Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

İmplant Nedir? Diş İmplantı Nedir? Dental İmplant Nedir? Oral İmplant Nedir? Kemikiçi İmplant Nedir? Endossöz İmplant Nedir? İmplant; Diş İmplantı; Dental İmplant; Oral İmplant; Kemikiçi İmplant; Endossöz İmplant Hakkında Bilmek İstedikleriniz

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:55    Güncellendi: 18.02.2025 21:55
Vücut içersine yerleştirilen ve bir doku veya organın işlevini yerine getiren yapay cisimlere tıpta “implant” adı verilir. Sözcük kökeni olarak “implant”; Latince “implantare”; bitki ekmek fiilinden türemiştir. Ağız içersinde diş kökü işlevini görmek üzere yerleştirilen yapay unsurlara da implant denilmektedir. Ağız içersinde kullanılan yapay köklerin diğer eşanlamlı isimleri diş implantı; dental implant; oral implant; kemikiçi implant ve bu sonuncusunun eşanlamlısı olan endossöz implant sözcükleridir. Diş implantlarının genel tanımını "eksik dişlerin yerine çene kemiklerine uygulanan ve protezlere destek veren unsurlar" olarak özetleyebiliriz.
Tarihçesine bakıldığında; Mısır ve Maya uygarlıklarında bile kaybedilen dişlerin yerine yeşim taşı vs gibi suni maddeler çene kemiğine ekilerek tedavi edilmeye çalışıldığı arkeolojik bulgular ile desteklenmektedir. 1908 yılında ABD de Greenfield ilk diş implantı patentini almıştır. Geçen yüzyılın ortalarına kadar bir çok dişhekimi günümüzde kullanılan implantlara benzer uygulamalar yapmışlardır. Ancak bu yaklaşım ve çabaların hepsi ampirik uygulamalar olarak ve vaka raporlarının ötesine gidememiş çalışmalar olarak kalmışlardır.
Oral implantolojideki bilimsel gelişmelerin başlangıcını Branemark ve ark. ile Schroeder ve ark.’nın saf titanyum implantlar ile yaptıkları temel çalışmalar oluşturur. Branemark 1955 yılında tavşan tibialarında revaskülarizasyonu vital mikroskopi ile inceleyen bir deney sırasında tesadüfen kemik ile titanyum arasındaki sıkı adaptasyonu fark ederek konuyu daha detaylı araştırmıştır. Branemark ve ark.; bu fenomeni "osseointegrasyon" olarak adlandırıp ‘yaşayan kemik dokusu ile titanyum implant arasında; ışık mikroskobu düzeyinde büyütme ile gözlenen direkt temas’ olarak tanımlamışlardır. Aynı araştırıcılar daha sonra bu olguyu ‘canlı kemik dokusu ile yükleme altındaki implant yüzeyi arasında direkt yapısal ve işlevsel bağlantı’ tanımı ile pekiştirmişlerdir.
İsveçli araştırıcılar; 1965 yılından itibaren total dişsizlik vakalarının sabit protezler ile rehabilitasyonu amacıyla uyguladıkları tedavilerin sonuçlarını 1969 ve 1977 yıllarındaki iki yayın ile dişhekimliği literatürüne kazandırarak konunun bilimsel platforma oturmasında öncülük etmişlerdir. Bu tedavi konseptinde alt ve üst çenelerin ön bölgelerine yerleştirilen dört ile altı adet implant üzerine okluzal tutucu vidalar ile sabitlenen protezler yapılmaktadır.
Başlangıçta total dişsizlik vakalarının rehabilitasyonuna yönelik olarak ortaya çıkan osseointegre diş implantları; zaman içersinde saptanan başarılı sonuçların ışığı altında endikasyon alanını genişleterek; tüm diş eksikliği biçimlerinin tedavisini kapsar hale gelmiştir. Günümüzde osseointegre implantların dişhekimliğinde kullanımı oldukça yaygınlaşmıştır. Kemikiçi oral implant uygulamalarının ana hedefi osseointegre implantlar ve bunlardan destek alan implant-üstü protezler ile her türlü dişsizliğin rehabilitasyonudur.
Herhangi bir kemikiçi implantasyon prosedüründe; kemik ile implant arasında osseointegrasyon oluşması ve bunun korunması; canlı kemik dokusunun özelliklerine göre hassas bir cerrahi işlem ve uygun yükleme sağlandığında gerçekleştirilebilir. Yapılan araştırmalar implant kayıplarının büyük oranda operasyonu takip eden ilk yıl içersinde olduğunu göstermektedir. Kayıpların erken dönemde ortaya çıkması; başarısızlığın daha ziyade cerrahi safhada yapılan hatalara veya uygun olmayan protetik koşullara bağlı olabileceğini düşündürmektedir. Ancak kesin olan konu cerrahi uygulama tekniğinin başarı veya başarısızlığı direkt olarak etkilediğidir ki bu da cerrahi safhanın implant uygulamalarındaki önemini ortaya koymaktadır.
İmplantasyondan sonra; konak bölgede istenen kemik cevabı remodelasyondur. Kemik cevabındaki ilk aşama; başlangıçta implantı çevreleyen cansız dokuların telafisidir. Nekrotik implant korteksinin kemik onarımı yeterli sayıda hücrenin varlığı; bu hücrelerin yeterli şekilde beslenmesi ve kemik onarımı için yeterli stimulusun bulunmasına bağlıdır. Cerrahi safada açığa çıkan ısı başarısızlığın ilk sebebidir. Araştırmaların sonucunda; kemik-implant ilşkisinde bir entegrasyon elde edilmek istendiğinde; atravmatik ve kontrollü bir cerrahi metodun takip edilmesi gerektiği ortaya çıkmıştır.
İmplant uygulamalarında monokristal safir; aluminyum oksit; titan-alumiyum-vanadyum alaşımı gibi materyaller yanında en çok kullanılan saf titanyum olmuştur. Yüzey özelliklerine göre ele alındığında cilalı saf titanyum; titanyum plasma spray veya hidroksil apatit kaplı implantlar karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde 500 ün üzerinde implant sistemi mevcut olduğu bildirilmiştir.
Protetik yüklere maruz kalacak olan bir implantta kemik ile temas alanının olabildiğince fazla olması; uzun dönemde başarıyı arttırıcı bir faktördür. Temas alanını arttırmanın yollarından birisi de; anatomik şartlar elverdiği nispette en uzun ve en geniş çaplı implantın seçilmesidir. İmplant uygulamalarının temel şartlarından bir diğeri; kemik içine yerleştirilen implantın her yönden kemik ile çevrelenmesidir. Dolayısı ile çene kemiklerinin anatomik şartlarından olabildiğince yararlanmak; hem primer stabilite açısından; hem de fonksiyon sırasında okluzal kuvvetlere karşı direnci arttırıcı bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

Doç.Dr.Tosun Tosun.