Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Ah Çikolata

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:55    Güncellendi: 18.02.2025 21:55
AH ÇİKOLATA…


Herkes çikolata yemekten hoşlanır; ancak obezitenin günden güne artan oranına şahit oldukça yenilmesi sakıncalı besinler arasında olduğuna duyulan inanç artıyor. Yapılan bazı araştırmalarsa bu kanıyı yalanlar durumda. Besin öğeleri açısından bakıldığında çikolata sağlık için gerekli birçok mineral; kalsiyum; fosfor; magnezyum; demir; çinko ve bakır içeriyor. Çikolatanın kanseri önlemede; kalp hastalıklarını engellemede; bağışıklık sistemini kuvvetlendirmede ve sadece kokusuyla bile ruh halini olumlu etkilemede rol oynadığı belirtiliyor. Tüm bu olumlu etkilerin ana kaynağı çikolatanın içerdiği polifenol ve içeriğindeki prosiyanidin; epikateşin; kateşin gibi antioksidan bileşimlerdir. Meyve; sebze; şarap ve yeşil çaya kıyasla; çikolata ve kakaonun çok daha fazla polifenol içerdiği saptanmıştır. Polifenoller antioksidan özelliğe sahiptirler; çevre kirliliği; sağlıksız beslenme; alkol; uyuşturucu ve sigara gibi vücuda zarar veren etkenlere karşı hücre direncini arttırırlar. Aksi taktirde bu gibi etkenler hücrelere zarar verip; kansere sebep olabilir. Son çalışmalar çikolatanın sağlığı koruyan ‘flavonoid’leri de bol miktarda içerdiğini gösteriyor. Çikolatada bulunan flavonoidler (flavanoller ve prosiyanidinler) yeşil çay ve üzüm flavonoidleri gibi antioksidan savunma gücüne büyük katkı sağlar. Antioksidan kapasitesinin artmasıyla kalp ve damar hasarlarından korunmak kolaylaşır. Genler üzerinde oluşabilecek muhtemel hasar önlenir. Buenos Aires Üniversitesi nde yapılan bir araştırmada çikolatada bulunan flavonoidin özellikleri incelenmiştir; bunun için gönüllülere 80 gram siyah çikolata verilmiş ve 2 ve 6 saat sonra alınan kan örneklerinde anti-oksidan sayısının arttığı gözlenmiştir.

Polifenol; kardiyovasküler hastalıkların önlenmesinde de yardımcıdır. Kakao polifenolü; kanın incelmesine yardımcı olup; pıhtılaşmayı engellediği için kalp krizi ve felç riskini azaltır. Ayrıca yapılan çalışmalar; kakao polifenolünün aynı zamanda bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesinde de etkin rol oynadığını ortaya koymuştur. California Üniversitesi tarafından düzenlenen bir araştırmada; gönüllü deneklerden ilk aşamada aç karnına; ikinci aşamada kakao içtikten sonra kan örnekleri alınmıştır. Kakao içtikten sonra alınan kan örneklerinde; kanın pıhtılaşmasında ve kalp hastalıklarının oluşumunda önemli rol oynayan trombositlerin etkinliğinin azaldığı görülmüştür. Yapılan bir diğer araştırmaya göre 50 gramlık bir çikolata bir kadeh kırmızı şarap içinde bulunan antioksidanlara eşdeğerde kimyasal madde içerdiği belirtilmiştir. Bir başka deyişle çikolatanın kalp krizi ya da beyin kanamasını önlemesi olasıdır.

Yapılan bir başka araştırma; çikolata yiyen kişilerin kanlarında serum leukotriene maddesinde ciddi bir azalma olduğunu da göstermiştir. Böylece kanda bulunan plaketler yapışarak kan pıhtılaşmasını da önlemektedir. Hayvanlar üzerinde yürütülen bir çalışma da; çikolatanın içinde bulunan flavonoid bileşiminin; damar kaslarını rahatlattığını ortaya koymuş; dolayısıyla damarların daha fazla açıldığını tespit etmiştir. Bu sonuç damar sertliği denilen ve kalp hastalıklarına yol açan rahatsızlığın; çikolata ile azalabileceğini göstermektedir. Çikolatadan başka; meyve ve sebzelerde de bulunan procyanidin maddesinin koroner kalp rahatsızlıklarına karşı koruyucu bir görevi olduğu; ayrıca tansiyonu düşürebildiği ve kan dolaşımına farklı faydaları olduğu da bilinmektedir.

Çikolata phenethylamine (PEA) içerir. Phenethylamine ise sinir sistemini uyarır; bazı salgıların salınmasını tetikler; ağrıları dindirir ve insanın kendini iyi hissetmesini sağlar. Çikolata aynı zamanda cinsel uyarıcı ve keyif vericidir. Çikolata beyindeki serotonin seviyesini arttırır ve mutluluk hissi verir. Kadınlar erkeklere nispeten çikolatanın bu özelliklerine karşı daha duyarlıdır. Çikolata; beyni rahatlatıp gevşetiyor; mutluluk veriyor; beynin endorfin salgılamasına neden oluyor. Bu salgı; mutluluk duygusu duymamızı sağlıyor.

Ancak unutulmamalıdır ki çikolata sayılan tüm bu avantajların yanında; yüksek şeker ve yağ içeriğiyle şişmanlığa ve bir çok hastalığa davetiye çıkarmaktadır. Çikolata; özellikle kan şekerimiz düştüğünde; yani acıktığımızda; hızla kana karışır ve emilir. Ancak hemen ardından negatif feed-back etki ile ilkinden daha fazla acıktığımızı hissederiz. Özellikle kilo muhafaza problemi olanlarda tercih edilmemelidir. Bunun yerine kana daha yavaş karışan meyveler tercih edilmelidir.Ayrıca olumlu etkilerin yalnızca siyah (sütsüz/bitter) çikolatadan alınacağı ve yağ içeriğinin çoğu doymuş yağlardan gelen sütlü/beyaz çikolatalardan aynı sonuçların beklenmemesi gerektiği bilinmelidir. Bunun yanında; migren hastalarına çikolatanın yarardan çok zarar getireceği; çünkü migren hastalarının phenolsuphotransferase adlı bir enzim yetersizliği çektiği ve çikolatanın damarları açarak bu enzimin daha çok tüketilmesine yol açtığı bulunmuştur. Sonuç olarak; çikolatanın olumlu yanlarını akılda bulundurmak; ancak yapılan sevindirici araştırmaların belirli bir firma sponsorluğu ile yapılıyor olması ihtimalini de daima göz önünde bulundurulmak ve çikolata konusunda aşırıya kaçmamak gereklidir.