Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Metabolik Sendrom ve Beslenme

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:55    Güncellendi: 18.02.2025 21:55
Şişmanlık; obezite; dislipidemi ve hiperinsülineminin birlikte bulunduğu Metabolik Sendrom’a; daha önce sendrom X; insülin direnç sendromu; kardiyovasküler metabolik sendrom; dörtlü öldürücü sendrom gibi adlar verilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü 1998’de üst üste gelen bu tür sağlık sorunlarının METABOLİK SENDROM olarak tanımlanmasını önermiştir. Daha sonra; Amerika Birleşik Devletleri National Cholesterol Education Program’ın Adult Treatment Panel kurulunca ve Türk Kardiyoloji Derneği Koroner Kalp Hastalığı Koruma ve Tedavi Kılavuzu da ATP 3 tarafından da önerilen bu kriterler benimsenmiştir. Aşağıda gördüğünüz kriterlerden üçünün varlığında ( özellikle bel çevresi ve diğer 2 kriter ) Metabolik Sendrom tanısı konmaktadır. Daha önce WHO tarafından önerilen ve glikoz tolerans testi; insülin direnci ve mikroalbuminüri ölçümlerini içeren tanıma göre bu tanımın günlük uygulamadaki kullanımı daha kolay bulunmuş ve daha çabuk kabul görmüştür.

RİSK FAKTÖRÜ
TANIMI
Abdominal Obezite
Kadın
Erkek
Bel çevresi
80 en fazla 88 cm
94 en fazla 102 cm
Trigliserid
150 mg/dl ve fazlası
HDL Kolesterol
Kadın
Erkek

40 mg/dl ve daha fazlası
50 mg/dl ve daha fazlası
Kan Basıncı
130–85 mm Hg
Açlık Kan Şekeri
100 mg/dl

NCEP kriterlerine göre ABD’de Metabolik Sendrom sıklığı erişkinlerde % 24 olarak bildirilmiştir. NCEP kriterlerine göre Metabolik Sendrom sıklığı Türkiye’de yapılan TEKHARF çalışmasında 1990 yılında % 24;4 iken; 10 yıl sonra % 36;2’ye yükselmiştir. Bu da Metabolik Sendromun Halk sağlığı için ne kadar önemli bir sorun olduğunu göstermektedir.

Bireyde Metabolik Sendromun varlığı koroner kalp hastalığı; enfarktüs ve felç riskini üç kat arttırabilmektedir. Sorunun temel nedeni kalıtımsal yatkınlık yanında insanın teknolojik gelişmeyle değişen yaşam biçimine; beslenme biçimini uyarlayamamasından kaynaklanmaktadır.

Metabolik Sendromun merkezinde insülin direnci yer almaktadır. İnsülin direncinin başta gelen nedeni insanın yaşam biçiminde hareketsizliğe doğru giden değişim sonucu enerji harcamasının gittikçe azalmasına karşın besin alımının ve alınan besinlerin enerji yoğunluğunun yükselmesiyle bedende yağ birikiminin artmış olmasıdır.
Şişmanlık; özellikle karın bölgesinde aşırı yağ birikimi; insülin hormonunun etkinliğinin bozularak insülin direncine neden olmasıdır. İnsülin direncinde diyetin bileşimi de önemlidir. Diyetin yağ içeriğinin artması şişmanlık riskini arttırmakta; insülin duyarlılığını ise azaltmaktadır. Diyet yağının doymuş yağ asitleri oranının artması insülin direncini olumsuz; tekli doymamış yağ asitlerinin artması ise olumlu yönde etkilemektedir. Yavaş emilen; glisemik indeksi düşük karbonhidratlı besinlerin alımı insülin duyarlılığımı arttırmaktadır.
Metabolik Sendrom; beslenme ve yaşam biçiminin düzeltilmesiyle önlenebilir bir sağlık sorunudur. Sendrom geliştikten sonra da uygun diyet ve yaşam biçiminin değiştirilmesiyle iyileştirilebilir. Diyet tedavisinin amacı insülin duyarlılığını arttırmak ve bununla ilintili bozuklukların gelişimini önlemektir. Fiziksel aktiviteyle desteklenmiş; bireyin beslenme davranışını değiştirmeyi hedef alan uzunca süreli; etkin bir zayıflama programıyla beden ağırlığının % 5–10 azaltılmasıyla bile insülin duyarlılığının arttığı gözlenmiştir.
Seçilecek fiziksel aktivite bireyin yaşına; sağlığına; yaşam biçimine uygun olacak şekilde düzenlenmelidir. Özellikle günde yarım saat olarak başlayacak yürüme programı ya da yüzme hemen her yaş grubu için uygun olan egzersizlerdir.
İnsülin duyarlılığının artmasında diyetin bileşimi de önem taşır. Diyetin enerjisinin yağdan gelen oranı % 30 u geçmeyecek şekilde düzenlenmeli; bunu yaklaşık % 14-15 kadarı tekli doymamış yani zeytinyağı; %7-8 doymuş ve % 7-8 i ise çoklu doymamış yağ asitlerinden sağlanmalı. Enerjinin %55 i karbonhidrattan; % 15’i proteinden gelmelidir. Bunlarda glisemik indeksi düşük; yavaş emilen nişasta içeren kuru baklagiller; tam tahıl ürünleriyle; sebze ve meyvelerden olmalıdır. Bu yiyeceklerin işlenmesi ve pişirilmesinde glisemik indeksi yükseltici aşırı pişirme; ezme gibi süreçlerden kaçınılmalıdır. Hayvansal kaynaklı besinlerden balık tercih edilmelidir. Sütün glisemik indeksi düşük olmasına karşın insülinemik indeksi yüksektir. Bunun nedeninin bilinmemesine karşın günde en az 2 bardak kadar az yağlı süt veya yoğurt alınmalıdır. Günlük tuz alımı 4 gramın altında tutulmalıdır. Alkollü içki önerilmemekle birlikte; alınıyorsa günlük 30 gr ı aşmamalıdır. Bu da 1–2 kadeh şarap kadardır.


