Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Onun İyiliği için... Mi Gerçekten?

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 20:08    Güncellendi: 18.02.2025 20:08

Şimdi şöyle bir senaryo düşünelim…

Hava çok güzel; güneş içinizi ısıtıyor; bugün kendinizi çocuğunuzla birlikte planlar yapmak için hazır hissediyorsunuz. Her şey çok yolunda gidecek; bugün kendimi iyi hissediyorum ve gelebilecek her türlü duygu ile baş edebilirim diye düşünüyorsunuz.

Her şey hazır görünüyor; işlerinizi hallettiniz; yedek kıyafetlerde tamam. Evden çıkmanız lazım. Parka gitmek için sabah gözlerini açtığından beri yanı başınızda bekleyen çocuğunuz etrafta görünmüyor. Odasında; bir oyuna dalmış ve ciddi ciddi çalışıyor.

Ama parka gidecektiniz?

Artık çıkmamız gerekiyor diye söylediyseniz de; çocuğunuz sizi duymuyor galiba?

- Ama çıkmamız lazım…

- ….

- Hadi…

- Hayır.

- Ama çıkmamız lazım hemen oyuncakları toplamalısın!

.

.

.

Oldu ki evden çıkabildiniz; parka vardınız. Herkes eğleniyor; salıncaklar dolu; kaydıraktan çocuk sesleri yükseliyor. Kova; kürek; oyuncaklar… evden çıkmadan önce evin parka taşınması durumu ile yüzleşmek gerekiyor tabii… tam o sırada boş bir salıncak gördünüz; "haydi gel salıncaklara gidelim" diye keyifle çocuğunuza döndünüz ve parkta oynayan; o sırada onun kovasını gören ve o kovaya sahip olmak isteyen başka bir çocuğa “hayır; o benim” dediğini duydunuz. Bu senaryo böyle olmamalıydı; şimdi kesin olay çıkacak düşüncesiyle; “o arkadaşta oynamak istiyor; oyuncağını paylaşabilirsin” dediniz; ama yüzünüzde kaygılı bir ifade. O anda çocuğunuz oyuncağı çekmeye çalıştı; diğer çocuğu itti; vurdu veya yüksek sesle ağlamaya başladı gibi seçenekler mevcut…


“Ama paylaşmalıyız” diye tekrarladınız; bir de oldu ki “ağlama” dediniz ve daha yüksek bir tondan ağlama ile size yanıt gecikmedi. Etraftaki annelerin bakışları üzerinizde...


Oysa gün ne güzel başlamıştı; her şey çocuğunuzun mutluluğu için değil miydi?

.

.

.

Şimdi başa dönelim ve detaylı bir inceleme yapalım.


Çocuğunuz okul öncesi dönemde ise tam olarak benlik kavramının geliştiği; çevresel durumların kendisi ile ilgili olduğuna kanaat getirmiş bir dönemde ve dünyaya alışma çabası içinde. En koşulsuz sevenler anne ve babalar ya; onu olduğu gibi kabul edecek olan; aslında tam da ona güvenerek hareket ediyor.


Peki bu senaryoda ne oldu? Çocuğunuz duyulmadı; çocuğunuz gelişimsel evresine uygun davrandığı halde; tepki gördü. Halbuki; uslu uslu paylaşsaydı oyuncağını; kimse şöyle düşünmeyecekti: “Bu yaştaki bir çocuk neden paylaşıyor? Paylaşmaması gerekmiyor muydu? Çünkü o bilemez ki paylaşmadığı zaman karşı tarafın duygularını inciteceğini… ya da hoşgörülü olması gerektiğini bilemez ki… Onun hissettiklerinin aynısını bir başkasının hissedeceğini bilemez. Ayrıca; bazen kendisinin ne hissettiğini bile bilmeye o kadar ihtiyacı var ki. Bizim desteğimize o kadar ihtiyacı var ki... Geçen gün bir arkadaşı ona vurduğunda “hoşlanmadım” demelisin diye uyarmıştık. Sınır bilmesi lazım. Ama az önce anne/baba olarak sınırı biz aşmadık mı? Hatta sabah evden zorla çıkarırken (onun iyiliği için) biz sınırımızı aşmış olmadık mı? Yani onun iyiliği için; o oyun oynasın diye… Şimdi de yapamayacağı bir şey için zorladık ve ağlıyor; çünkü yapamıyor; çünkü üzgün… ve haklı.”


Çocuğunuz hayal kırıklığı; kaygı; mutluluk; heyecan gibi duyguları elbet yaşayacak. Daha karmaşık olan; empati; suçluluk ve utanç duygularını da yaşayacak. Ama bu duyguların ne zaman ve ne şekilde yaşanacağı; hangi yaşlarda beklenildiği veya içinde olduğumuz durumlarda bu duygularda ne kadar payımız olduğunu düşünmemiz şart. Evden çok acil çıkmanız gereken bir zaman olacaktır elbet. O zaman çocuğunuz öfke; kızgınlık veya hayal kırıklığı yaşayacaktır. Duygularını yaşamasına izin verdiğiniz ve yardımcı olduğunuz sürece bu duyguları regüle edebilmek yaş alma ile birlikte daha kolay hale gelecektir. Fakat çocuğunuz özellikle 2-4 yaş aralığında paylaşmak zorunda değil. Onun için yaptığınız planlara çoğunlukla uymak zorunda değil. Başkalarının duygularını anlamak zorunda değil; ama yetişkinler tarafından anlaşılma ve bu haklarının korunması hakkına sahip.


“Çocuğum çok agresif; yoğun öfke nöbetleri geçiriyoruz; hatta bazen bizimle inatlaştığını düşünüyoruz" diyorsanız ve bunun bir problem olduğunu düşünüyorsanız; bunun sadece bir semptom olduğuna dikkat çekmek faydalı olacaktır. Davranışların sıklığı ve süresi bize problemi göstermez; ama semptomlar uyarıcıdır. Bu yüzden; önce dönüp kendimize bakacağız. Biz yetişkinler olarak ne yapıyoruz diye düşüneceğiz.


Sevdiklerimiz ve yakınlarımızla ilgili çoğu konuda objektif olmamız zordur; bu yüzden; destek almanın zamanı geldiğini düşünüyorsanız; bir uzman ile görüşüp; bu süreçte yardım alabilirsiniz. Destek almak zaman kaybı değil; kendinize ve sevdiklerinize şefkat göstermektir.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır; tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.