Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Yeni Okula Başlamanın Psikolojik Boyutu : Okula Kim Başlıyor? Anne mi? Çocuk mu?

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:55    Güncellendi: 18.02.2025 21:55

İnsan mimarisinin malzemesini çevresel ve genetik faktörler oluşturuyorsa heykeltıraşlığını da ebeveynler ve okul yapmaktadır. Bir çocuğun hikâyesi anne karnında başlar; doğum sonrası fizyolojik bağın yerini annesiyle kurduğu psikolojik bağ alır ve devam eder. Son yıllarda Psikoloji’de Bağlanma Kuramı ile ilgili araştırmaların yoğunlaşmasına şaşırmamak gerekir. Çünkü Anne (veya anne yerine geçen ve bakım veren kişi) bebeğin ihtiyaçlarına yeterince karşılık veriyorsa güvenli bağlanma; eğer anne bebeğin ihtiyaçlarına karşılık vermiyor; geciktiriyorsa güvensiz bağlanma gerçekleşir. Bağlanma insanın sadece bebeklik dönemini değil; hayatının geri kalanını ve diğerleriyle ilişkilerini de etkileyen önemli bir konudur. Çocuğun annesiyle kurduğu bağın kalitesi öğretmeni ve arkadaşlarıyla ilişkilerini de belirleyecektir. Annesiyle güvenli bağ kurmuş çocuk için diğerleriyle ilişki kurmak ve sürdürmek zor olmayacaktır.

Hangi öğrenim kademesi olursa olsun okula başlama; doğal; zorunlu ve önemli bir deneyimdir. Sadece öğrenci için değil onun annesi; babası ve diğer yakınları için de heyecan vericidir. Eğer çocuk belli bir zihinsel; duygusal ve sosyal olgunluğa ulaşmışsa okula başlaması ve sürdürmesi sorun olmayacaktır. Okula başlamadan önce edinilen alışkanlıklar; beceriler ve duygusal hazır oluşluk; bazı çocuklar için okul yaşamındaki sorumluluklarını yerine getirmede avantaj sağlarken; bazı çocuklar için okul yaşantısı hiç de kolay geçmeyecektir. Özellikle ilköğretime başlayan çocuklar için okul; yeni bir ortam; yeni arkadaşlıklar ve yeni öğrenmeleri içerdiğinden bazıları için çok zorlayıcı olacaktır. Bu konuda ebeveynler ve öğretmenler basit birkaç kurala uyarlarsa sorun atlatılabilecektir.

Önce şu sorunun yanıtını anne baba olarak verebilmeliyiz: Okula başlayan kim?

Bu konuda insanların düşündükleri ile yaptıklarının aynı olmadığını biliyoruz. Birçok anne veya baba hatta bizim kültürümüzde nine ve dedeler çocuktan önce okula koşmaya heveslidirler. Eğer bir yere koşuyorsanız ve sizin önünüzde sizden daha hızlı koşan biri varsa ondan daha önce yorulma olasılığınız vardır. Çocuklarından daha hızlı koşan ebeveynler; çocukları için hayati önemi olan okul sorumluluğunu ellerinden alırlar.
Seminerlerimde anlattığımda anne babaların güldüğü bir önerim var: Önce ebeveyn veya nine dede en çok meraklı kimse okula o gitmeli. Onlara okuma yazma yeniden öğretilmeli; bir öğretmenle kurulacak psikolojik bağın önemini görmeliler; koşmayı; tuvalet için yarışmayı; 40 dakika boyunca oturmayı; arkadaşlık kurmayı; ders çalışmayı; yemek kuyruğuna girmeyi; sorumluluk almayı… Bu konularda başarılı olabilmiş kişilerin çocukları okula başlayabilmeli... Şaka bir yana birçok ebeveyn için okul olması gerekenden daha fazla önemseniyor. Sınıfları 20 veya 50 kişilik; devlet ya da özel okul hiç fark etmez okullar öğrenciler içindir. Çocuklarını koruyan ebeveynler yaşamın bu heyecan veren serüvenini belki bir daha yakalayamayacak biçimde kaçırmasına neden oluyorlar.