Metabolik Sendromdan korunmada temel strateji; bireyin ve toplumun günlük alınan yağ oranını düşürmesi; daha çok sebze; meyve; glisemik indeksi düşük besin tüketmesi ve fiziksel aktiviteyi arttırarak beden ağırlığının denetimini sağlamasıdır.

Bireyin beslenme alışkanlıklarının olumlu yönde değiştirilmesinde besin endüstrisi de önem taşır. Kentleşmeyle pişmeye ve yenmeye hazır yemek üretimi ve tüketimi artmaktadır. Bunların tuz; yağ; ve diyet posası içeriklerinin uygun olmasına dikkat edilmelidir. Yerel yönetimlerin; insanların günlük yaşamlarında fiziksel aktivitelerini rahatlıkla sürdürebilecekleri bir ortam hazırlamalarına gerek vardır. Unutulmamalıdır ki Dengeli Beslenme alışkanlığı çocuklukta kazanılır ve yaşam boyu kazanılan bu alışkanlıklar kalıcı olur. O yüzden çocukluktan başlayarak eğitimciler olarak ve anne-babalar olarak çocuklarımıza doğru örnek olmalı; doğru alışkanlıkları kazandırmalıyız.


Ek1:

İşleme tekniklerine göre besinlerin glisemik indeksleri;

Patates ürünleri için 80–120
Kahvaltılık ürünler 74–131
Ekmekler için 40–70(en düşük olan tam buğday; karışık tahıl)
Pirinç için 80–120
Makarnalar için 40–70
Kuru baklagiller için 12–70
Glikoz 138
Sakkaroz( çay şekeri) 92
Laktoz( süt şekeri)65
Fruktoz( meyve şekeri)27
Meyveler 79–93(düşük olanlar; elma; şeftali; greyfurt; kiraz)
Süt-Yoğurt 45–74

Ek2:
Metabolik Sendromda Diyet Örneği

Sabah kalkınca aç karnına 1-2 bardak ılık su içiniz.

Kahvaltı : Şekersiz çay; kahve
1 dilim beyaz peynir ( 50 gr ) veya 1 yumurta
2 dilim tam buğday ekmeği
2 Mandalina veya 1 portakal veya ½ greyfrut
Domates; salatalık...

Öğle : 3 köfte veya yarım tavuk göğsü veya 1 but( derisiz ) veya 2 orta boy tavuk bonfile veya 1 tabak susuz kuru fasulye; Nohut veya 1 orta boy ızgara balık ( 300 gr ) veya yumurtalı ıspanak
Az yağlı bol salata
1 kase çorba veya 1 dilim ekmek
1 ince dilim tam buğday ekmeği veya 3 çorba kaşığı pilav; makarna
1 kepçe yoğurt ( 200 gr ) –

İkindi : 2 porsiyon meyve ( ör: 1 küçük elma; 1 küçük portakal )

Akşam : 1 tabak sebze yemeği (6-8 kaşık kadar ) veya 4-5 kaşık
Kuru baklagil yemeği
1 kase yoğurt veya gece yatarken 1 bardak süt
1-2 ince dilim tam buğday ekmeği
Az yağlı bol salata

Gece : 2 porsiyon meyve


Yazının hazırlanmasında yararlanılan kaynaklar;
1) Prof. Dr.Hüsrev Hatemi; Türkiye’de Diyabet ve Metabolik Sendrom Epidemiyolojisi
2) 2)Prof. Dr. Ayşe Baysal; Beslenme ve Diyet Dergisi