Bel Fıtığı Ameliyatları: Bel fıtığında hangi ameliyatın gerekeceğine sizi tedavi edecek olan cerrah karar verecektir. Ancak hemen daima ilk basamakta halk arasında “İğne Tedavisi” denen ve doktorlar arasında da “Ağrı Tedavisi; Algoloji Tedavileri” denen; kimi zaman kısacık ve çok ince iğnelerle cildinize verilen; kimi zaman da daha uzun iğnelerle kaslarınıza ve eklemlerinize verilen ilaçlarla yapılan tedaviler yer alır. Bunların yeterli olmadığı durumlarda halk arasında “Kansız Ameliyat; Kapalı Ameliyat” denen ve doktorlar arasında da “Minimal Girişimsel Ameliyat” denen; ciltte göze görünmeyecek denli küçük deliklerden girilerek; narkoz uygulamadan ve düşük riskle yapılabilen ameliyatlara sıra gelir.
Söz konusu yöntemlerle şikayetleri tedavi edilemeyen hastalarda ise; açık cerrahiler yani narkoz altında ve hastanın derisi kesilerek yapılan ciddi ameliyatlara gerek duyulabilir. Bunlar çok düşük denebilecek risklerle yapılan “Mikrocerrahi”; yani hastanın cildindeki çok küçük kesilerden girilerek yapılan ameliyatlardan; halk arasında “Platin Ameliyatı”; doktorlar arasında ise “Enstrümentasyon” denen ve ağrılı omurga kemiklerinin birbirine kaynatılarak ağrının durdurulması esasına dayanan çok daha ciddi ameliyatlara kadar değişebilir. Son yıllarda; ülkemizde de halk arasında “Protez Ameliyatı”; doktorlar arasında da “Hareket Koruyucu Cerrahi” adı verilen ve omurgalara konan cihazların bir miktar harekete izin vererek; genç yaştaki insanların aktif hayatına engel olmayan ve daha ileriki yaşlarda ekstra sorunlar çıkmasını önleyen bir ameliyat türü de yapılabilmektedir.
Ameliyat Korkusu: Ameliyat olmaktan mu korkuyorsunuz? Çok normal. Tabii ki korkacaksınız. Eminim annenizden babanızdan; hatta dedenizden ne hikayeler dinlemişsinizdir. O devirlerde gerçekten de ameliyat korkusu hala insanların hayatta kalmasını sağlayan bir korkuydu; aynı ilk çağlardaki gibi. Modern hastanelerin ve ameliyathanelerin olmadığı dönemlerde; doğru dürüst narkoz tekniklerinin henüz geliştirilmemiş olduğu dönemlerde; antibiyotikler daha keşfedilmemişken; hatta daha elektrik ışığı bile yokken ameliyatlar yapılıyordu. İnsanlar ameliyata girerken vasiyetlerini yazıp; herkesle helalleşip giriyorlardı.
Ama artık 21. yüzyılda yaşıyoruz. Çevrenize bir bakın; göreceksiniz. Artık böyle tarihi önemi olan bir korkuyu kenara bırakmak gerek. Artık ameliyat korkusu; karanlık korkusu kadar eski ve anlamsız bir korku. Pek çok ameliyat neredeyse sıfıra yakın bir riskle yapılabiliyor. Üstelik belki diğer pek çok alanlardakinin aksine; tıpta; özelikle de beyin cerrahisinde Türkiye bilimsel alanda beşinci; altıncı sıralarda yer alıyor. İnsanlar Avrupa ülkelerinden gelip bize ameliyat oluyorlar.
Bu yüzden; gayet doğal bir duygu olan ameliyat korkunuz üzerine oynayan kötü niyetli kişilerin tuzağına düşmeyin. Size “Aman sakın ha ameliyat olmayın!” diyen kişilere; özellikle de bu kişiler eğer doktorsa; söz konusu ameliyatı yapıp yapamadıklarını sorun. Acaba “Ameliyat olmayın” derken; aslında “Ben bu ameliyatı yapamam” mı diyorlar? Acaba bir yetersizliklerini açığı vurmakta zorlanıyor olabilirler mi? Böyle bir sakıncadan bahseden; gerçekten tecrübeli bir cerrah; özellikle de yaptığı ameliyatlarla tanınan bir akademisyen ise ancak o zaman söylediğini ciddiye alın...
Tekrar Ameliyat Olmam Gerekebilir mi: Evet; böyle bir ihtimal gerçekten de var. Birincisi; eğer cerrahınızın ameliyattan sonra sizden mutlaka uymanızı istediği kuralları hiçe sayarsanız; ameliyatınızın başarılı olma şansını sıfırlayabilirsiniz ve tekrar ameliyat olmanız gerekir. Buna doktorlar “Rekürrens” derler. İkincisi; ameliyat sonrası gerekli önlemleri alıp yaşam tarzınızı doğru yola çevirmezseniz; ameliyat olduğunuz bölgeye komşu olan organlarda benzer bir sorun ortaya çıkabilir; yani mesela ameliyat edilen diskinize koşu olan disk te fıtıklaşabilir. Değil mi ki sırada bekleyen boynunuzda 7; sırtınızda 12 ve belinizde 5 diskiniz var. Buna doktorlar “Komşu Segment Hastalığı” derler.
Üçüncüsü; bazı hastalıklar doğaları gereği tekrarlama eğilimindedirler; yani alınan tüm önlemlere karşın yine ameliyat olmanız gerekebilir; örneğin bazı beyin tümörlerinde üst üste 3-4 kez ameliyat olmak durumunda kalabilirsiniz. Buna da doktorlar “Rekürrens” derler. Dördüncü ihtimal de; cerrahınız kimi zaman ameliyat sırasında karşılaştığı bir tersliğe bağlı olarak; kimi zaman da önceden planlanmış olarak ameliyatı bir noktaya kadar yapıp; kalan kısmını daha sonra ve daha uygun bir zamanda yapmaya karar verebilir. Buna doktorlar kendi aralarında “Rezidü” derler. Bu karar tabii ki keyfi değil; hastanın sağlığını korumak amacıyla alınan bir karardır.