Yaşlanmayı geciktirme (anti-aging) mümkündür. Vücut düzenli bir beslenme desteği ile kendisini iyileştirecek ve tamir edecek biçimde dizayn edilmiştir. Vücudun bunu yapabilmesi için 2 hayati materyale ihtiyacı vardır: Enerji ve çiğ materyal.
Bir hücre yerini her seferinde daha zayıf bir hücreye bırakabilir. Hücre bunu doğru besini bulamazsa yapar. Bu süreç dejenerasyondur.
Bir hücre yerini daha güçlü aynı hücreye bırakır. Bu sizde kronik bir durumun göstergesidir.
Hücre yerini daha güçlü ve daha iyi bir hücreye verme kabiliyetindedir. Bu; eğer hücre fazla enerji ve çiğ materyal alıyorsa oluşur. Bu sürecin adı rejenerasyondur. Bu Anti-aging’dir.
DEJENERASYON VE YAŞLANMAYA SEBEP OLAN BESİNLER
Fazla miktarda karbonhidrat
Şeker
Tam yağlı süt ve süt ürünleri
Kafein (çay; kahve; çikolata; kola)
Sigara
Beyaz un
Pişirmeye hazır besinler (mikrodalga besinleri)
Flor gibi kimyasallar
Yapay tatlandırıcılar (özellikle aspartam)
Alkol
İşlenmiş besinler
Yapay renklendiriciler
Katkı maddeleri
Monosodyum Glutamat (MSG)
Konserve et
Fazla miktarda kırmızı et tüketimi
Doğal olmayan diyetle beslenen hayvan etleri (domuz)
Margarin
Bitkisel yağlar
Pamuk yağı
Hidrojene yağlar
Soğuk preslenmemiş yağlar
Yağda kızarmış besinler
Cipsler
Toksin ve hormon içeren metotlarla yetiştirilmiş hayvan etleri ve yumurta
Deniz atıklarıyla beslenen deniz ürünleri (istiridye)
REJENERASYON VE ANTİ-AGİNGE YARDIMCI OLABİLEN BESİNLER
Çiğ kabuklu yemişler
Meyve ve sebzeler; özellikle filizler
Yeşil yapraklı sebzeler
Baklagiller (mercimek gibi)
Tohumlar
Arı poleni (herkes için değil; bazı kişiler bu besine alerjik olabilir)
Buğday özü
Arpa
Antioksidanlar (C; E vitaminleri; pycnogenols; Koenzim Q10)
Zeytinyağı
EPO – Evening primrose oil(Akşam sefası yağı)
MSM (organik sülfür)
Omega-3 yağ asidi içeren besinler (keten tohumu)
Omega 4-5 yağ asidi içeren besinler (EPO ve balık yağı)
Ilımlı güneş ışığı (D vitamini) ve ılımlı egzersiz.
İyi kalitede su
ANTİ-AGİNG BESLENME ÖNERİLERİ
Aldığınız kalori miktarının az olması vücudun daha az stresle daha iyi fonksiyon göstermesini sağlar. Enerji ve çalışmanın tümü sindirim için harcanmayacağından vücudun kendini tamir etmesine olanak sağlar. Daha uzun yaşar ve daha az yaşlanırsınız.
Besinler 2 gruba ayrılır: Sindirildiğinde asit üretenler ve alkali üretenler. Besinler sindirildiğinde vücudumuzda atık ürünler oluşur. Bunlar asitiktir. Bunlara toksin denir. Toksinler; yorgunluğa; ağrıya ve yaşlanmaya sebep olurlar. Bu yüzden eğer daha fazla enerji; daha az ağrı; yorgunluk ve daha fazla anti-aging istiyorsanız daha az asit üreten besinler yemelisiniz. Asit üreten besinler karbonhidratlar ve proteinlerdir. Çay; kahve; fazla miktarda şeker; lezzetlendiriciler; yapay tatlandırıcılar; salamura etler daha toksiktirler. Ağır metaller ve pestisidler daha kötüdür. Asidin etkisini yok etmek için bir alkaliye ihtiyacınız vardır. Alkali üreten besinler sadece sebze ve meyvelerdir; özellikle yeşil yapraklı sebzeler; filizler; maydanoz ve lahana. Çiğ veya buharda haşlanmış olarak tüketmek en iyisidir (besinlerdeki vitamin ve mineraller kayba uğramaz). Bu karbonhidrat ve protein tüketmeyeceğiniz anlamına gelmez. Önemli olan bu besinleri dengeleyerek tüketmenizdir.
