Kalp sağlığını tanımlamak için öncelikle kalp hastalıklarının ne anlama geldiğine ve kapsamına değinmek faydalı olacaktır.
Kalp hastalıkları genel olarak; kalp ve kan damarlarına bağlı olarak meydana gelen hastalıklardır. Bu tanımı daha lokal olarak ele alırsak kalp ve damar hastalıklarını; koroner kalp hastalıkları; kalp yetmezliği; serebrovasküler hastalıklar; hipertansiyon; periferik arter hastalığı; romatizmal kalp hastalıkları; konjenital kalp hastalıkları ve kardiyomiyopatileri kapsayan durumlar olarak tanımlayabilmekteyiz. Tıbbi isimleri yabancı görünse de; sıklıkla karşımıza çıkan ve aslında bir şekilde günlük hayatta aşina olduğumuz bu hastalıklar; bize sağlıklı bir kalp yapısının nasıl olması gerektiği hakkında yol gösterici olacaktır. Örneğin koroner kalp hastalıkları; kalbin etrafını çevreleyerek beslenmesini sağlayan atardamarlara verilen isimdir ve bu kalp rahatsızlıkları; beslenme bozuklukları; aşırı yağlı beslenme; hareketsiz bir yaşam sürme gibi nedenlerle ortaya çıkmaktadır. Periferik arter hastalıkları ise; kalp dışındaki diğer tüm doku ve organlara giden atar damarlarda meydana gelen rahatsızlıklardır. Bu hastalıkların temelinde de; beslenmeye bağlı olarak meydana gelen (örneğin kolesterol kaynaklı) daralmalar ve damarın beslediği bölgeye yeterince kan gidememesi durumları bulunmaktadır.
Kalp sağlığı; kalp ve kan damarlarının fonksiyonlarını sorunsuz ve sistemli bir şekilde yerine getirebilmesi olarak tanımlanabilir. Bu sebeple; beslenme ve kalp sağlığı bir bütün olarak ele alınmalı; kalp ve kan damarlarında fonksiyon bozukluklarına yol açacak yaşam standartları bilinerek hareket edilmelidir.
Kalp Sağlığını Tehdit Eden Risk Faktörleri Nelerdir?
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) sunmuş olduğu ölüm verilerine göre; toplam ölümlerin içinde kalp hastalıklarının payının gittikçe artmakta olduğu gözlemlenmektedir. Tüm ölüm nedenleri içinde ilk sıralarda kalp hastalıklarına bağlı ölümler bulunmaktadır. Bu istatistik verileri de dikkate alarak; kalp sağlığını tehdit eden risk faktörlerini maddeler halinde şu şekilde sıralayabilmekteyiz:
1)Yaş Faktörü
İstatistikler doğrultusunda değerlendirirsek; kalp hastalıkları için risk oluşturan yaş faktörü:
-Erkeklerde 45 yaş ve üstü
-Kadınlarda 55 yaş ve üstü için ciddi tehdit unsuru oluşturmaktadır.
Kalp sağlığını tehdit eden yaş faktörü; kadınlarda da erkeklerde de önemli bir faktör olarak ortaya çıkmakta ancak; cinsiyete bağlı olarak daha geç gelişim göstermektedir. Kadınlarda erkeklere oranla; kalp ve damar hastalıkları gelişmesi 7 ile 10 yıl daha geç gerçekleşmektedir.
2)Ailede Kalp Hastalığı Bulunması
Kalp sağlığını tehdit eden kalp ve kan damarı hastalıkları özellikle; kalıtsal olarak ortaya çıkma yatkınlığı oluşturmaktadır. Özellikle birinci derece akrabalar yoluyla; erkeklerde 55 yaşından; kadınlarda ise 65 yaşından önce koroner arter hastalığına yatkınlık bulunma ihtimali artmaktadır.
3) Sigara veya Tütün Ürünlerinin Kullanımı
2012 yılında yapılan araştırmalara göre; dünyada 1 milyardan fazla sigara içicisi bulunduğu ortaya konmuştur. Tütün kullanımıyla ilişkili olarak ortaya çıkan riskler; sadece direk sigara kullanımıyla değil pasif içicilikle de bağlantılıdır. Bu bakımdan diyebiliriz ki; hem direk sigara kullanımı hem de pasif içicilik; kalp krizi ve damar sertliğine yol açan önemli bir faktördür.
