Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Uyku Bozuklukları Epidemiyolojisi

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:55    Güncellendi: 18.02.2025 21:55
Uyku Bozuklukları Epidemiyolojisi


Doç. Dr. Hikmet YILMAZ


Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı


Epilepsi ve Uyku Bozuklukları Birimi


Epidemiyoloji; sağlık olaylarının görülüş sıklığı; dağılımı ve nedenlerini inceleyen bir bilim dalıdır. Epidemiyolojik çalışmalar; sağlık hizmetlerinin planlanmasını ve değerlendirilmesini; hastalık nedenlerinin ortaya çıkartılmasını; hastalıklarla mücahadele yöntemlerinin değerlendirilmesini; hastalığın doğal seyrinin tanımlanmasını ve hastalıkların sınıflandırılmasını sağlamak amacı ile yapılırlar. Uyku ise ömrümüzün üçte birini yaşadığımız gizemleri henüz çözülmemiş bir süreçtir. Bu konuda yapılan epidemiyolojik çalışmalar uyku konusundaki bilgilerimize katkıda bulunmaktadır. Bu çalışmalar cinsiyetin; yaşın; kültürel özelliklerin; mesleklerin; diğer hastalıkların ve bunun gibi yaşamın içinde olan pek çok faktörün uyku yapısına etkilerinin ortaya konmasını sağlarlar. Epidemiyolojik çalışmalar; kronik bir psikiyatrik hastalığı veya medikal hastalığı olanlarda; tıp personeli arasında; şiftli çalışanlar arasında uyku bozuklukları sıklığının daha yüksek olduğunu göstermektedir. ABD’de yapılan bir epidemiyolojik çalışma yedi kişiden birinin kronik bir uyku problemi yaşadığını ortaya koymaktadır. Bir diğer çalışmada Kadınların %4’ünün erkeklerin ise %9’unun bir uyku hastalığından yakındığı bildirilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ekonomik yapının güçlü olmaması uyku probleminin daha sık olarak ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Avrupa’da ise populasyonun yaşlı oluşu uykusuzluk ve OSAS gibi uyku bozukluklarının sık gözlenmesine neden olmaktadır.
Uyku bozukluklarında sınıflandırma çalışmaları; uyku bozukluklarını anlamamızı ve bu konuda ortak bir dil oluşturmamızı sağlarlar. Bu ortak dil bize uyku bozukluklarının tanı kriterlerini; tetkik ve tedavi algoritmalarını geliştirme ve standardize etme olanağı sağlar. Uyku bozuklukları; dissomniler ve parasomniler şeklinde iki temel ve büyük kategoride ele alınabilir. Dissomniler uykunun kalitesini; kantitesini ve süresini etkileyen anormalliklerle giden klinik tablolardır (uykuya dalma güçlüğü; uykuyu sürdürme güçlüğü yada gündüz uyuma isteği gibi). Parasomniler ise uykuya eşlik eden anormal hareket veya davranışların olduğu klinik tablolardır.
Epidemiyolojik çalışmaların bir çoğunda uykusuzluk prevalansı %30 olarak bildirilmektedir. Bixler ve ark.’larının Los Angeles’ta 18 yaş üzeri 1006 olguluk çalışmalarında uykusuzluk semptomlarının prevalansı %32.2 olarak bildirilmektedir (uykuya başlama güçlüğü %14.4; uykuyu sürdürme güçlüğü %22.9; erken uyanma yada dinlendirici olmayan uyku %13.8). Bu konuda benzer protokollü pek çok çalışmada da benzer sonuçlar bildirilmektedir.
Cinsiyet; yaş; gelir düzeyi ve eğitim düzeylerinin de uykusuzluk prevalansı üzerine etkileri vardır. Kadınlar erkeklerden daha sık olarak uykusuzluktan yakınmaktadırlar. Uykusuzluk yakınması açısından orta yaş döneminde 1.4 olan kadın/erkek oranı yaş ile artış göstermekte ve 45 yaşından sonra 1.7’ye çıkmaktadır. Kadınlar nerdeyse erkeklerin 2 katı sıklığında uykusuzluk tanısı almaktadırlar. Kadınlar arasında yapılan bir başka çalışmada menopoz ile birlikte doğurganlık çağına göre uykusuzluk yakınmasında belirgin artış gözlendiği bildirilmektedir. Epidemiyolojik çalışmalar uykusuzluk prevalansının yaş ile arttığını; 65 yaş üzeri populasyonda uykusuzluk yakınması prevalansının %50’lere ulaştığını göstermektedir. Uykusuzluk prevalansı gelir düzeyi ve eğitim düzeyi düşük populasyonlarda daha yüksek olarak gözlenmektedir.
