaman da öfke nöbetleri geçiriyordu. Kafasını duvarlara vuruyor; ağlıyor ve tepiniyordu. Anne babaya karşı da aşırı tepkiliydi. İlk geldiğinde benimle de konuşmak istemedi. Bir süre sessiz kaldık. Ona ulaşmak epey zaman aldı. Bana güvendikten ve iletişim kurabildikten sonra anne ve babasının arasında kalmaktan rahatsız olduğunu belirterek yaşadıklarını ve hissettiklerini anlattı. Onların birbirleri ile olan tartışmaları sırasında oradan kaçıp kurtulmaya çalıştığını; arada kalmak istemediğini ve onlara karşı çok kızgın olduğunu ifade etti.
Bu tür bir olayı birkaç yetişkin terapisindeki danışanlarımda anlattı. Evli; iş sahibi hatta çocuğu olan bu yetişkin danışanlarımın anne babalarına hala çok öfkeli olduklarını dinledim. Onlara yönelik öfkeleri yoğunluğundan bir şey kaybetmemişti. Bir araya gelmek istemiyorlardı. Yüksek sesle konuşmalara ve tartışmalara toleransları yoktu. Çocukluk döneminde yaşanan olayların çoğu insanın hayatında etkili olmaktadır.
Anne baba tutumlarından kaynaklanan davranış bozuklukları olabildiği gibi; bazı çocuklar davranışlarını kontrol etme güçlüğü yaşayabilir. Hiperaktif çocuklar diye adlandırdığımız bu çocuklarda öfke nöbetleri yaşayabilir. Etrafındaki eşyalara ve kişilere zarar verme eğiliminde olurlar. Sürekli hareket halinde olan bu çocuklar engellenmeye tahammül edemezler. Bu gibi durumlarda da kararlı olmak ve bir uzmandan yardım almak gerekir.
Konuşamayan ve kendini ifade edemeyen çocuklar; kendilerini anlatabilmek içinde aşırı tepki gösterebilirler. Aşırı tepki gösterdikleri zaman bunun yanlış bir şey olduğunu anlatabilmemiz zor. Ancak tepkisel olmadıkları zamanlarda onları ödüllendirir ve takdir edersek; diğer davranışının onaylanmadığını öğrenecektir. Ama tepkisel davrandığı zamanlarda bizde bağırır; çağırır ve dayakla yola getirmeye çalışırsak; bu da çocuğun bizim davranışlarımızı örnek almasına sebep olur.
Konuşabilmeye ve kendini ifade edebilmeye başladığında da onu hissettiklerinden dolayı cezalandırmak yerine duygularını paylaşmasını ancak bu hissettiklerini davranışlara dönüştürmesinde neyin doğru neyin yanlış olduğunu göstermek ve anlatmak gerekir. Onun düşüncelerini; hissettiklerini dinlemek; onu anlamaya çalışmak ona önem ve değer verdiğimizi göstermemizi sağlayacaktır. Özgüveni olan bir çocuk kendisini ifade etmede sorun yaşamayacaktır. Çevresindeki insanların haklarına karşı da saygılı olması gerektiğini öğrenecektir.
Çocuğu sürekli eleştirmek ve arkadaşları ya da başkalarının yanında hırpalamak çocuğun hem size hem de çevresindeki kişilere karşı öfke duymasına sebep olacaktır. Kendine güvenmeyen bir çocuk kendini ifade etmekte güçlük çekebilir. Kendini ifade edemediği içinde anlatamadığı ve anlaşılamadığı içinde çevresine öfke geliştirir.
Çocuğumuzu dinlemeli ve onu anlamaya çalıştığımızı göstermeliyiz.Onunla çatışmalar ya da tartışmalar yaşamamız çok doğal. Aynı şeyleri istememiz ya da aynı şeyleri düşünmemiz çok zor. Onu toplum kurallarına uyan; kendine güvenen bir birey olarak yetiştirmek önemli olan.
Duyguları ifade etmenin yanlış olmadığını; duyguların olabileceğini ancak bazı aktarımların doğru olmadığını göstermek gerekiyor. Tabii bunları anlatarak aktarmak yeterli değil. Önemli olan davranışlarımızla örnek olmak. Çünkü söylediklerimizin davranışlarımızla tutarlı olması gerekiyor. Hepimiz çocuk olduk. Biz onlardan daha ilerideyiz. Geçmişte neler yaşadığımızı ve hissettiğimizi düşünürsek onları daha iyi anlayabileceğimizi düşünüyorum. Çocuklarımızın bizim düşüncelerimizi ve davranışlarımızı anlaması zor olabilir; ancak bizim onların düşündüklerini; hissettiklerini ve davranışlarını anlayabilmemiz daha kolay olacaktır. Ona sevgimizi göstermeli; zor zamanlarında yanında olduğumuzu ve destek olacağımızı hissettirmeliyiz.