BİR RESSAMIN DENEYİMLERİNDEN MAGNETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEMESİ
Tıpla; teknolojiyle ilgili yazılar hemen daima tarihçe ve kısa da olsa ayrıntlı teknik bilgi içerir. Pek azında söz konusu hastalıkta kişinin hissettikleri; korkuları ya da beklentileri konu edilir. Oysa amaç “hastalık” değil; “o kişinin” sağlığının sağlanması ve düzeyli bir şekilde yaşamasıdır.
Yaklaşık 20 yıldır; hem dünyada hem de ülkemizde giderek kullanımı yaygınlaşan bir tanı yöntemi olan Magnetik Rezonans Görüntüleme (MRG) sistemini artık duymamış olan pek kalmamış gibidir. Hastalarımızın önemli bir bölümünde muayene sonunda “sizden bir bir film isteyeceğim” dediğimiz anda yüzlerinde “ah işte korktuğum başıma geldi” ifadesi belirmektedir.
Nedir bu korku ifadesinin nedeni? Öncelikle hastalıklarıyla ilgili bir korkuları olduğunu anlıyabiliriz; korku ifadesinin ardında. Birçok kişi; başkalarından; genellikle kötü bir hastalık olduğunda böyle bir inceleme yapılmakta olduğunu duymuştur. Oysa; MRG sadece kanser korkusu olduğunda yapılan bir inceleme değildir. Sayılamıyacak kadar çok durum veya hastalığa MRG ile tanı konulabilir.
Hastalarımıza bu bilgileri verdikten sonra hala yüzlerindeki o korku ifadesinin silinmemesi pek nadir olmayan bir durumdur. İşte bu korku hastalığa ilişkin değil; inceleme yöntemine ilişkin bir korkudur.
Belki siz de gördünüz; MRG makinasının fırın ağzı gibi bir açıklığı bulunmaktadır. Hasta fırın küreği gibi hareketli bir yatağın üzerine uzanmakta ve incelenmesi gereken bölgesi fırının içine gelene kadar içeri doğru sürülmektedir. Bu durumda ne kadar süre kalacağını tam olarak bilmemekte ve bir de üstelik kendisine hareket etmemesi söylenmektedir. Dahası inceleme başladığında oldukça rahatsız edici bir gürültü işitilmektedir. Hastalarımız haklı. Hastalarımıza hertürlü bilgiyi versek de aletin içinde olduğu an farklı bir durum.
William Kentridge Güney Afrika’lı bir ressam ve grafik sanatçısı. Siyah karbon ile yaptığı resimleri hem resim olarak hem de çizgi film gibi video yerleştirimleri olarak tasarlamış. En çok ilgilendiği konuların başında değişik olaylar karşısında insan duyguları geliyor. Bu eserlerinden biri de hastalandığını düşünen bir kişinin hekime gitmesiyle ilgili. Hekim ondan bir MRG testi yaptırmasını istiyor. O da; belki gerçekten kendi deneyimi olan bu durum resimleyerek bize sanatçı yorumuyla sunuyor.
Gelin şimdi onun beyin MRG çekilmesi deneyimini izleyelim. Bakın; önce açıklığı fırın ağzına benzeyen ve kendisini ateşe sürmeye hazır küreği ile MRG makinası (Resim 1). Bu arada aklına dışarıda kendisini bekleyen işleri; sorumlulukları; onu bekliyen dünyası geliyor (Resim 2). Ardından gözünün önüne belki bir belgeselde gördüğü beyin görüntüsü geliyor; tanıdık olan bu görüntü onu rahatlatıyor. Hekimin söylediklerini hatırlıyor; “Değişik katmanlardan görüntü alacağız; herhalde böyle görülüyor olsa gerek beynim ve damarlarım; diye düşünüyor (Resim 3). Ve bu sırada da yaklaşık 45 dakika süren inceleme bitiyor.
Resim 1:
İnceleme için alete girerken
Resim 2: Resim 2. İncelemenin başında aklından geçenler
Resim 3: Resim 3. Beyin damarlarının nasıl görüneceğini zihninde canlandırmaya çalışması
İnsanın beyni sayesinde dünyayı görmesine rağmen kendi beyninin içini görememesi ne kadar garip bir durumsa; beynini hayal etmesi de o kadar ürpertici bir deneyim. Kişilerin kendi filmlerine bakmak istememesi de bu açıdan anlaşılabilir bir durum. Vücut içi; kişinin de olsa kişiye yabancı. Bir yabancının kendisine bile yabancı; ama kendisine ait olan vücudunun içine bakması; buna bakarak yaşantısına tedavileriyle dahil olması; kişinin özelini kaybetmesi demek.
Sanırım işte MRG en çok bunun için hastalarımızda korku yaratıyor.
KAYNAKLAR
1. D: William Kentridge; Phaidon Press; 1999.
2. Sitas A; D; Benezra N; Boris S: William Kentridge. Harry N. Abrams; 2001.
3. Kentridge W: Thinking Aloud. Verlag Der Buchhandlung Walther Konig; 2005.
Prof. Dr. Pınar Aydın
Göz Hastalıkları ve Göz Nörolojisi Uzmanı