Şişmanlık beraberinde şeker hastalığı; kalp damar hastalıkları; yüksek tansiyon gibi hastalıkları getiren dünyada olduğu gibi ülkemizde de çağımızın en önemli sağlık sorunlarından. Şişmanlığın temelinde; genetik yatkınlık ve yanlış beslenme alışkanlıkları; hareketsizlik ilk sırayı almaktadır. Çocukluk yaşlarda edinilen yanlış beslenme alışkanlıkları; bu çağlardan gelen bir yatkınlık kazandırıyor bizlere. Tabi ki değişen yaşam şeklimiz : hareketsizliği beraberinde getiren teknolojik gelişmeler; günlük hayatımızın şehir yaşamına adapte olması; yemek yeme düzenlerinin bozulması ve besin seçimi yaparken ilk başta çabukluk aranması; bizi daha hareketsiz; daha yanlış beslenen bireyler olmaya itiyor: kilo alıyoruz... Hızla kilo verebilmek için yöntemler aramaya başlıyoruz: çok düşük kalorili diyetler; zayıflama ilaçları... Tek amacımız kilo verebilmek mi yoksa sağlıklı bir vücuda ve vücut ağırlığına sahip olmak mı?

İlk başta şu soruyu soralım kendimize ; sağlığımız ne zaman aklımıza geliyor? Her durum için geçerliliğini kaybetmeyen bir cevap aslında: kaybettiğimizde... Dişlerimiz ya da vücudumuz ağrı sinyalleri vermeye başladığında gideriz doktorlara. Aynı bu şekilde diyetimiz de kilo aldığımızda aklımıza geliyor. Diyet kelimesinin anlamı beslenmedir aslında. Günlük besin seçimlerimiz diyetimizi oluşturur. Son anda aklımıza geldiğinden olacak diyet kelimesine zayıflama diyeti anlamını yükledik. Günlük hayatımızda zaman kavramı olarak o kadar hızlı yaşamaya alıştık ki kilolarımızdan şikayetçi olduğumuzda uyguladığımız zayıflama diyetlerinden de hızlı bir çözüm bekliyoruz; bir anda zayıflamak; istediğimiz kiloya kavuşmak istiyoruz. Peki kilo vermek nasıl gerçekleşir bunu hiç düşündünüz mü? Baskülde gördüğümüz fark mıdır kilo vermek?

Yetişkinlik dönemlerinde alınan kilolar vücutta yağ şeklinde depolanır ve yağ yakımı zor bir süreçtir. Hızla verilen kilolar ne yazık ki yağ şeklinde kaybedilmez; büyük oranda vücut dokusu ve su olarak kaybedilir. Azalan vücut ağırlığı bizi kısa dönemde memnun eder; haftada 4 kilo vermek başarı olarak görülür. Fakat diyet yaparken kilo kaybının büyük oranda yağlardan sağlanması ilk hedeftir; aksi taktirde kilo verme süreci bitip eski beslenme alışkanlıklarına dönüldüğünde vücut su ve doku kaybının yerine yağ olarak gelecek aynı hatta daha fazla kilolar bizi; diyet - kilo verme- kilo alma-diyet- kilo verememe- ilaçlara başvurma döngüsüne iter. Her kilo verme -kilo alma süreci vücut yağ oranımızda artışa ve bazal metabolizmamızda ( vücudun hareketsizken harcadığı enerji) düşüşe yol açar; daha kolay kilo alır; daha zor kilo verir hale geliriz.

Uzun süredir bilinçsizce kullanılan zayıflama ilaçları ve lida vb. zayıflama ürünlerinin etkileri son zamanlarda medyada sıkça yer almakta. Belirli hastalıkların tedavisinde; doktor gözetiminde kullanılan ilaçların herhangi bir sağlık sorunu olmadan bilinçsizce kullanımı; karaciğer; böbrek; sinir sistemi ve sindirim sistemine olan etkileriyle sağlığımıza zarar vermekte; hatta ölümle sonuçlanabilmektedir. Zayıflama ilaçlarına benzer şekilde kullanılan zayıflama ürünleri de sağlığı tehdit eden ürünlerdir. Tamamen bitkisel olduğu tanıtımıyla satılan bu ürünler; sağlık üzerinde ciddi tehlikeler oluşturacak boyuttadır. Bitkisel demek zararsız demek değildir ilk önce bunun bilincinde olmamız gerekir aslında. bitkinin cinsi ve kullanımındaki maksimum zararsız dozu bilinmelidir. Zayıflama üzerindeki etkileriyle değerlendirildiklerinde ise kişilere sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmadığından kilo verme süreci sona erdiğinde yapılacak şey eski alışkanlıklara dönmek olacaktır. Düşen metabolizma hızı nedeniyle kaybedilen kilolar alınacak ve bu kilolar yağ şeklinde vücutta depolanacaktır. Sonuç olarak kalp damar hastalıkları; diyabet gibi hastalıkların oluşma riski artarken; kilo alıp verme döngüsü başlayacaktır.

Kilolarımızdan kurtulmanın en sağlıklı yöntemi sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmaktır. Doğru beslenme bizi hayat boyu diyet yapma stresinden kurtaracaktır. Dönemsel yapılan ve bozulan diyet döngüsü yemek yerken suçluluk duyan; diyet yaparken sıkıntı duyan bireylere dönüştürüyor kişileri.

Dahiliye uzmanı tarafından sağlık muayenesi sonrasında; diyetisyen tarafından sizin fiziksel ve biyokimyasal özelliklerinizle; yaşam şeklinize uygun olarak planlanacak diyet; vücudun ihtiyacı olan besin ögelerini karşılayabilecek; yavaş kilo kaybıyla yağ oranımızı düşürebileceğimiz; sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandıracak şekilde olmalıdır. Diyeti bırakma gibi bir hedefle değil beslenme şeklimizi değiştirmek amacıyla zayıflama sürecine girmeliyiz.

Sağlık; hepimiz için yaşamın en önemli parçasıdır ve her durumda ilk planda düşünülmesi gerekir. Zayıflamak estetik kaygılarla öncelikli amaç haline geldiğinde sağlığımızın tehlikeye gireceğini unutmamalıyız. Doktor tarafından uygun görülmeyen hiçbir ilaç kullanmamalı buna benzer şekilde; genel yaşantımızda uygulayamayacağımız; dönemsel; bilimsellikten uzak; kaynağı bilinmeyen diyetler uygulamamalıyız. Beslenme hayatımızın olmazsa olmazı; bu bilinçle nasıl doğru beslenilir bunu öğrenmeliyiz.