Uzman olmak için Şimdi başvurun.
✕Sadece kişinin kendisi değil herkese göstermek istiyordu. Sadece kendiyle yetinemezdi; herkesin duyması lazımdı. Yetinemiyordu bununla. Sadece bunlarla tatmin olamıyordu. Başarılı bir kişi olduğunu herkese göstermeli; herkes bilmeliydi. Sanki herkes bilse tatmin olacaktı. Artık yeterli gelecekti. Artık herkesi gözü onun üzerinde olacaktı. Üst nokta buydu belki de. Herkese başarılı olduğunu gösterebilirse eğer kendisinin başarılı olduğuna; değerli olduğuna; söz sahibi olduğuna inanacaktı. İnsanlara artık neden sorusunu yöneltmeden bilecekti değerli bir insan olduğunu; başarılı olduğunu; akıllı olduğunu; sözü sayılan biri olduğunu! Herkes işaret edecekti parmağıyla onu. "Bak bu o" diye. Peki bu o diye işaret ettiklerinde yetecek miydi? Sanmıyorum; hiç sanmıyorum hemde. Herkesin gösterdiği; o dediği kişi; o yöneltilen bakış ondaki değerlilik hissinin tatminine değil tam aksine değersizlik hissi yaratmaya devam edecekti. Sanki bu o diye gösterilirse eğer sürekli kusurları konuşulacağını düşünecekti. Onun aralarında bulunmadığı yerdeki ona yöneltilen o bakışlar; belirsizliğim içini dolduramadığı yerdeki boşlukla kendini yitirmeye devam edecekti. Yok edecek sanki bu durum onu. Yada aslında zaten o kendini yok etmeye devam ediyordu.
Bakış; bak bu o diye işaret edilen o bakış! Sanki baş edilemeyecek gibi olan o bakış. Sanki hep kusurları vurgulayan; sanki hep ezecek gibi hissettiren. Ne kadar başarılı olmak için yükselmeye çabalasa da hep çukurdaymış hissi veren. Böyle şartladıkça; çabaladıkça eksikliğinden tutunmaya devam edecekti. Yine çökecekti sanki hiç değerli hiç başarılı olamamışçasına. Yine de bir şekilde toparlayacaktı işte; "bak bu o" denilene kadar. İçinden çıkılamayan bir kısır döngü gibi. Bu kısır döngü tam da başarısızlık hissine dair. Ona atfedilen; içindekilere atfedilen eksikliğine dair. Sanki hiç başaramayacakmışçasına; sanki hep yok sayılmışçasına...