Kısırlık her on evli çiftten yaklaşık birini etkilemektedir (%10). Kısırlık problemi sadece tıbbi bir sorun değildir. Süre uzadıkça oluşacak aile içi gerginlikler nedeni ile psikolojik etkileri de oldukça güçlüdür. Günümüz modern tıbbında nadir birkaç hasta grubu dışında neredeyse çocuk sahibi olamayacak hasta grubu kalmamıştır. Önemli olan kısırlık süresini çok uzatmadan; konu ile ilgili yeterli tecrübe ve deneyime sahip merkezlere başvurabilmektir. Bu yazıda sık sorulan sorular eşliğinde siz değerli okuyucuları aydınlatmaya çalışacağız:
a) Çiftler Kısır Denilebilmesi İçin Ne Kadar Beklemelidir?
Yan yana yaşayıp; normal olarak cinsel ilişkiye girebilen çiftler hiç korunmamalarına rağmen bir yıl içerisinde hamile kalamazlarsa kısırlık sorunu var demektir ve doktora başvurmalıdırlar. Herhangi bir sorunu olmayan bir çiftin aylık hamile kalma oranı %12; bir yıl sonunda ise sadece %85’dir. Görüldüğü üzere normalde de hamile kalma oranları beklenildiği kadar yüksek değildir. Kliniğimizde sıkça gördüğümüz sorunlardan birisi de hastalarımızın bu bir yıllık süreyi doldurmadan çocuk isteği ile başvurmasıdır. Tüm hekimler; kadın yaşının ileri olduğu olgular hariç kısır çiftleri bir yıllık normal deneme sonrası hamile kalamazlarsa değerlendirmeye alacaktır. Bu nedenle; ileri yaştaki (>32) hastalar hariç çocuk isteği olan çiftler bir yıl sonunda hamile kalamazlarsa başvurmalıdırlar.
b) Kısırlık Sebebleri Nelerdir?
Kısır çiftlerde sorun %40-50 oranında kadında; %30-40 oranında erkekte; %10-20 oranında ise hem erkek hem de kadındadır.
Kadın infertilitesinde en önemli neden azalmış yumurtalık rezervidir. Erkeklerden farklı olarak kadınlar yaşlandıkça yumurtalık rezervlerini harcamaktadırlar ve en sonunda da menapoza girmektedir. Yumurtalık rezervlerine adetin üçüncü günü verilecek hormon tahlilleri ile bakılmaktadır. Rezerv azalması yaşla beraber arttığı için kısır çiftlerin değerlendirilmesi ve uygun tedavinin seçilmesinde en önemli kriter kadının yaşıdır. Yaşla beraber geçirilmiş operasyonlar; sigara ve alkol kullanımı ile devamlı kullanılan bazı ilaçlarda
yumurtalık rezervlerinde azalma yaparak kısırlığa yol açabilir. Diğer sık görülen bir neden ise tüplerin tıkanıklığıdır. Tüp açıklığı HSG adını verdiğimiz bir filmle kontrol edilmektedir. Günümüzde bazı tıkanıklıklarda cerrahi uygulanılabilse de genel terccih tüp bebektir.
Erkek infertilitesindeki sorun hemen her zaman sperm yapım bozukluklarıdır. Basit bir sperm analizi ile teşhisi konulabilir. Burada önemli olan spermin sayısı; morfolojisi ve hareketidir. Basit prostat enfeksiyonlarından tutun da doğuştan gelen bozukluklara kadar pek çok hastalık sperm yapımında bozulmalara yol açabilir. Burada yoğun sigara içimine dikkat edilmelidir çünkü sperm sayısında geçici de olsa ciddi düşmelere yol açabilmektedir. Bazı durumlarda nihai tanı için testis biopsisi de gerekebilir. Günümüzde tüp bebek teknolojisindeki gelişmeler ile neredeyse sadece bir adet sperm ile bile hastalar hamile kalabilmektedir. Bu nedenle erkek sorunlarında tedavi kadınlara göre çok daha basit ve etkindir. Neredeyse hemen tüm erkeklerden bir adet sperm üretilebilmekte ve bu da tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olmaya yetebilmektedir.
Hastalarımız tarafınca sıkça sorulan bazı sorular:
1) Tüplerin bağlanması sonrası hamile kalınabilinir mi?
Tüp bağlanmasını takiben her kadın yılda 1000’de dört oranında hamile kalabilir. Tüp bağlanması hamileliği yüzde yüz önleyemeyebilir. Tüp ligasyonu sonrası tekrar çocuk istenirse öncelikle tubal re-anastomoz ameliyatı denenebilir. Başarılı olunamazsa tüp bebek yöntemi ile yeniden hamile kalınabilir.
