Sosyal kaygı bozukluğu; çocuk ve ergenlerin tanımadığı kişilerle karşılaşması ya da toplumda başkaları tarafından gözlenmesi (örn. toplum önünde konuşma; tahtaya kalkma…) gibi bir ya daha fazla sosyal ortamda devam eden korkulardır.
Yapılan çalışmalara göre Sosyal Kaygı Bozukluğu yaklaşık olarak %1 görülür.Erkeklerde kızlara göre yaygınlığı yüksektir. Sosyal kaygı bozukluğunda çocuk ve ergenlerde en sık yaşanan korku; yaşıtlarıyla konuşma korkusu iken sınıfta yüksek sesle konuşmak; sohbete katılmak ve başlatmak; erişkinlerle konuşmak ve tahtaya kalkmak diğer korkulardır.
Okul öncesi dönemde klinik olarak çekingen ;utangaç ve ebeveyne düşkün çocuklar olarak bilinirler.Okul döneminde ise;
Okulda performans gerektiren durumlardan kaçınma (ör. Tahtaya kalkmayı tercih etmeme..) ve bu durumla karşı karşıya kalmak zorunda kaldığında fiziksel belirtiler (Ör: yüz kızarması;ellerde titreme..) gösterirler.Ergenlik döneminde ise genelde evde zaman geçirmeyi seven; fazla tanımadığı ortamlara girmeyen; çocuksu; kendine güveni az olan çocuklardır.
Klinik ve toplumsal çalışmalarda gençlerde gözüken Sosyal Kaygı Bozukluğunun ilerde gelişecek diğer kaygı bozukluklarıyla; depresif bozukluklarla; madde kullanım bozukluklarıyla ve intihar girişimleriyle ilişkili bulunmuştur.
Sosyal Kaygı Bozukluğuna eşlik eden en sık diğer tanılar;
Bu nedenlerden dolayı tedavisi çok önemlidir.
Tedavide psikososyal yaklaşım olarak kullanılan bilişsel davranışçı tedavi ile medikal tedavilerin etkinliği yapılan çalışmalarda kanıtlanmıştır.
BELİRTİLER