Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Oyuncaklarına Zarar Veren Çocuklar ve Çocuğunu Dinlemeden; Ona Bağıran Anne ve Babalar

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:55    Güncellendi: 18.02.2025 21:55
OYUNCAKLARINA ZARAR VEREN ÇOCUKLAR ve ÇOCUĞUNU DİNLEMEDEN; ONA BAĞIRAN ANNE ve BABALAR

Çocuklarınızın istemeden kendisine ve başkalarına ait eşyalara zarar vermesini engellemek için; daha 3 yaşına girmeden neyin boyanıp neyin boyanmayacağını; neyin yırtılıp yırtılmayacağını söyleyerek ( ve/veya göstererek) bu sınırı çizin. Onun uygun yer ve zamanlarda içeceğinin “yaratıcı bir şekilde” dökülmesine izin verirken çizim kağıdıyla ( ama duvar kağıdı ile değil) ; oyuncak telefonla( ama gerçek telefonla değil) oynamasını sağlayarak ona tutarlı bir şekilde kendisine ve başkalarına ait olan eşyalara özen göstermesini öğretmeniz gerekir. Çocuğunuz nelere zarar vermemesi gerektiğini bilemez. Sizin en değerli vazonuz; onun gözünde; mutfakta bir köşeye atılmış kavanozunuzun değeri kadardır. O; sizin için; “çok pahalı” yada “paha biçilmez” dir. Çocuğunuz; bu iki kelimenin anlamını bile bilmiyordur. Bu nedenle nelerin ellenmemesi gerektiğinin onlara açıklanması gerekir. Pek bunuda anlamazlar fakat yarın bir ceza verdiğinizde en azından ellenmemesi yada zarar verilmemesi gerek eşyalara zarar verdiğinde annesi yada babası tarafından cezalandırılacağını bilmesi gerekir. Eğer çocuğunuz iki yaşını aştıysa; yaptığı dağınıklığın toplanmasına yardım etmesini sağlayarak ona eşyalara iyi davranmasını öğretin. Örneğin duvarı çizdiğinde; çizdiği yeri kendisinin temizlemesini sağlayın. Ama bunu yaparken çok fazla temizlik odaklı davranmayın; buradaki amaç; çocuğun yanlış davranışını ona göstermek olmalıdır. Bunun dışında çocuk boyama; çizme; yırtma dürtüsünü de giderebilmelidir. Bunun içinde onunla birlikte; yere; bir şeyler serdikten sonra üzerinde boyama ; karalama; sulu boya yapabilirsiniz. Çocuğunuza da; “Bu zamanlarda benimle bunları yapabilirsin; ama duvarı boyamak yok” demelisiniz. Böylece çocuk; neyi; ne zaman ve nerede yapması gerektiğini öğrenecektir. Ama biz anne ve babalar; çocuklarımıza bir şeyi açıklamadan; onlara; ilk yaptığında çok büyük tepkiler gösterebiliyoruz. Kendinizden düşündüğünüzde; daha önce uyarılmadığınız halde yada bilmediğiniz bir şey yaptığınızda; patronunuz; eşiniz; anneniz vb size çok büyük bir tepki gösterirse ne hissedersiniz? Yada ne düşünürsünüz? “ Bunu işitmeyi hiç hak etmedim yada bunu bilmiyordum; daha sakin bir dille söyleyebilirdi” diye düşünmez miydiniz? O zaman bunu çocuğunuzun da hissetme yada düşünme hakkı var. Onlara neyin ne olduğunu açıkladıktan sonra hala yapmaya devam ediyorsa ona “seni çok seviyorum ama senin bu davranışını sevmiyorum bu nedenle bundan sonra bu davranışı yaparsan karaladığın yerleri sen sileceksin” demelisiniz. Yani yaptığı davranışın sonunda da nasıl bir tepki ile karşılaşacağını bilmelidir.