4)Yetersiz Fiziksel Aktivite
Fiziksel aktivite; enerji dengesinin sağlanması ve kilo kontrolünde kilit bir önem taşımaktadır. Yetersiz fiziksel aktivite; bir haftada 5 kez 30 dakikadan daha az süreli orta dereceli ya da bir hafta içinde 3 kez 20 dakikalık ağır aktiviteden daha azı anlamında kullanılan bir tanımdır.
Yapılan araştırmaların hepsinde; yeterli fiziksel aktivitenin; tüm kalp ve damar hastalıklarının oluşum riskini azalttığı ortaya koyulmuştur. Gerçekleştirilen fiziksel aktivite düzeyinin; kadınlarda yaş arttıkça ve kent yerleşim merkezlerinde daha yetersiz olduğu ortaya koyulmuştur.
Kalp sağlığını tehdit eden faktörleri; devam edecek şekilde uzunca sıralamak mümkündür. Ancak temel olarak; hiçbir faktör tek başına büyük risk oranını oluşturmamakta ve bütün risk faktörlerinin zemininde beslenme kaynaklı unsurlar önemli etkiye sahip olmaktadır. Bu açıdan; sıraladığımız temel birkaç faktör bazında beslenmenin kalp sağlığı üzerinde meydana getirdiği olumlu ve olumsuz faktörlere değinmekte fayda vardır.
Kalp Sağlığı ve Beslenme
Kolesterol; kalp sağlığı açısından en önemli risk faktörlerinden biridir. Kolesterol; hayvanların vücut dokularındaki hücre zarlarında bulunan ve dolayısıyla hayvansal kaynaklı besinlerde bulunan yağ benzeri maddelerdir. Kolesterol; iyi ve kötü kolesterol olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. HDL kolesterol olarak da bilinen; iyi kolesterol; besinler içinde bulunmayan sadece vücut içerisinde bulunan kolesteroldür. HDL dokularda oluşan kolesterolü toplayarak dışarı atılmasını sağladığından dolayı iyi kolesterol adını almıştır. Araştırmalara göre; iyi kolesterolün 40mg/dl’nin altında olması kalp sağlığı açısından önemli bir risk faktörü olarak ortaya koyulmaktadır. Kötü kolesterol ise; LDL kolesterol olarak da bilinen; kolesterolü dokulara taşıyarak arter ve diğer kalp damarlarında birikmesine sebep olan; ismini de bu özelliğinden alan kolesterol türüdür. Yine yapılan araştırmalara göre; vücuttaki kötü kolesterolün 130 mg/dl’nin üzerinde bulunması kalp sağlığını ciddi anlamda etkileyen faktörlerden biridir. Genel itibariyle; kandaki toplam kolesterolün; 200 mg/dl’nin üzeri değerlerde olması kalp sağlığını tehdit eden önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu doğrultuda; saydığımız bütün bu nedenlerden dolayı vücudumuzdaki kolesterolü yükseltecek beslenme alışkanlıklarından uzak durulmalıdır.
Doymuş yağ oranı; tüketilen besinlerin doymuş yağ içeriği bakımından zengin olması da kalp sağlığını tehdit eden bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bakımdan tüm yemeklerin zeytin yağı kullanılarak pişirilmesi; ancak sağlıklı olsa da miktarının kullanımına dikkat edilmesi gerekmektedir.
Tam tahıl grubu yiyeceklerin tüketimine özen gösterilmelidir; beyaz ekmek yerine tam tahıl içeren koyu renkli ekmekler tüketilmelidir. Beslenmede; yulaf; çavdar; arpa gibi besin grupları; kurubaklagil gibi tahıl grupları eksik edilmemelidir; çünkü bu besinlerin içinde yüksek mineral; vitamin ve posa içerikleri bulunmakta; bu içerikler kalp sağlığını da olumlu etkilemektedir.
Bağışıklık sistemi beslenme yoluyla desteklenmelidir; vitamin ve mineral açısından zengin besinlerin mevsimine göre ve vücut ihtiyacını karşılayacak miktarda tüketilmesi; bağışıklık sistemini güçlendirerek; kalp sağlığını olumlu yönde etkilemektedir.
Çok yağlı et tüketmemeye ve kırmızı et tüketimini haftada ikiden fazla gerçekleştirmemeye özen gösterilmelidir. Daha çok beyaz et ağırlıklı beslenmeye ve omega 3 açısından zengin olduğu için balık tüketmeye özen gösterilmelidir.