Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Panik Bozukluğu

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 20:08    Güncellendi: 18.02.2025 20:08

Panik Bozukluk: Belirli bir durumla ilişkili olmayan sık yaşanan panik ataklar ve bu panik atakların tekrar geçirileceği endişesiyle karakterize bir bozukluktur.

Panik Atak: Ani şiddetli bir endişe; dehşet; korkunç bir şey olacağı hissi ile birlikte en az dört diğer belirtiyi içerir. Bu Belirtiler;

• Nefes almada güçlük

• Kalp çarpıntısı

• Mide bulantısı

• Midenin alt üst olması

• Göğüs ağrısı

• Boğulma-nefes alamama hissi

• Baş dönmesi

• Sersemlik

• Bayılma hissi

• Terleme

• Ürperme

• Sıcak basması

• Uyuşma ya da karıncalanma

• Titreme

Panik bozukluğu hastaları; diğer uzmanlık alanlarına ait kliniklere de sıkça başvurabilmektedir.

• Vestibuler bozukluk nedeniyle başvuran  hastaların %15 inin; 

• Kardiyoloji polikliniğine başvuran  hastaların %16 sının; 

• Hiperventilasyon belirtileri nedeniyle  hastaneye başvuranların %35 inin panik  bozukluğu hastası olduğu bildirilmiştir.

Panik bozukluğu; en sık olarak geç ergenlik ile 30’lu yaşlar arasındaki  dönemde başlamaktadır.  Klinik örneklemde; başlangıç yaşı ortalaması 25   civarındadır. 

Panik bozukluğu; daha düşük oranlarda olmakla birlikte; çocuklukta ya da 40  yaşın üzerinde de başlayabilmektedir.

Panik ataklar; sıklıkla içsel bedensel  duyumlar ile uyarılma sonucunda  başlar.  Davranışsal Kuram; panik atakların kaygıyı  tetikleyen durumlara ya da içsel  bedensel duyumlar ile uyarılmaya  klasik koşullanmış tepkiler olduğunu  ileri sürer;

Bilişsel Modelde; panik atakların bazı bedensel duyumların felaketleştirerek yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı varsayılmaktadır. Yanlış yorumlanan duyumlar esas olarak; normal anksiyete durumlarında ortaya  çıkan baş dönmesi; çarpıntı; nefes alma güçlüğü gibi bedensel belirtileri içermektedir.  Felaketleştirerek yanlış yorumlama; çarpıntıları olması muhtemel bir kalp krizinin; soluk  alma güçlüğünü soluksuz kalıp ölmenin bir habercisi olarak görmek gibi; bedensel duyumların gerçekte olduğundan daha tehlikeli algılanması olarak ifade  edilmektedir. Bu görüşe göre; duyumların ortaya çıkışından her zaman da anksiyete sorumlu  olmamakta; örneğin çok kahve içilmesi ya da basitçe heyecanlanma gibi  durumlarda; kişi; kendi fizyolojik uyarılmasını yanlış olarak içsel bir tehlikenin işareti  şeklinde yorumlayarak panik atağı yaşayabilmektedir.

Panik bozukluğunda erken dönem yaşam olaylarının araştırıldığı çalışmalarda; hastaların   1/2 sinde çocukluk döneminde uzun süreli ebeveynden ayrılma saptanmıştır.

Erken dönemde cinsel ya da fiziksel kötü davranıma maruz kalma; panik bozukluğu hastalarında araştırılan bir diğer konudur. Bir çalışmada; panik bozukluğu olgularının %8 inin cinsel; %12 sinin fiziksel kötü davranıma maruz kaldığı belirlenmiştir. 

Panik bozukluğunun gelişiminin öncesinde stresli yaşam olayları görülebilmektedir. Bu konuda  yapılan bir araştırmada; olguların yaklaşık 2/3’ünde; hastalığın başlamasından önceki 6 ay içinde stresli yaşam olaylarının mevcut olduğu belirlenmiştir. 

Bu olaylar görülme sıklığı dikkate alınarak şu şekilde sıralanmıştır;

• Sevilen bir kişiden ayrılma ya da ayrılma tehditi yaşama; 

• İş değiştirme; 

• Gebelik; 

• Göç; 

• Evlilik; 

• Okuldan mezun olma; 

• Yakın bir kişinin ölümü; 

• Fiziksel hastalık.


Panik bozukluğu sıklıkla diğer anksiyete bozuklukları ve depresyonla birlikte bulunur. Panik  bozukluğu hastalarının %35-90’nda major depresyon görülmektedir. Panik bozukluğu ve  depresyonun birlikte görüldüğü hastaların 1/3 ünde depresyonun panik bozukluğundan önce  başladığı; 2/3 ünde depresyonun panik bozukluğu ile birlikte ya da ondan sonra başladığı bildirilmiştir. 

Panik bozukluğu hastalarında; %20 gibi düşük olmayan oranlarda; ciddi bir hastalığı olduğu  korkusunun ve bu yöndeki inancı tıbbi olarak onaylatma eğiliminin süreklilik gösterdiği  hipokondriyazis  görülebilmektedir. Hipokondriyak korkular; en sık kardiyak ya da nörolojik bir  hastalık geçirmekle ilgili olarak ortaya çıkmaktadır. 

Alkol kötüye kullanımı; panik bozukluğu hastaları için ciddi bir risk etkenidir. Panik bozukluğu  hastaları başlangıçta beklenti anksiyetelerini azaltmak için alkol içmeye başlamakta; ancak  zamanla alkol kötüye kullanımı/bağımlılığı bir komplikasyon olarak ortaya çıkabilmektedir. 

Panik bozukluğu hastalarında önemli bir diğer risk etkeni; intihar düşünceleri ve girişimleridir. Panik bozukluğu hastalarında intihar girişimlerinin sıklıkla; eşlik eden psikopatoloji; özellikle de  major depresif bozukluk ve alkol/madde kötüye kullanımı ile ilişkili olduğu bulunmuştur.

Panik Bozukluk tedavisi olan bir rahatsızlıktır; uzman desteği alınarak iyileşme mümkündür. 



Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır; tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.