Uykusuzluktan yakınan populasyonda sağlık problemleri genel populasyona göre daha yüksek bulunmuştur. Uykusuzluk yakınması olan bireylerin yarısından fazlasında kalıcı veya ısrar eden uzun süredir var olan bir veya birkaç başka hastalığın birlikte olduğu gözlenmektedir. Bu çalışmalarda uykusuzluk yakınmasına sıklıkla üst solunum yolu hastalıklarının; romatizmal hastalıkların; kronik ağrı tablolarının ve kardiyovasküler hastalıkların eşlik ettikleri gözlenmektedir. Mental bozukluklarla giden hastalıklarda %30-40 sıklığında uykusuzluğun klinik tabloya eklendiğini göstermektedir. Major depressif duygudurum yaşayan olgularda uykusuzluk semptomlarının %80 civarında bildirilmektedir. Koinsidens çalışması yapan Ford ve kamerow uykusuzluk yakınması ile mental bozuklukların %40 oranlarında birlikte bulunduklarını bildirmişlerdir.
Uykusuzluk yakınması stresli kişilik yapısı olanlarda; işiz olanlarda; şiftli çalışanlarda yada oda ısılarının uygunsuz olduğu yatak odalarında yatanlarda daha sık olarak gözlenmektedir.
Epidemiyolojik çalışmalar tütün kullanma alışkanlığı olanlarda; tansiyon ilacı kullananlarda; düzenli ve devamlı alkol kullananlarda uykusuzluk riskinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bazı çalışmalar uykusuzluk yakınması olan 10 olgudan 4’ünün alkol alışkanlığı olduğunu ileri sürmektedir.
Epidemiyolojik çalışmalar ABD’de hipersomni sıklığınının %0.3-16.3 arasında değiştiğini göstermektedir. Avrupada yapılan değişik bir çok çalışmada ise hipersomni sıklığının %5-16 arasında değiştiği gözlenmektedir. Gündüz aşırı uyuma isteğinin; uyku hijeninin bozuk olması; çalışma koşulları ve psikotrop ilaç kullanımı gibi pek çok nedeni olabilir. Uykuda solunum bozukluğu olanlarda; depresyon başta olmak üzere psikiyatrik hastalığı olanlarda ve fiziksel bir rahatsızlığı olanlarda gündüz aşırı uyuma isteği olabilir.
Amerika ve Avrupa’da toplumu temsil eden örneklem gruplarında yapılan çalışmalarda Narkolepsi prevalansı 20-67/100.000 olarak bildirilmektedir. Narkolepsi için dünyanın değişik coğrafyalarında farklı prevalans değerleri bildirilmektedir. Örneğin Hong Kong’ta 1-40/100.000; Suudi Arabistan’da 40/100.000 olarak bildirilen narkolepsi prevalansı Japonya’da ise 160-590/100.000 olarak bildirilmektedir.
Çeşitli ülkelerde yapılmış olan prevalans çalışmalarında OSAS sıklığı %5 olarak bildirilmektedir. Cinsiyet; yaş; kilo; eşlik eden hastalık olması ve alkol-tütn alışkanlıkları gibi pek çok faktörün dışında AHİ’nin şiddeti de OSAS prevalansını etkilemektedir. Erkek cinsiyette; ileri yaşta; obesite durumlarında ve AHİ’nin düşük eşik alındığı çalışmalarda OSAS prevalansı daha yüksek olarak bulunmaktadır.
Avrupa’da yapılan epidemiyolojik çalışmalarda genel populasyonda huzursuz bacak sendromu (HBS) prevalansı %5.8-9.8 arasında bildirilmektedir. Dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan çalışmalarda HBS prevalansı %3-24 arasında bildirilmektedir. İleri yaş ve kadın populasyonda HBS sıklığı artmakta ve erişkin populasyonda ortalama %10 sıklığında gözlenmektedir.
Parasomniler uykunun değişik evreleri veya uyku-uyanıklık geçiş dönemlerinde anormal davranışlar yada fizyolojik olaylar ile karakterize uyku bozukluklarıdır. Bu bozuklukların erişkin populasyondaki sıklığı ile ilgili çalışmaların azlığı dikkat çekmektedir. Yetişkin populasyonunda uykuda yürüme prevalansı %1.9-3.2 arasında bildirilmektedir. Gece terörü prevalansı %2.2; konfüzyonel uyanma prevalansı ise %2.9 olarak bildirilmektedir. Erişkin populasyonda yapılmış bir epidemiyolojik çalışmada haftada en az bir gece kabus görme prevalansı %5 olarak bildirilmektedir. Uyku paralizisi sıklığını araştıran çalışmalarda; yaşamı boyunca en az bir defa uyku paralizisi yaşamış olma %6.2; haftada en az bir defa uyku paralizisi yaşamış olma sıklığı %0.8; ayda bir defa uyku paralizisi yaşamış olma sıklığı ise %1.4 olarak bildirilmektedir. Genel populasyonda REM uykusu davranış bozukluğu sıklığı ise %0.5 olarak bildirilmektedir.
Tanı kriterlerinin dikkate alındığı; toplumu temsil eden yeterli örneklem gruplarında yapılacak epidemiyolojik çalışmalar; uyku bozukluklarının sağaltım planlamasına ve uyku yakınması olan bireylerin yaşam kalitelerinin gelişmesine katkıda bulunacaktır.