“Adama bak amma kompleksli kendini bir şey sanıyor” bu tip cümlelere ne kadar da aşinayız değil mi. Ya birisi hakkında söylüyoruz; ya da hakkımızda söylüyorlar. İşin ilginci hakkımızda söylüyorlarsa da biz farkında olmuyoruz. Sebebi ise; bilinçaltımızın buna izin vermemesi.
Etrafınızda her söylediğinizden alınan; hemen yüzü düşen insanlar mutlaka vardır. Hissettikleri yetersizliklerinden kaynaklanan duygular; bu insanlara “Aşağılık Kompleksini” yaşatırlar.
Bir de kimseyi beğenmeyen herkese bir kulp takanlar vardır ki; bu kişiler bir türlü memnun olmazlar. Sürekli kendi bildiklerinin doğru olduğunu düşünürler. Deyim yerindeyse bir hayli şımarık olurlar. “Büyüklük Kompleksi” de bu tip insanları tanımlar.
Bir kişi kendini ne kadar övüyorsa bilin ki o kadar yarası vardır. Yani yetersizliklerini örtme çabasındadır.
Bazı akıllılar da tevazu gösteriyormuş gibi yapıp; sizden övgü beklerler siz de görevinizi yapıp; “Aman efendim; sepet efendim” diye başlarsınız ve doymak bilmeyen egolarını beslersiniz.
Hak edilmiş narsizm diye çok sevdiğim bir kavram var. İsminden de anlaşılacağı gibi kişi “kendini gerçekleştirmiş” ya da buna çok yakın bir noktaya gelmiştir. Bu durumda da aldığı iltifatlar karşısında bence tevazu göstermesi gerekmez. Kendini rahat rahat beğenebilir.“Ben alanımın en iyisiyim; işimi gayet iyi yapıyorum” deme lüksüne sahiptir.
Çünkü sandık zaten hazineyle doludur.
Örneğin; mesleki hayatındaki başarılarıyla kendini ispatlamış gazeteci-yazar “Fehmi Koru”. Aslında; “Wikipedia in English; Turkish and in Arabic” de diyebilirsiniz.
Sizce; Sayın Koru kendini beğenmeyi hak etmiyor mu?
Ediyor.
Onca birikimine ve bence hiç ihtiyacı olmamasına karşı; az da olsa; o da tevazu gösterenlerden...
Peki neden kompleksliyiz?
Yine dönüp dolaşıp vardığımız nokta çocukluk dönemi. Bundan kurtuluş yok ve ben her yazımda bunu yinelemekten vazgeçmeyeceğim. Çünkü komplekslerin temelinde yatan sebep; yine çocukluk döneminin zor geçmesi.Bu dönemde; çocuğun; anne- babadan; yeterince sevgi ilgi ve yakınlık görmeyişinin yanında; fiziksel ve psikolojik istismara uğramasını da eklersek; bu da; neden kompleksliyiz sorusunun cevabını oluşturacaktır.
Çoğumuzun sabahları kalkar kalkmaz televizyonu açma alışkanlığı vardır. Kahvaltı ederken şöyle bir göz ucuyla da ekrana bakar ve işe gitmek üzere yola koyuluruz..
Evet; siz kurtulanlardanız. Nasıl? Neden? diyeceksiniz.
Çünkü iş yerinize vardığınızda; kadın programları başlamış oluyor da ondan. Yani kendinizi şanslı sayabilirsiniz. Güne; o programları izleyerek başlayanlardan bir sıfır önde başlıyorsunuz.
Sinirleriniz bozulmadan ve irite olmadan evden attınız kendinizi.
Tebrikler!
Ama geride kalan anneniz; eşiniz ve çocuklarınız sizin kadar şanslı değil haberiniz olsun.
Affınıza sığınarak soruyorum bu mudur Türk Kadını? Böyle mi deşifre edeceğiz dünyaya Türk insanını?
Ruhumuzu esir almaya çalışan uyanıklara dikkat!
Nelere alet oluyoruz nelere..
Bazılarının ceplerini doldurması için; farkında olmadan dünya medyasına adımızı “yanlış ve çirkin” bir şekilde duyurduğumuz yetmiyormuş gibi; psikolojimizi bozup psikotik bir toplum yaratmaya çalışanların oyuncağı oluyoruz.
Evet durum bu kadar ciddi!
Yapılacak işlem ise çok basit. Elinizde kumanda diye bir güç var.
Kendinizi ve ailenizi biraz seviyorsanız;
Direk zaplayın!
Sabah ve öğleden sonra yayınlanan kadın programları yapan hanımlara sesleniyorum.
Bu işi iyi niyetle yaptığınızı var sayarak; eğer toplumun ruh sağlığıyla bu kadar ilgileniyor ve yardım etmek istiyorsanız. Bu işi profesyonellere bırakın.
Çünkü kaş yapayım derken göz çıkartıyorsunuz!
Ekrana çıkarttıklarınızın yetmiyormuş gibi; ekran başındaki insanlarında hali hazırda var olan sıkıntılarına bir o kadar daha ekleyip; depresyonun kucağına itiyorsunuz.
Size uzman olarak bir tavsiye; eğer gerçekten iyi niyetliyseniz; elinizdeki gücü toplumu ajite etmek için değil; bilgilendirici ve eğitici programlar yapmak için kullanın.
İlk başta tutmuyor gibi gözükse de para kazanamasanız da emin olun belgesel izlemeyi de Eğitici programlarla kendimizi geliştirmeyi de alışkanlık haline getirebiliriz.
Aslında buna açız!
Çünkü bunlar; zaten Türk Milletinin bilinçaltında var olan şeyler. Amaç; gün yüzüne çıkartmak. Burada da medyaya çok büyük görevler düşüyor.
Herkes üstüne düşen görevi yaparsa; hayran olup taklit ettiğimiz batı’nın kadın programlarının; hâlbuki içlerinin ne kadar boş olduğunu tecrübe ederek öğrenmiş olacağız.
Hiçbir zaman geç kalmış değiliz.
Unutmayın;
Siz kaliteli ve değerlisiniz izlemeyi tercih ettiğiniz programlar da kim olduğunuzu yansıtır.
Artık daha seçici olma vaktimiz geldi diye düşünüyorum.