Geçtiğimiz günlerde gazetede okuduğum bir haberde; Türkiye’de 20 milyon hipertansiyonlu birey olduğunu okur okumaz “Hipertansiyon ve Beslenme” arasındaki yakın ilişki üzerinde durmak istedim.
İşte hipertansiyon hakkında merak edilenler ve hipertansiyon şikayetlerini azaltmak / kurtulmak için uyulması gereken 10 altın beslenme kuralı.
HİPERTANSİYON VE BESLENME ÖNERİLERİ
Hipertansiyon nedir?
Hipertansiyon; kan basıncının normal kabul edilen değerlerin üzerinde (140/90 mmHg ve üzerinde) olmasıdır.
Hipertansiyon; genellikle arteriol denen küçük kan damarlarının daralması sonucu kanın damar duvarına daha fazla basınç yapmasıyla ortaya çıkmaktadır.
Hipertansiyon için risk faktörleri nelerdir?
Kalıtım (Ailesinde hipertansiyon olan kişiler)
Şişmanlık
Yanlış ve düzensiz beslenme
İlaç kullanımı
Stres
Sigara
Diyabet (Şeker hastalığı)
Alkol
Fiziksel aktivite eksikliği
Gebelik
Menapoz dönemi
Tuz tüketimini yüksek olması
Hipertansiyon hastalığının sağlığımız üzerindeki etkileri nelerdir?
Arteriyoskleroz (Damar sertliği)
Kalp büyümesi ve kalp yetmezliği: Bu daralan damarlardan kanı geçirebilmek için kalp daha fazla çalışır. Sürekli yüksek basınçta kan pompalamak zorunda kalan kalbin; kasları büyür ve kalınlaşır; bir müddet sonra da kalp yetmezliği gelişir.
Kalp krizi
Böbrek hasarı
Felç ve beyin kanaması
Beyin damarlarındaki tıkanıklık ve kanamalar açısından başlıca risk faktörüdür.
Cinsel yetmezlik
Görme bozuklukları
Hipertansiyon hastalığının olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak /azaltmak için 10 ALTIN KURAL:
Şişmanlığın önüne geçilmeli. İdeal kilo korunmalı.
Vücut ağırlığının olması gerekenin üzerine çıkması; kolesterolün ve tansiyonun yükselmesine neden olacağından kalp hastalıkları riskini artıracak ve yaşam kalitesini azaltacaktır. Bu yüzden kişi; olması gereken kiloyu korumalı; fazla kilosu var ise mutlaka bir Doktor ve Diyetisyen gözetiminde kilo vermelidir.
Şuandaki kilonuzun normal değerler arasında olup olmadığını anlamak için BKI’nizi hesaplayarak referans aralıklarla karşılaştırabilirsiniz.
BKİ= Kilo (kg) / Boy2 (m2)
Yukarıdaki formülden çıkan sonucun aşağıdaki aralıklardan hangisine denk geldiğini belirleyin. Bu sonuç size biraz olsun ışık tutacaktır.
Beden Kitle İndeksi
19’dan küçük: Çok zayıf
20-25 arasında : Normal kilolu
25-30 arasında: Hafif şişman
30 ve üzerinde: Şişman (Obez)
40 ve üzerinde: Aşırı Şişman (Morbid obez)
Tuz ve sodyum tüketimi azaltılmalı.
Tuz;güçlü bir damar büzücüdür ve tansiyonu düzenleyen bazı sistemleri etkiler.
Aşırı tuz ve tuzlu besinleri ( konserveler; turşular; hazır besinler; salamura besinler; tuzlu kuruyemişler gibi) tüketmeyin. Ancak potasyum içeren meyve ve sebzelerin yeterli miktarda tüketilmesi yüksek tansiyon problemini azalmaya yardımcı olur.
Hipertansiyonu olan bir bireyin günlük tuz (sodyum) tüketimi ortalama 2;5 g/ gün’ü geçmemelidir. Ancak tansiyon probleminin oluşmasını engellemek için potasyum mineralinin de ortalama 4;5 g/ gün olacak şekilde alınması gerekir.
Sodyum alımını bu düzeylerde tutmak için yemekler tuz konmadan pişirilmeli;ekmeğin de az tuzlu olmasına özen gösterilmelidir.
Maydanoz; nane; kekik; dere otu; limon suyu; soğan gibi tat vericilerin yemekte kullanımı; tuzun eksikliğini giderecektir.
Vitamin ve mineral içeren besinler her gün yeterli miktarlarda alınmalı.
Yeterli vitamin ve mineral tüketimi; yüksek kan basıncı üzerinde olumlu etkilere sahiptir. Meyve ve sebzeyi düzenli olarak tüketen toplumlarda; yüksek tansiyon görülme olasılığı daha azdır.
Gün içerisinde 2 porsiyon sebze ve ortalama 5 porsiyon meyve tüketimi ile kan basıncının düzene girmesi sağlanılabilir.
