Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Akdeniz Diyeti ve Yeni Bir Akım Gı Diyeti

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:55    Güncellendi: 18.02.2025 21:55
YENİ BİR AKIM GI DİYETİ

Glisemik indeks ilk olarak 1981 yılında ortaya atılmasına karşın günümüzde her geçen gün biraz daha fazla ilgi konusu olmaya başladı insanlar için. İlk olarak şeker hastaları için en iyi yiyeceği bulmak için yapılan araştırmalar sonucunda; yiyeceklerin glisemik indeks sınıflandırılmasından herkesin yararlanabileceği anlaşıldı.

Glisemik indeks üzerine yapılan araştırmalarda; iştahın kontrolünün kolaylaştığı; kalp-damar hastalıklarına iyi geldiği ve şeker hastalıklarında da olumlu sonuçlar verdiği anlaşıldı.

Glisemik indeks; yiyeceklerin kan şekeri düzeylerine ani etkilerine göre sınıflandırılması anlamına gelmektedir. Kısacası yemek yendikten ortalama 3 saat sonra kan şekerini ne derece yükselttiğidir.

Peki; bu glisemik indeksin yüksek olması veya düşük olması ne anlama gelmektedir. Bir yiyeceğin glisemik indeksinin yüksek olması; kan şekerinizi o derece arttırması anlamına gelmektedir. Düşük olması ise kan şekerinizi yavaş bir şekilde arttırması anlamına gelmektedir.

Bir yiyeceğin glisemik indeksini etkileyen çeşitli faktörler vardır.
  • -Yiyeceğin içeriği şeker türü ve miktarı
  • -Besinin içerdiği lif miktarı
  • -Yiyeceğin içerdiği nişasta çeşidi
  • -Pişirme yöntemi
  • -Yiyeceğin fiziksel şekli
Glisemik indeks değerleri; yüksek; orta ve düşük diye ayrılmaktadır. Düşük glisemik indeksli besinleri tercih etmelisiniz. Bunlar kan şekeri düzeyinizin yavaş yükselmesini sağlayarak tokluk duygusunun daha uzun süre olmasını sağlar.

Peki; nelerdir bu glisemik indeksi düşük besinler;

-İşte bu noktada söylenecek belli bir besin söz konusu değildir. Bu diyetin diğer diyetlerden farkı budur. Örnek verecek olursak patates yemeğinin glisemik indeksi; patates haşlamasına göre yüksektir; çünkü patates yemeği sıcak olması nedeni ile daha çabuk kana karışıp kan şekerini yükseltir. İşte bahsettiğim fark burada; aynı besin ama farklı glisemik içeriğine sahipler.

-Genel olarak kurubaklagil ve tahılların glisemik indeksleri düşüktür.

-Biraz öncede bahsettiğimiz gibi; nişasta içeriği yüksek olan besinlerin glisemik indeksi düşüktür.

-Posa içeriği yüksek olan besinlerin glisemik indeks içeriği düşüktür. Yani portakal ın glisemik indeksi; portakal suyununkinden daha düşüktür ve tokluk hissinin daha uzun sürmesini sağlar.

-Besinlerin içerisindeki şeker miktarı ve şekerin özelliği glisemik indeksi etkiler. Yapay şekerle hazırlanmış besinlerin glisemik indeksi; içerisinde doğal şekeri bulunan besinlerden daha yüksektir.

AKDENİZ DİYETİ

Akdeniz diyeti Türkiye başta olmak üzere; Yunanistan; Fransa; İtalya gibi bazı ülkelerin geleneksel beslenme şeklini temsil etmektedir. Aslında bu ülkelerin bazı bölgelerinde bu beslenme şekli daha çok uygulanmaktadır. Örneğin Adana yı düşündüğümüzde sadece Akdeniz diyeti değil; buna ek olarak doğu kültüründen de alınan yemekler ile bir zenginlik söz konusu olmuştur. Ayrıca kültürel alışveriş nedeni ile de mutfağımıza birçok yeni besin girmektedir ve klasik olan Akdeniz diyeti bozulma noktasına gelmiştir. Peki; nedir bu diyet; gerçekten sağlıklı mı yoksa aksine sağlığımız için tehlike arz eden bazı noktaları var mı?

