Aşk acısı…İnsanlık tarihinin onulmaz yarası. Her çağda hakkında söylenecek tüm sözlerin söylendiği sanılan; insanı kıskıvrak yakalayan ağrı. Başını çevirmenin yaşanacakları engelleyemediği; düşmanın içimizde olduğu baştan yazılmış yazgı.
Patrick Avrane bu acıyı şöyle tanımlar: “Ketum ya da konuşkan; tek başına ya da etrafı kalabalık olsun; acıyı yaşayan kimse; afetlerin en büyüğüyle; yani bir aşkın yitirilmesiyle karşı karşıya kaldı mı kahraman olur. Bu felaketi aşmak kişiyi insanlığa bir adım daha yaklaştırır; bu tıpkı Orpheus gibi; sevileni arkada bırakıp cehennemden dönmektir.”
Edebiyatta; sinemada; tiyatroda ya da gündelik sohbetlerde herkes yaralandığı yerden bakar bu duyguya. Herkesin deneyimlediği hüsran biriciktir. Werther “Ah; insanlar benden önce de böylesine perişan olmuş mudur?” derken haksız değildir. Yaşadığı acılar ülkeleri aşıp; Werther’in ateşi herkesi sarınca; gençleri intihara sürüklediği gerekçesiyle yasaklanan bu kitap hepimize aşkla ilgili bir şeyler söyler. Goethe bu kitabı kendi yaşantısından yola çıkarak kaleme almıştır. “Yaşamış; sevmiş ve çok acı çekmiştim!” diye ifade ettiği bu olayı kağıda dökmek; olayla arasına mesafe koymuştur. Böylelikle öznenin; kendisinden bir parçayı öldürme fantazisini Goethe değil Werther gerçekleştirmiştir. İmgesel bir dünyada gerçekleşen intihar; Goethe’yi eyleme geçmekten korumuştur. Patrick Avrane’nin ifade ettiği gibi: “Aşk acısında aşık; Werther gibi ölür ve özne; Goethe gibi hayatta kalır. Ölen bir başkasıdır; bu başka; benliğin bir parçası olsa da.”
Psikanalizin aşkla ilgili açıklamaları söz konusu olunca Lacan’ın ideal ben ve ben ideali kavramlarının ayrımı dikkat çeker. Bu ikisinin birbiriyle çakıştığı zaman; yani ötekinde ideal imgenizi bulduğunuzda aşk ortaya çıkar. Aşkta kişi; ötekine sahip olmadığı ideal bir imge sunar. Aynı zamanda aşık olunan varlık; idealize edilmiş birisidir. Bazen işler yolunda gitmez; sevilen varlık tarafından reddedilir ve acısıyla bozguna uğradığımız aşkla başbaşa kalırız; tıpkı Werther gibi. Bu acıyla baş edemeyip ölen Werther; Goethe’nin ben idealidir. Beklentisine karşılık alamayan Goethe; aşk nesnesini korumak için ideal beni öldürür. Çünkü sanatla ifade edilemeyen aşk acısında ölen ideal ben değil; hiç süphesiz aşk nesnesidir. Yazar; yönetmen; şair her kimse acısını; ifade imkanı bulduğu sanatla bize aktararak ötekine yönelttiği sözü durdurmamış olur. Patrick Avrane’nin dediği gibi; “Acı; aşkın kalıcılığının göstergesidir. Yasın tersine; nesnesini önemsiz bir şeye dönüştürmez; onu sürdürür.”
“Sevgilisinin gözleri başka tarafa döndüğünde; ideal benin yansıdığı ayna kırılmıştır.”