Malnütrisyon; insan vücudunun büyüme; gelişme ve özel bazı fonksiyonları yerine getirebilmesi için gereksinim duyduğu ile sağlanabilen besin ve enerji arasındaki hücresel dengesizliktir.
Yetersiz gıda alımı ve özellikle artan ihtiyaç vücut depolarında azalmaya; böylece aminoasit; protein ve enerji eksikliğine yol açmaktadır. Bunların sonucu olarak kan ve dokularda metabolik değişiklikler ortaya çıkmakta; sonuçta artan katabolizma ve azalan anabolik aktivite dolayısıyla doku proteinleri azalmaktadır. Vücut gelişimi ve kompozisyonu bozulur; bu şekilde gelişen malnütrisyon sonuçta morbidite ve mortaliteyi arttırmaktadır.
Malnütrisyonun Nedenleri
Medikal Faktörler
l İştahsızlık
l Eksik dişler; diğer oral problemler ve disfaji
l Tat ve koku duyusunun kaybı
l Solunum problemleri (Amfizem)
l Gastrointestinal problemler (malabsorbsiyon)
l Endokrinolojik problemler (diyabet; tirotoksikoz)
l Nörolojik problemler; (Serebrovasküler olaylar; Parkinson hastalığı)
l Infeksiyonlar
l Fiziki yetersizlik (artrit)
l İlaç etkileşimleri (digoxin; antibiyotikler vs)
l Diğer hastalıklar (kanser)
Yaşam Tarzı ve Sosyal Faktörler
l Yemek; pişirme ve beslenme konusunda bilgisizlik
l İzolasyon/Yalnızlık
l Fakirlik
l Alışveriş yapamama; yemek hazırlayamama
Psikolojik Faktörler
l Konfüzyon
l Demans
l Depresyon
l Üzüntü
l Anksiyete
Hastanede olmanın getirdiği risk faktörleri
l Yemek servisi; tek kaynağın hastane olması; sınırlı seçenekler; sunumun kötü olması
l Yavaş yeme alışkanlığı ve yemek saatlerinin sınırlı olması
l Diş Kayıpları
l Kendi başına yemek yiyememe
l Yiyeceğe ulaşmakta; çatal/kaşık kullanmada veya paketleri açmada zorluk çekmek
l Hoş olmayan görüntüler; sesler ve kokular
l Enfeksiyon; yara iyileşmesi ve katabolik durumlar nedeniyle besin gereksiniminin artması
l Dini veya kültürel yemek alışkanlıkları
l Oral alımın yasak olması
l Testler sırasında öğünlerin kaçırılması
Malnütrisyon Görülme Sıklığı
Toplumdaki kronik hastalar ile hastaneler ve diğer merkezlerdeki hem akut hem de kronik hastalar arasında malnütrisyon sıktır. Evdeki kanserli veya akciğer veya kalp hastalığı gibi kronik hastalığı olan hastaların yaklaşık %10’u kötü beslenmektedir. Hastaneye başvuruda hastaların % 30-60’ının bir derecede malnütrisyonu vardır ve bunların % 10-25’i ağır olabilirmektedir. Doktor ve hemşirelerin malnütrisyonu fark ve tedavi etmeleri ve malnütrisyonun klinik sonuçlarının etki ve öneminin bilincine varmadaki eksiklikleri nedeni ile; hastanede yatanların beslenme durumu; daha da kötüye gitme eğilimi taşımaktadır. Hastanede yatan hastalarda kilo; antropometrik ölçümler; serum folatı; albumin; lenfosit sayısı ve hematokrinin düştüğü gözlenmiştir.
Malnütrisyon özellikle hastanede yatan belli grup hastalar arasında daha yaygındır:
· Yaşlılarda %50
· Solunum sistemi hastalığı olanlarda %45
· İnflamatuar barsak hastalığı olanlarda %80
· Malign tümörlü hastalarda %85
Hastalıkla ilgili malnütrisyon nedenleri çeşitlidir :
· Azalmış iştah
· Bozulmuş sindirim veya malabsorpsiyon
· Artmış kayıplar (örneğin yaralardan)
· Azalmış anabolizma ve protein sentezi
· Artmış katabolizma
Besin alımı; ağrı; anksiyete ve depresyon; çevre değişikliği; farklı gıda alımı; sakatlık nedeniyle besine ulaşamama; alışılmadık ilaç ve yemek saatleri gibi faktörler tarafından kötü yönde etkilenebilmektedir. Çalışmalar hastanın ihtiyaçlarına göre düzenlenmemiş yemek politikaları nedeni ile hastane gıdalarının %30-60’ının tüketilmediğini ve ziyan olduğunu göstermiştir. Bu nedenle hastanede hastaların %25-75’i bazal ihtiyaçlarının çok altında enerji; protein ve mikro besin öğesi almaktadır.