Akdeniz diyeti bugün dünyada bilinen ve insanların uygulamak için çaba gösterdiği bir diyettir; çünkü içeriğinde taze doğal besinleri içermektedir. Özellikle meyve; sebze ile birlikte zeytin yağ; fındık; fıstık; ceviz ve şarabı içermektedir. Ayrıca birçok insanın damak zevkine aynı anda hitap eden ender diyetlerden biridir.

Akdeniz diyeti özellikle kalp-damar hastalıkları için önerilen bir diyettir. Ayrıca sevilen; uyum sağlanması kolay ve hoşa giden bir diyet olması nedeni ile de binlerce yıl varlığını devam ettirmiştir.

İnsan sağlığı içinde birçok önemi vardır; çünkü işlenmiş besinlerden çok doğal besinlerin tüketilmesi daha yaygındır.

Akdeniz diyetinde tüketimi önerilen ve önerilmeyen bazı besinler vardır. Dilerseniz kısaca onlardan bahsedelim.

-Günde en az 5-6 porsiyon taze olmak koşulu ile sebze ve meyve önerilmektedir.

-Kepekli ürünlerin tüketilmesi daha çok istenmektedir. Beyaz ekmek olarak adlandırdığımız normal ekmek ise daha sınırlı tüketilmesi önerilmektedir. Ayrıca şekerleme ve bisküvilerde sınırlandırılmıştır.

-Etlerin genelde yağsız olması tercih edilmektedir. Beyaz et; düşük yağlı süt; yoğurt ve peynir önerilirken. Sosis; salam; sucuk; yağlı et; süt; yoğurt ve peynirlerin daha sınırlı tüketilmesi önerilmiştir.

-Özellikle balık tüketimi Akdeniz diyetinde ön plandan tutulmaktadır. Somon; uskumru; alabalık v.b. balıkların haftada en az 2-3 kez tüketilmesi önerilmektedir. İşlenmiş balıklar ve kızartılmış ürünler sınırlandırılmıştır.

-Yağ olarak tüketilmesi gereken ise kesinlikle zeytinyağıdır. Ayçiçek yağı; soya ve fıstık yağının ise tüketimi daha sınırlı olmalıdır.

-Özellikle yağlı tohumlar olarak bahsettiğimiz kuru yemişler ile mercimek; nohut tüketimi arttırılmalıdır. Aksine tuzlu ve balla kızartılmış bayat kabuklu yemişlerin tüketilmesi sınırlandırılmıştır.

-İçki olarak ise şarap; bira ve rakı daha ön plandadır. 1 kadeh şarap (150cc); 1 kutu bira (330cc); 1 duble rakı (45cc) dan herhangi biri seçilmelidir ve kesinlikle bu ölçüler geçilmemelidir.

-Akdeniz diyetinde cips; kraker; margarin; tatlı çörek; hamburger gibi besinlere yer yoktur. Bu besinlerin tüketilmemesi önerilmektedir.

Bu yazdıklarım benim kendi doğrularım değil Akdeniz diyetinin özellikleri. Özellikle zeytinyağı ilk tercih olmalı ama zeytinyağını ayçiçeği yağı ile karıştırarak kullanmak vücut için elzem olan yağ asitlerini sağlama açısından daha yararlı olacağını düşünüyorum. Ayrıca içkilerin tüketiminin her gün değil sadece özel günlerde olması belirtilmelidir. Bunun dışında Akdeniz diyeti gerçekten insan sağlığının korunması açısından çok önemli bir diyettir ve bizim damak tadımıza tamamı ile uygundur. Sağlıklı günler sizlerle olsun…

www.gazeteadana.com ve Son Nokta gazetesinde yayınlanmıştır.