Birde böyle bir durumda örneğin çocuğunuz oyuncaklarına zarar verdiğinde asla öfke nöbetine kapılmayın. Çünkü sizin öfkeniz; eşyalara; çocuğunuzdan daha fazla değer verdiğinizi gösterir.Bu şekilde davranarak; ona kötü bir model olabilirsiniz. Hayatta herkese sözünüzü geçiremediğinizde öfkeye kapılıyor olabilirsiniz. Bunun ne kadar doğru yada yanlış bir davranış olduğunu arzu ederseniz sizinle sonra konuşabiliriz. Ama bu davranış dışında başka bir davranışta olabileceğini çocuğunuza gösterebilmek bir anne yada baba olarak sizin en önemli göreviniz olmalıdır. Bazen sizden çok şey istiyor olabilirim ama yazılarımdaki amacım; çocuğumuzda gördüğümüz basit davranışlarda neler yapacaklarımızın ötesinde; bir anne baba olarak sizleride düşündürebilmek. Bunları yazarken inanın bir baba olarak bende çok düşünüyor ve bazı şeyleri fark edebiliyorum. Bir psikiyatrist olabilirim ama her şeyden önce bir insan ve bir babayım. Hepimizin hataları olabilir ;yeterki onun hata olabildiğini yada yanlış bir davranış olabildiğini bilelim. Bir şeyi değiştirebilmek için önce onu fark etmemiz gerekir. İyi bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle.

Sağlıcakla Kalın...



ÇOCUĞUNU DİNLEMEDEN; ONA BAĞIRAN HER ANNE ve BABAYA:

Bazı durumlarda anne ve babalar sık sık çocuklarına bağırdıklarını yada dayanamayıp onlara vurduklarını; sonrasında da derin bir suçluluk hissi yaşadıklarını söylerler. Bundan suçluluk duyan yada pişman olan anne ve babalar bir gün gelecek muhakkak bu konuda kendisini geliştirecektir. Ama en büyük sorun; bundan pişmanlık duymayan hatta şu anda bile bu yazıyı okurken gözünün ucuyla okuyan veya; kafasında savunucu düşüncelerin birbiri ile çarpıştığı anne ve babalardadır. Bu şekilde; aniden hele hele çocuğun hiç beklemediği bir anda ona bağırmak yada vurmak; çocuğun ifade etme özgürlüğünde yoğun sorunlar oluşturabilir. Bu konu ile ilgili yaşanmış bir anıyı sizlerle paylaşmak istiyorum:

“ Bir anne; bir gün yorgun bir şekilde eve dönmüş. Sekiz yaşındaki oğlu; küçük kardeşinin yaptıklarını annesine yetiştirmek için sabırsızlıkla onu kapıda bekliyormuş. Annesine heyecan dolu bir ses tonu ile;” Ben dışarıda oynuyordum; babam da telefonda konuşuyormuş; Mert pastel boyalarını almış ve duvara yazı yazmış anne. Senin oturma odasına kapladığın güzel duvar kağıdını değiştirmek zorunda kalacağın için kızacağını ben ona söylemiştim” demiş. Anne içini çekerek ve kaşları çatık bir şekilde “Küçük kardeşin nerede şimdi” demiş. Anne; ellerini belli bir amaç için kullanmak üzere boşaltırken; küçüğün korku içinde saklandığını bildiği dolaba doğru yürümüş. Odaya girerken onun adını çok da sevgi dolu olmayan bir ses tonu ile çağırmış. Küçük çocuk bu ses tonunu çok iyi tanıyormuş. Küçük; bunun sonu demek olduğunu biliyordu; korkuyla titredi. Daha sonraki on dakika boyunca anne bağırdı; çağırdı; o duvar kağıdı için nasıl para biriktirdiğini; ne zorluklarla yaptırdığını haykırdı.Duvar kağıdını yenilemenin nelere mal olacağını belirtti; bu düşüncesizce davranışını kınadı; köpürdü. Bağırdıkça öfkesi kabardı; öfkelendikçe bağırdı. En sonunda kızgın bir biçimde kapıyı çarpıp küçüğün odasından çıktı. Anne; korktuğu şeyle karşılaşmak için oturma odasına gitti. Duvarı görünce; adeta yaşlar; gözlerine hücum etti. Gördüğü yazı kalbine bir ok gibi saplandı; duvarda bir kalp içinde “ Seni çok seviyorum anneciğim; yarınki anneler günün kutlu olsun” yazıyordu. Duvar kağıdı annenin onu bulduğu şekilde kaldı. Ancak artık yazının etrafında boş bir çerçeve vardı. Bu olay bu anneye de ; bize de bir ders olsun.

Hayatta onlara bağırmadan; yargılamadan; kıyaslamadan önce; duvardaki yazıyı okumanızın bir ilkeniz olması dileğiyle... Sağlıcakla Kalın.

NOT: Sabah Gazetesi yazılarınan alınmıştır.