Bu iyatrojenik malnütrisyon; uygunsuz beslenme politikaları ve personel eğitiminin; malnütrisyon taramalarının başarısızlığının; hasta takibi yapılamasının ve personel görev yeri değişikliğinin sonucudur. Çalışmalar; hastanelerde uygun politika ve protokollerin izlenmesiyle; beslenme durumu kötüleşmesinin büyük oranda önlenebileceğini göstermiştir. Beslenme durumu bozuk cerrahi hastalarda pre ve postoperatif beslenme desteğinin sağlanamaması; yaralanma veya sepsiste artmış beslenme gereksinimin anlaşılamaması; postoperatif yöntemde besin alımının 7 günden fazla geciktirilmesi ile birlikte nütrisyon desteği sağlanmasının da gecikmesi; önemli faktörlerdir.
Açlığın etkisi organların fonksiyonu ve yapısı üzerine önemli olabilmektedir. Çeşitli organların kayıp oranları Krieger’in malnütrisyondan ölen hastaların otopsi çalışmasında hesaplanmıştır. Kalp ve karaciğer ağırlığının yaklaşık %30’unu kaybetmiş; keza dalak; böbrek ve pankreas da etkilenmiştir. Bu durumda zayıf düşmüş insanların akut hastalık sırasında veya cerrahi sonrasında daha yüksek komplikasyon gelişme riski olmasının bir gerekçesi olabilmektedir
Hastane Personeli Ne Yapmalıdır?
· Malnütrisyon klinik uygulamada yaygındır. Hastalar; hastaneye veya günübirlik kliniğe başvuruda malnütrisyon riski açısından dikkatle taranmalıdır. Tarama işlemi uygun hareket ve beslenme bakım planı ile birleştirilmelidir. Böylelikle komplikasyon oranı; mortalite ve bakım masrafları azalırken iyileşmeyi hızlandırıp klinik durumu düzeltmek mümkündür.
· Tüm hastalar başlangıçta hızlı bir tarama yöntemi kullanılarak değerlendirilmelidir. Daha önceden kötü beslendiği veya risk altında olduğu belirlenen hastalar daha detaylı bir nütrisyon değerlendirmesi ve tedavisine yönlendirilmelidir.
· Hasta tarafından 3-7 günlük besin tüketim kaydı tutularak veya sorumlu hemşireler tarafından tutulan ve diyetisyen tarafından enerji ve protein alımını ölçmek için kullanılan beslenme tabloları kullanılarak yapılan besin alım miktarının belirlenmesine yönelik ölçümler yapılmalıdır. Bunlar; sadece var olan durumu göstermemekte; aynı zamanda tahmin edilen ihtiyaçların karşılaştırılması ile hastanın beslenme durumunun iyileştiğini veya kötüleştiğini de ortaya koymaktadırlar.
· Sağlık personeli malnütrisyonun tanı; tedavi ve izlemi için eğitim almamakta; malnütrisyonun sonuçlarını bilmemektedir. Dünyanın büyük problemlerinden biri olan malnütrisyonla ilgili sağlık personeli düzenli aralıklarla eğitilmeli; diyetisyenler eğitmen olarak görev almalıdır.
· Hastane yönetimleri yiyecek bölümünü tasarruf edilebilecek bir bölüm olarak kabul etmekte; maliyeti düşürmeye çalışınca da yemekler hastaların zevkine hitap etmemektedir. Hastane mutfaklarında diyetisyenle birlikte gerekli ekipman bulunmalı; yemeklerin lezzet ve hijyen kalitesine dikkat edilmelidir.
· Hastaların testler için aç bırakılmaları en aza indirgenmeli; malnütrisyon riski yüksek olan hastalarda tetkikler azaltılmalıdır.
· Büyük ya da küçük çaplı operasyonların hemen ardından hastalara enteral ya da parenteral beslenme desteği sağlanmalı; en kısa zamanda oral alıma geçilmelidir.