Yüzyıllar boyunca insanlar pek çok sınavdan geçmiştir…
Bugünlerde Covid-19 virüsü ile başlayan ve tarihte pek çok örneğini görebileceğimiz salgınlar; insanoğlunun 21.yy’ın ilk çeyreğinin sonu yaklaşırken karşılaştığı yeni bir tehdit olarak karşımıza çıkıyor.
Lorenz’in Kaos teorilerinden olan “kelebek etkisi”nin ne anlama geldiğini hep birlikte yaşayarak deneyimliyoruz. Kelebek etkisi; bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen addır. Ülkemize uzaklığı yaklaşık 7 bin km olan Çin Halk Cumhuriyeti’nin Wuhàn şehrindeki tespit edilen koronavirüs; haftalar içinde pandemik soruna dönüştü.
Yıllar öncesinde en büyüğü 100 kişilik olan kabile halinde yaşarken; 2020 yılında 7.5 milyar kişiyiz. Oysa Yuval Harari’nin belirttiği üzere; beslenme zincirinin en üstüne o kadar kısa sürede çıktık ki; beynimizin ilkel bölgesi olan limbik sistem halen buna inanmıyor.
Dünyanın diğer tarafındaki bilgiye ulaşabiliyoruz ve limbik sistemimiz şu sorulara cevap arıyor: “Ne oldu; ne olmuş; bize ulaşmış mı; hangi ülkede; kaç kişi olmuş; ne zaman; nereye gelmiş; kim ne demiş?”
Tüm bu bilinmezlikler içinde ilkel beynimiz çıldırmak üzere. Evde kalma durumu ve buna bağlı sosyalliğin azalması; günlük rutinimizin bozulmasıyla hissedilen kaygı; belirsizliğin verdiği endişe psikolojik iyi oluşumuzu olumsuz etkilemektedir. Sistem neye; hangi yanıtı oluşturması gerektiğini bilmiyor!
Bunlarla aynı anda birde sosyal uyum baskısı başlıyor.. Asch deneyi göstermektedir ki; sosyal uyum baskısı; özgür irade ve bilinçli farkındalık ile karar vermemizi yarı yarıya belirlemektedir. Market yağmalanıyor; ürün kalmayacak; yenisi gelmezse; aç kalırsam? En iyisi ben de alayım şu makarnaları! Bir anda kendimizi makarnalarla bulabiliriz.
Bir de tuvalet kağıdı (makarnayla yarışır) ile dolan arabalar ve benimde sık duyduğum o soru; Neden Tuvalet Kağıdı???
British Columbia Üniversitesi’nden Klinik Psikoloji alanında ders veren Doktor Steven Taylor’a göre; Salgın hastalıklar sırasında insanlar bulaşma tehditi altındayken iğrenme duygusu artar. İğrenme duygusu artınca da bundan kaçınmaya çalışılır. İğrenme duygusu insanı bulaşma/kirlenmeden kaçınması için uyaran bir alarm mekanizması gibidir. ‘İğrendiren materyal’den kurtulmak için tuvalet kağıdından daha iyi bir araç yok. Böylece tuvalet kağıdı; koşullanılmış güvenlik simgesi haline geldi.
Bu günlerde fiziksel sağlığımızı korumamız kadar ruh sağlığımızı korumamız da önem arz etmektedir.
Öncelikle sakin kalmalıyız! Durmalı; düşünmeli ve organize olmalıyız.
Bilindiği gibi stres; bağışıklık sistemimizi olumsuz etkiler. Kortizol hormonu; vücudun strese gösterdiği tepki hormondur. Kortizol; yüksek seviyelere çıktıkça anksiyete; depresyon ve agresyon artar.
Yüksek stres durumunda bağışıklık sistemi zayıflayabilir; hastalıklara davetiye çıkartabilir.
Yapmamız gereken; bir salgın olduğunu kabul etmek; belirli bir düzeyde korkunun normal olduğunu anlamak ve korunmak için ne tür önlemler alabileceğimizi araştırmaktır.
Eğer yoğun kaygı durumunda olduğunuzu hissediyor; baş edemeyeceğinizi düşünüyorsanız destek almaktan çekinmeyin.