Kimi zaman çocuk büyütürken; kimi zaman işimizi yaparken kimi zamansa arkadaşlık ilişkilerimizde ortaya çıkan bu duygu ne anlama geliyor?
Duygu dünyamız uçsuz bucaksız bir evren gibi.. Bizi biz yapan asli şey.. Doğduğumuz andan itibaren kendi merkezimizde dünyaya geliriz. Tam ve saf halimizle; yıllar geçtikçe toplumsal ve ailesel baskılar; kısıtlamalarla; yaşadığımız olumlu veya olumsuz deneyimlerle kimliğimizi şekillenmeye başlar. Bu kimliğimizin şekillendiği dönemlerde yaşadığımız ve saf bir organizma olarak tepki verdiğimiz anları hatırlayalım. Sizlere ‘ O zamanlar her şey çok güzeldi. Bu sizin için ne zamandı?’ diye sorsam büyük çoğunluğun verdiği cevap ‘çocukluk döneminden bir kesit’ oluyor. Baskılanmalara ve bir çok faktöre henüz maruz kalınmadığı ve o saf tepkilerin; duyguların açıkça yaşandığı zamanlar.. İşte o zamanlar belki canınız yandığı için; belki de yalnızca işiyle çok fazla meşgul olan annenizin dikkatini çekmek için ağlarken ‘ah bunda ağlanacak ne var!’ deyip; asli duygunuzu bastırmak zorunda kaldığınız ve kendiniz olmaktan uzaklaştırıldığınız dönemler.. Bastırılan her duygu insanın içindeki yaratıcı enerjisini sıkıştırıyor ve kişinin kendisine yabancılaşmasına neden oluyor. Yetersiz hissettiğiniz o ana bakalım; çocuğunuz ağlıyor. Ne yapsanız susturamadınız! Eşiniz;akrabalarınızın bakışlarına maruz kalıyorsunuz. Halbuki elinizden gelenide yapmıştınız fakat yinede olmadı. Bunun sonucunda da yetersiz olduğunuzu hissettiniz. Tıpkı; o herşeyin çok güzel olduğu zamanlarda; ne yaparsanız yapın sizi takdir etmeyen ebeveyninizin karşısında duyduğunuz his gibi.. Kendinizi kanıtlamak ve onay almak için bir sürü zahmete katlandınız ve zorlukla başa çıktığınız ama ebeveyninizin gözünde hala mükemmele ulaşamadığınız için onay alamadığınız zamanlarda ki gibi… İşte o zamanlardan gelen duygu ve yaşantınızdır bu yetersizlik hissi; yetişkinlik yaşantınızda da devam eden ve aslında tüm sorumluluğun sizde olduğunu düşündüğünüz ve mükemmele ulaşmaya çabaladıkça daha da artan bir duygu bu.. Ebeveyninizle olan sahte göbek bağının varlığını her daim hissettiren ve o sorumlulukları en muhteşem şekilde yerine getirilirse bitecekmiş gibi yaşanan bir duygu.. Hayat yolculuğunuzda iyi eşlikçileriniz olmamışsada artık yetişkinlikte kendi içinizde ki çocuğun ebeveyni sizsiniz. Her daim şefkat ve onay bekleyen; merhameti hak eden o küçük çocuğun.. Ona zorbalık etmek ve onu görmezden gelip; yok saymak yerine; ihtiyaçlarına kulak verilme zamanı gelmiş olabilir. O ne olmak istiyordu? Yeniden başlasa yanında nasıl bir eşlikçi olmasını isterdi? Yeni eşlikçisi yanında olsaydı şu an nasıl bir hayat yaşıyor olurdu? Duygularını nasıl yaşardı? Kendisini nasıl ifade ederdi? İstek ve arzuları ne olurdu? Şu anda bunları elde edebilmek için neye ihtiyacı var?
Kulak verelim ve bu hayat yolculuğunda yolunuza ışık tutan kendi ebeveynliğiniz olsun..