Günlük modern yaşantıda; hangimiz anksiyete bozukluğu yada depresyonik durumlar yaşamıyoruz?..
Hemen hemen hepimiz; bu duygu dalgalanmalarına bir şekilde maruz kalıyoruz.Fakat bu maruz kalmalar çok sık olmadığı sürece ve de en önemlisi; sosyal hayatımızı patolojik düzeyde olumsuz etkilemediği sürece; masumdurlar ve hemen tedavi gerektirmezler.Hatta; içgüdülerimizin ve hayatın zorluklarına karşı verdiğimiz savaşa dayanma direncinin artmasına bile yardımcı olurlar; dozunda ve kıvamında oldukları sürece….!
İnsanoğlu; gerçekten çok güçlü ruhsal savunma ve tedavi edici mekanizmalar ile donatılmış bir varlıktır. Hatta; tek varlıktır…
Örneğin; hiçbir hayvan; ruhsal travmayı tam olarak algılayamaz; algılasa bile; o travmayı atlatmaya çalışacak bir mekanizmayı devreye sokamaz.
Çünkü; ruhsal savunma mekanizmaları yoktur.Sadece kısmi ve çok yüzeysel tepki verirler. Ama biz insanlar öyle miyiz?…
Sevdiğimiz kişinin; hiç beklemediğimiz ve ummadığımız bir şekilde bize karşı oluşturacağı bir davranış biçimi bile; bizde; ani kırgınlığa; üzüntüye ve hatta; bir süre sonra; olayı kafamızda ve iç dünyamızda sürekli büyütmemiz nedeniyle (ki; buna içinden konuşma denir..); kızgınlık;öfke ve küskünlük duygularına yol açabilir.Eğer; bu duyguyu çok patolojik düzeyde yaşamamışsak; hemen aklımızı ve ruhumuzu beraberce işbirliğine sokarak (yani;ruhsal savunma ve tedavi edici mekanizmaları devreye sokarak); fazla abartılı tepki vermeme yoluna gideriz.Tüm bunlar doğal tepkilerdir.
Böyle yapmayıp da; tam tersine filmi sürekli geriye sararak;tekrar tekrar izlemek; izlemenin sonucunda da; sürekli üzüntü;sıkıntı hatta öfke yaşayıpi; sosyal ve biyolojik hayatımızı allak-bullak etmek; kesinlikle ve kesinlikle tıbbi tedaviyi gerektirir…Artık ok yaydan fırlamıştır; ruhsal savunma ve tedavi edici mekanizmalar yetersiz kalmaya başlamıştır…Yaniiii…depresyon; anksiyete bozukluğu yada panik atak olarak adlandırdığımız; aslında birbirinin kardeşi ve kuzeni olan bu hastalık tabloları ortaya çıkmıştır..!!!!
Size; tırnaklarınızla vücudunuzu tırmalayın desem; kesinlikle; hiçbiriniz bunu yapmazsınız. Hatta bana kızıp; deli gözüyle bakarsınız dimi?..
Peki; hiç kimse demediği halde; neden en önemsiz şeyleri kafanıza takıp; sürekli aynı filmi defalarca geriye sarıp izleyerek; ruhunuzu travmaya uğratırsınız; yaralarsınız?
Ruhunuz bedeninizden daha mı az değerli?…
Evet; hepinizden bunun cevabını bekliyorum…