Çocuğunuzun bu serüveni yaşamasını istiyorsanız şunlara dikkat edin:
  • Okula başlama çocuk için yeterince önemlidir. Aynı zamana önemli bir (ameliyat; taşınma; sünnet gibi) olayı sıkıştırmayın.
  • Okula başlama önemli ama herkesin deneyimlediği bir olaydır. Gereğinden fazla önemserseniz durumu zorlaştırırsınız.
  • Yeterince üzerinde düşünülmüş ve içinize sinen bir okulu seçtiğinizden emin olun. Eşiniz veya siz çocuğunuzun okula başlamasına ve sizden ayrılmasına hazır değilseniz; içinizde yoğun kaygı; endişe taşıyor veya ortamda bir panik havası varsa kaygılı ebeveynin mutlaka bir uzman desteği almasını sağlayın. Unutmayın kaygı bulaşıcıdır ve çocuğunuz kaygınızı kolayca algılar ve hissetmeye başlar. Bazı eşler kaygılı eşlerini rahatlatmak yerine uzaklaşmayı seçerler. Bir süre sonra eşleri yanında kaygılı çocuklarıyla da ilgilenmek zorunda kalırlar.
  • Okul yaşantısı ile ilgili her şeyi planlayın. Okuldan kim alacak; hangi servis olacak; kim karşılayacak;… Çocuğunuza onu alacağınız yeri gösterin. Belirttiğiniz saatte ve yerde olmaya özen gösterin.
  • Çocuğunuzla birlikte okulu; iç mekânları gezin. Bilinmeyen şeyler korku yaratır; tanıdıkça benimser; endişeleri azalır.
  • Okulla ilgili güzel anılarınızı ona anlatın. Yaşadıklarınızı; sizi okula ilk kimin götürdüğünü; günlerin nasıl geçtiğini; öğretmeninizi; okuma yazmayı öğrenme serüveninizi paylaşın.
  • Okulla ilgili olumsuz deneyimleriniz varsa bu konuları şimdilik açmayın. Anılarınızı keyfine vararak anlatın. Ona akıl veriyormuş gibi değil; bir dostla paylaşırmış gibi konuşun.
  • Çocuklar okulda ne olacağını önceden bilmeliler. Okul açılmadan önceki hafta içinde fırsat buldukça okuldaki günlük işleyiş hakkında sizden bilgi almalılar. Bu bilgilendirmeye okul açılacağı günün sabahı değil çok önceden vermeye başlamalısınız. Adım adım okula girişten çıkışa kadar geçen süreçte olacakları anlatmalısınız.
  • Yetiştirme tarzınız; çocuğunuzun sağlığı; zihinsel kapasitesi; çevredekilerin tepkileri; okula hazır oluşu ile öğrenmeye olan ilgisi onun okul yaşantısına uyumunu belirleyecek. Eğer bir uyumsuzluk varsa; öğretmeni ile sürekli iletişim halinde olun ve onun önerilerine uyun. Birçok çocuk ile ilgili bazı eğitsel; psikolojik veya sağlık sorunları bu dönemde fark ediliyor: Öğrenme Güçlüğü; Dikkat Eksikliği; Hiperaktivite; Uyum Güçlüğü; Göz ve Kulak sorunları; vb. Bu konulara duyarlı olun; yapmanız gerekene; çözüme odaklanın. Bu tür durumlarda ebeveynler çözüm aramak yerine suçlu arıyorlar. Kimseyi suçlamadan ve suçlu hissetmeden hareket edin. Yapabileceklerinize odaklanın.
  • Okul korkusu genellikle okula başlarken ortaya çıkar. Böyle bir sorunla karşılaşacağınızı tahmin ediyorsanız ne yapmanız gerektiği konusunda bilgilenin.
  • Okula uyum genellikle 3-4 hafta gibi bir sürede tamamlanır. Çocuğun evden ve anneden ayrılabilmesi ile okula uyum arasında bir ilişki vardır. Ülkemizde çoğunlukla çocukların değil annelerin okula uyum sağlamada zorlandığını unutmayın.
  • Okul kuralları ve işleyişi hakkında bilgi edinin. Yönetici ve öğretmenlerin mesleklerinde profesyonel olduklarını unutmayın. Onlarla iyi ilişkiler kurmaya özen gösterin. Okul ve aile iki ayrı kurumdur. Her ikisinin farklı kuralları; anlayışları ve tarzları vardır. Çocuğunuzun okul yaşantısına uyum sağlaması sizin okula olan saygınızla doğru orantılıdır. Okulda veya öğretmende; genel ahlaka; yasalara ve pedagojiye aykırı bir şeyler görmüşseniz alacağınız önlemi düşünün. Bunun dışındaki rahatsızlıklarınız veya önerileriniz okul yöneticileri ile öğretmeninizle kuracağınız ilişkiye bağlıdır. Okulu kendi yaşantınıza uydurmaya çalışıyorsanız durun ve kendinize başka bir iş bulun ya da bir uzman desteği alın.
  • Öğretmenin saygınlığının düşmesinin en çok çocuğunuza zarar vereceğini unutmayın. Çocuğunuz sadece öğrenmeyecek aynı zamanda arkadaşlık kuracak; oyun oynayacak; paylaşmayı; kendini ifade etmeyi öğrenecek. Bunları doğal yolla öğrenmesine izin verin. Bu güne kadar belki de her şeyi siz öğrettiniz. Artık çocuğunuz sizin dışınızda; öğretmeni ve arkadaşlarından da bir şeyler öğrenecek.
  • Okulla ilgili beklentilerinizi gerçekçi boyuta getirin. Okuldan ne bekliyorsunuz? Ne olacağını düşünüyorsunuz? Beklentileriniz gerçekçi değilse hayal kırıklığı yaşayacağınızı ve okulla ilgili motivasyonunuzun düşeceğini unutmayın. Okulla eviniz arasında iyi bir sınır belirleyin. Çocuğunuzun neleri okulda; neleri evde yapacağı konusunda gerçekçi hedefleriniz olsun.

(Bu makale Populer Sağlık (Eylül 2006) Dergisinde yayınlanmıştır).