Halk arasında “Şeker Hastalığı” olarak bilinen Diabetes Mellitus; bulaşıcı olmayan hastalıkların salgını olarak görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 2.5 milyon; dünyada 150 milyon diyabetli nüfus bulunduğu; böyle giderse 2025 yılında bu rakamların 2’ye katlayacağı tahmin edilmektedir.
Diyabet; pankreastan salınan insülin hormonunun mutlak ya da göreli yetersizliği sonucu gelişen rahatsızlıklar dizisidir. Avrupa’da körlük nedenleri arasında 1. sırada yer almaktadır. Koroner kalp hastalığından ölümlerin %75’inin; bacak amputasyonlarının %50’sinin nedeni; böbrek hastalığının en önemli sebebi yine şeker hastalığıdır. Ancak şu gerçeği göz ardı etmemek gerekmektedir. Kontrol altında tutulan diyabet; ortalama yaşam süresini uzatmakta ve yaşam kalitesini arttırmaktadır. Çünkü diyabetlilerin dikkat edeceği 4 temel konu vardır: Eğitim; diyet tedavisi; egzersiz ve ilaç tedavisi. Yurt dışında yayınlanan bir deklarasyonda; “diyabette ihmalin bedeli; eğitimin maliyetinden ağırdır” şeklinde bir yorum yapılmıştır. Peki beslenme konusunda hangi ilkelere dikkat etmek gerekmektedir:
• İdeal vücut ağırlığına ulaşılmalı ve o kiloda kalınmalıdır.
• Sık sık; azar azar (3 ana; 3 ara öğün şeklinde) beslenilmeli ve öğün atlanmamalıdır.
• Öğün araları 2.5 - 3 saat kadar olmalıdır.
• Şeker ve şeker içeren (reçel; çikolata; pasta; meşrubat; tatlı gibi) tüm besinlerden kaçınılmalıdır.
• Kompleks karbonhidratlara öncelik verilmelidir (örnek: Kurubaklagiller; tam tahıllar).
• Tek başına meyve veya taze sıkılmış meyve suyu tüketilmemeli; yanında mutlaka protein içeren bir besin bulunmalıdır.
• Süt; yoğurt ve peynirin yarım yağlı; hatta yağsız (light) olanları tercih edilmelidir.
• Kırmızı et yerine; beyaz ete (balık; hindi; tavuk) öncelik verilmelidir. Ancak beyaz et de olsa aşırıya kaçılmamalıdır.
• Etlerin görünen yağları; tavuk ve hindinin derisi ayrılmalıdır.
• Et içeren yemeklere ilave olarak yağ eklenmemelidir.
• Sebze yemekleri az su ile pişirilmeli; yemeklerin yağlı suları tüketilmemelidir.
• Kızartma; kavurma işlemleri yerine; haşlama; ızgara; buğulama ve fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir.
• Yumurta farklı günlerde olmak koşulu ile haftada en çok 2 adet tüketilebilir. Kıymalı; pastırmalı; sucuklu veya tereyağlı olarak pişirmek yerine; haşlama; menemen veya çılbır şeklinde hazırlamak çok daha sağlıklı olacaktır.
• Doymuş (yani kötü) yağ içeren margarin ve tereyağından uzak durulmalı; doymamış yağ içeren bitkisel sıvıyağlar tercih edilmelidir.
• Zeytinyağı ve diğer bitkisel sıvı yağlar kombine bir şekilde kullanılmalıdır. Ancak unutulmamalıdır ki; katı da olsa sıvı da olsa 1 gram yağ 9 kkal enerji içermektedir.
• Sofraya tuzluk getirilmemeli; yemeklerin tadına bakmadan tuz eklenmemelidir.
• Alkol alınmamalı; gerekirse sosyal bir şekilde - yemekle birlikte - tüketilmelidir.
• Lifli (posalı) besinler; midenin boşalma hızını ve ince bağırsaklardan glikoz emilimini yavaşlatarak kan şekerini dengelemektedir. Aynı zamanda kan kolesterolü ve kan basıncını da arzu edilen seviyelerde tutmaya yardımcı olmaktadır. Midede; su ile birlikte şişerek tokluk hissi vermektedir. Bu nedenle lifli besinlerin tüketimi arttırılmalıdır. Lifli besinler:
o Kurubaklagiller (kuru fasulye; nohut; mercimek; soya fasulyesi; kuru barbunya)
o Kepekli tahıllar (esmer ekmek; bulgur; kepekli pirinç / makarna / erişte / un)
o Sebze ve meyveler (kabukları ile yenilebilenler mümkünse soyulmadan)
Beslenme alışkanlıkları kalp - damar hastalıkları; hipertansiyon; diyabet; kanser gibi pek çok hastalıkta önemli rol oynamaktadır. Yüksek oranda sebze ve meyve tüketimi birçok kronik hastalıktan korunmada etkili olmaktadır. Sebze ve meyve tüketimi ile kalp - damar hastalıkları; bazı kanser türleri; inme; diyabet; Alzheimer hastalığı; katarakt ve yaşla ilintili fonksiyonel kayıp riskinin azalması arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Bu etkilerin sebze ve meyvelerin içerdiği diyet posası; folat; potasyum ve Beta - karoten; C vitamini; E vitamini gibi antioksidan etkinlik gösteren biyoaktif fitokimyasal bileşenlerden kaynaklandığı vurgulanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü günde 5 - 9 porsiyon sebze ve meyve tüketimini önermektedir. Bu nedenle her ana öğünde sebze veya meyve yenilmesine önem verilmelidir.