2) Polikistik over sendromu çocuk için bir engel midir?
Adet düzensizlikleri; vücutta tüylenme ve sivilce şikayetlerine yol açan bu hastalığa sahip hastalarımız %90 oranında kendi kendilerine hamile kalabilirler. %5-10 oranında da ek tedaviler ile hamile kalabilirler. Bu hasta grubu biz hekimler için en kolay tedavi edilen kısırlık sebebidir.
3) Çikolata hastalığı (endometriosis) kısırlık yapar mı?
Çikolata hastalığı tüpleri tıkayarak kısırlık yapar. Hafif olgularda kısırlık yaptığı şühlidir ancak gebelik oranını hafifce azaltabilir. Orta-ciddi hastalıkta ise %60-70 oranında kısırlık yapar. Bu hastalarda mevcut bulgulara göre ameliyat denenebilir ancak genel eğilim tüp bebek seçimidir.
4) Akıntı ve enfeksiyon kısırlık yapar mı?
Genital akıntıların çoğu sadece aşağıda yerleşen enfeksiyonlara bağlıdır. Ancak enfeksiyonun yukarı organlara sıçraması; tüp ya da rahimi tutması durumunda ciddi bir kısırlık nedeni olabilmektedir. Bu nedenle çocuğu olmayan genç hastalarımız her türlü akıntıda dikkatli olmalı; en kısa zamanda doktora başvurarak tedavilerini almalıdır.
5) Tüm tetkiklerimiz normal? Neden hamile kalamıyoruz?
Kısır hasta grubunun %5-10’luk bir kısmında yapılan tüm tetkikler normal gelir (açıklanamayan kısırlık). Hekimler de bu hasta grubuna gerekli açıklamaları yaparken zorlanmaktadırlar. Bu hastalarda muhtemelen günümüz bilgileri ile açıklayamadığımız ya da henüz bulamadığımız birtakım mikroskopik hastalıklar sözkonusudur.
6) Erkek varikoseli kısırlık yapar mı? Ne zaman ameliyat olunmalı?
Erkek varikosellerinin primer olarak infertilite yaptığı henüz kesin olarak kanıtlanmamıştır. Ancak sprem analizlerinde ciddi bozukluk yapan varikosellerde ameliyat önerilebilinir. Ameliyata genellikle varikosel büyüklüğüne ve sperm analizlerinde yarattıkları bozukluklara bakılarak karar verilir. Bununla beraber aşılama yöntemi ile de benzer gebelik oranları elde edildiğinden varikosel tedavilerinde karar hem kadın doğum helimleri hem de üroloji hekimlerince ortak verilmelidir.
Kısırlık Tedavileri:
Günümüzdeki tıp teknolojileri ile neredeyse herkes hamile kalabilmektedir. Giderek artan kiralık anne; sperm ve oosit bankaları ile en zor vakalarda bile çocuk sahibi olunabilmektedir. Tedavi seçenekleri arasındaki seçim hekim tarafından hastaların bulgularına göre değişmektedir. On yıldır kısırlık çeken birine uzun ve başarısı düşük bir tedavi yerine etkin ve hızlı bir tedavi (tüp bebek) önerilmelidir. Kadın yaşının ilerlediği olgularda daha fazla zaman kaybetmenin ve hastanın eforunu harcamanın gereği yoktur. Öte yandan hiç spermi olmayan bir olguda yumurtlama ilaçları kullanmanın da faydası olmayacaktır çünkü sorun erkektedir ve direk tüp bebek önerilmelidir.
En kolay ve ucuz tedavi yumurtlama ilaçlarıdır. Bunlar genellikle adetin 6-10. günlerinde kullanılan basit haplardır. Olgusuna göre iğne tedavileri de kullanılabilir. Gerekli olursa ultrason ile gözlem ve yumurta çatlatma ilaçları da kullanılabilir. Bu ilaçlara yanıt alınamazsa ya da sperm sayımlarında hafif bozukluk olanlarda ise aşılama önerilir. Burada erkeğin spermi temizlenip hazırlandıktan sonra uygun kateterlerle kadın rahimine verilmektedir. Hekiminizin önerdiği bazı durumlarda direk olarak ya da yukarıdaki tedavilere yanıt olmadığı zaman ise tüp bebek denenmelidir. Burada erkek spermleri ile kadın yumurtasının döllenmesi vücut dışında gerçekleştirilir ve oluşan embriyo (bebek) anne rahmine özel kateterler ile yerleştirilir. Tüp bebek en başarılı; en hızlı ama aynı zamanda da en pahalı tedavi yöntemidir.