En az derecede işlenmiş meyveler; sebzeler; tam tahıllar; baklagiller; az yağlı veya yağsız mandıra ürünleri; yağsız et; özellikle balığa odaklanın.
Yaş ilerledikçe vücudumuz besin öğelerini daha az etkili kullanmaya başlar; dolayısıyla besin öğesi alımını arttırma ihtiyacı duyarız. Doktor gözetiminde ve doktor tavsiyesi ile vitamin-mineral desteği ve ekstra antioksidan alın.
Bol miktarda taze sebze ve meyve tüketin. Avokado; zeytin ve hindistan cevizi haricinde taze sebze ve meyveler yağ; kolesterol ve sodyum içermezler.
Sebze ve meyvelerin aynı zamanda lif içerikleri de yüksektir. 8 porsiyon meyve ve sebze günlük 27 g lif sağlar. Günlük önerilen lif miktarı 25-35 g’dır. Lif içeriği yüksek besinlerin kalorileri düşüktür; daha çabuk doygunluk hissi sağlayıp sizi daha uzun süre tok tutarlar.
Doymuş yağ alımınızı (hayvansal yağlar ve margarinler) azaltın; işlenmiş karbonhidratlar özellikle şeker; beyaz ekmek; makarna ve pirinçten uzak durun.
İhtiyacınız olan besin öğelerinden hangilerini aldığınıza dikkat edin. Bir besin ne kadar çok işlenirse o kadar besin öğesi kaybına uğrar. Günlük en az 2-3 porsiyon meyve ve sebze bu besin öğelerinin sağlanması açısından önemlidir.
Yemek yerken başka işlerle ilgilenmeyin. Yemek yerken oturun ve en az 20 dakika ayırın. Besinleri yavaş ve yaklaşık 20-40 kez çiğneyin. Bu; sindirime yardımcı olur; doygunluğu arttırır; bu yüzden daha az yersiniz ve yediklerinizden vücudunuz daha çok yararlanır.
Yapay olan her şeyden özellikle yapay tatlandırıcı ve renklendiricilerden uzak durun. Vücudunuz bu maddeleri tanıyamaz veya nasıl kullanacağını bilemez. Şekeri çok az miktarda kullanmak yapay tatlandırıcı kullanmaktan daha iyidir.
Market alış-verişi yaparken aldığınız her besinin üzerindeki etiketten beslenme bilgilerini dikkatle okuyun. İçindeki doymuş yağ; şeker ve tuz miktarı fazla olan besinleri almayın.
Günlük 8-10 bardak iyi kalitede su için. Eğer kiloluysanız daha fazla su içmelisiniz. Su kilo kaybı ve bu kaybı korumakta önemlidir; iştahı baskılar; artık ürünleri vücuttan uzaklaştırır; bağırsak hareketlerini düzenler.
Sık sık az az beslenin; uzun süreli açlıklardan sakının.
Alkol kullanımınızı azaltın. Günde 1-2 kadeh kırmızı şaraptan fazlasını almayın.
Kabuklu yemişler (fındık; ceviz;..) E vitamininden zengin besinlerdir. Bu besinlerin aynı zamanda kalori ve yağ içeriklerinin de yüksek olduğunu unutmayın; diyetinizde ılımlı ölçüde bulundurun.