Her insan hayatının bazı dönemlerinde istenmeyen; beklenmeyen; hayal kırıklığına uğratan olaylar karşısında; geçici bir süre üzüntü; kırgınlık; mutsuzluk; kızgınlık; keder; karamsarlık gibi depresif duygular yaşar. Bu duygular çok doğaldır ve genellikle kısa bir süre sonra etkisini kaybeder. Ancak; depresif şikayetlerin iki haftadan uzun sürmesi; kişinin günlük yaşantısını olumsuz etkilemesi ve sorumluluklarını yerine getirmesini engellemesi durumunda kişinin depresyonda olduğu söylenebilir. Depresif belirtiler; duygusal; zihinsel; davranışsal ve fiziksel olmak üzere dört grupta toplanır:
Duygusal belirtiler: Mutsuz; ağlamaklı; kederli; hüzünlü hissetme; karamsarlık; umutsuzluk; çaresizlik; daha önce keyif alınan işler; hobiler ve alışkanlıklardan artık hoşlanmama; kendini değersiz hissetme; küçük görme; kendini beğenmeme; suçlu ya da günahkâr hissetme; yalnızlık hissi; boşluk duygusu; alınganlık; huzursuzluk
Zihinsel belirtiler: Konuşulanlara; okunan şeylere; izlenilenlere dikkatini verememe; konsantrasyon güçlüğü; unutkanlık; kararsızlık; tekrarlayan ölüm düşünceleri; intihar planları
Davranışsal belirtiler: Sosyal ilişkilerden kaçınma; yalnız kalma isteği; cinsel isteksizlik; motivasyon eksikliği; keyif veren aktiviteleri erteleme; sinirlilik
Fiziksel belirtiler: Önemli derecede kilo kaybı veya alımı ve iştahta artma ya da azalmanın olması; uykusuzluk ya da aşırı uyku hali; halsizlik; yorgunluk hissi; enerji kaybı; bedensel ağrılar
Kişinin şikayetleri; yukarıda sayılan tüm belirtileri karşılamayabilir. Depresyonun şiddetine göre; belirtilerin sayısı ve sıklığında farklılıklar olabilir.
Her yaştan insanın ani kayıplar; ayrılık; maddi sıkıntılar; uzun süreli yüksek düzeyde strese maruz kalma gibi olumsuz olaylar ve tıbbi hastalıklar gibi nedenlerle depresif şikayetleri olabilir. Depresyon; 65 yaş üzerindeki kişilerde de sıklıkla görülür. Bu yaş dönemindeki sağlık durumu; kullanılan ilaçlar ve kişilerin sosyal çevrelerindeki değişikler depresyona zemin hazırlayabilir. Kanser; karaciğer hastalıkları; böbrek yetmezliği ve daha birçok hastalık sebebiyle sürekli hissedilen ağrılar; başkalarına bağımlı hale gelme ve günlük yaşantıda birtakım kısıtlamaların olması bu yaş grubundaki bireyleri zorlar. Ayrıca; yaş ilerledikçe çevrelerindeki önemli kişileri; sevdiklerini kaybetmenin acısını ve yalnızlığını da yaşarlar. Fiziksel sağlığın bozulması; ölüme yaklaşmayla ilgili düşünceler; fiziksel becerilerin; gücün; gençlik ve güzelliğin azalması; sosyal yaşantı ve desteklerin azalması gibi olumsuz değişimler de kişinin bu değişimlere uyum sağlayamaması halinde depresyonla sonuçlanabilir.
Yaşlılık depresyonu genç nüfusta görülen depresyonla benzerdir. Ancak; yaşlılık depresyonunda depresif duygulara (hüzün; üzüntü; mutsuzluk) daha az rastlanırken; bedensel yakınmalar; ilgi ve enerji kaybı; iştah kaybı ve uyku bozuklukları daha ön plandadır. Ayrıca; endişe; inatçılık; huzursuzluk; sinirlilik; çocuksu davranışlar; sürekli yakınma ve sızlanmalar görülebilir. Çoğunlukla depresyon yaşlanmanın bir parçası olarak kabul edildiği için kişiler bu sıkıntılarını bir uzmanla paylaşmazlar. Ancak; depresyon kişilerin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürdüğü gibi bedensel rahatsızlıkların seyrini de olumsuz yönde etkiler.
Depresyon bir kişilik sorunu; şımarıklık veya zayıflık değildir. Toplumda her yaşta çok sık görülen; tedavi edilebilir bir psikolojik rahatsızlıktır. Uzman desteği alarak depresif belirtilerle başa çıkmak kolaylaşır ve iyileşme süreci hızlanarak iyi sonuçlar elde edilebilir.