Her gün yeterli miktarlarda süt; yoğurt ve peynir tüketilmeli.
Süt; yoğurt ve peynirde bulunan kalsiyum(Ca) ve magnezyum(Mg) mineralleri kan basıncının düzenlenmesine yardımcıdır. Bu nedenle süt ve yoğurt grubu besinler 2–3 porsiyon; peynir çeşidi olan besinler günde 60 gram tüketilmelidir. Ancak Kolesterol ve şişmanlık riski açısından baktığımızda; bu besinlerin az yağlı veya yağsız olanları tercih edilmelidir.
Tüketilecek yağın cinsine dikkat edilmeli.
Özellikle hayvansal kökenli doymuş yağlar (tereyağı; sade yağ ;katı margarin ;içyağı gibi) kullanılmamalıdır. Bu besinler; kandaki kolesterol düzeyini ve buna bağlı yüksek tansiyon riskini arttırmaktadır.
Zeytin yağı ve diğer bitkisel sıvı yağlar tercih edilmelidir.
Sigara ve alkol tüketilmemeli.
Sigara ve alkol hücrelere zarar veren maddelerin oluşumunu hızlandırıp kan basıncının artmasına neden olur. Kan basıncı dışında da daha pek çok olumsuz etkisi olan sigara ve alkolün tüketimi mümkün olduğunca azaltılmalı; hatta bırakılmalıdır.
Kahve sınırlı miktarda tüketilmeli.
Kahve; kan basıncında birkaç saat süren 5-20 mmHg lik yükselmelere yol açtığından kısıtlı miktarda alınmalıdır.
Maden suyu tüketimine dikkat edilmeli
Maden suyu; içerdiği mineraller dolayısı ile böbrek ve tansiyon hastaları için zararlı olabileceğinden tüketimine dikkat edilmeli; mümkün olduğunca tüketilmemeye çalışılmalıdır.
Fiziksel aktivite arttırılmalı.
Düzenli yapılan egzersiz ile şişmanlığın önlenmesi ve tansiyon probleminin azalması sağlanacaktır.
Yüksek tansiyonlu kişiye önerilen yüzme; yürüyüş; jogging; bisiklet ve kayak gibi sporlar izotonik tiptedir. izometrik egzersizler (ağırlık kaldırma) önerilmez. Tansiyonu sürekli yüksek olan kişi; önerilen egzersizleri uygularsa; sistolik ve diyastolik kan basıncıyla; kalp atım hızının düştüğünü görecektir.
Stresten uzak durulmalı; sakin olunmalı. Huzurlu ve mutlu bir ortamda yaşamaya gayret edilmeli.
Stres ile hipertansiyon arasındaki yakın ilişki yapılan pek çok bilimsel çalışmada da ortaya konulmuştur.
Besinlerin pek çoğunun içinde bulunan ve tuzun ana maddesi olan sodyum; vücutta sıvı dengesinin sağlanması ve kan basıncının düzenlenmesinde rol oynayan önemli bir mineraldir. Ancak fazla tuz tüketimi büyük risk faktörü oluşturabilmektedir. Bu yüzden tüketilen tuzun miktarı; aynı zamanda cinsi (iyotlu veya iyotsuz oluşu) büyük önem taşır.
SAĞLIKLI TUZ TÜKETİMİ İÇİN BAZI ÖNERİLER:
İyotla zenginleştirilmiş tuzlar tercih edilmelidir (Açıkta satılan tuzlar tercih edilmemelidir). İyot çabuk kayba uğradığından iyotlu tuzlar ışık geçirmeyen kapalı kaplarda (tercihen koyu renkli kaplarda); nemli olmayan ortamda saklanmalıdır.
Satın alınan tuzun etiketi mutlaka okunmalı; güvenilir olmayan; son kullanma tarihi geçmiş; paketi yırtılmış; vb. tuzlar satın alınmamalıdır.
Yemekler tuzsuz şekilde pişirilmeli; ateşten alındıktan sonra tuz eklenmelidir.
Bazı bireyler yemeğe tuz ekleme alışkanlığından kurtulamazlar. Bunun için; yemeklerin daha az tuzla yapılması bir yöntem olarak tavsiye edilebilir.
Sofrada kullanılan tuzluğun deliğinin küçük olması da yardımcı olabilir.
Yemeklerin lezzetini artırmak için tuz yerine maydanoz; kekik; nane; dereotu gibi bitkilerle; baharatlar; limon; sirke; yoğurt kullanılabilir.
Tuzlanarak hazırlanan besinler (turşu; zeytin vb); konserveler; hazır çorbalar; salamuralar; hardal; ketçap; konserveler ve hazır soslar gibi bazı hazır gıdaların tuz içeriği oldukça fazladır. Bu yüzden bu besinlerden olabildiğince uzak durulmalı; bilinçli tüketilmeye çalışılmalıdır.