Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

DEPRESYON

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 20:08    Güncellendi: 18.02.2025 20:08

Psikiyatri kliniğinde en sık görülen ruhsal hastalıktır. Kişinin günlük yaşamını; sosyal ilişkilerini ve

işlevselliğini bozacak düzeyde; sürekli üzüntü ve keder içeren ruhsal çökkünlük halidir. 2010

yılında yapılan bir çalışmaya göre; toplumda depresyon görülme sıklığının % 8-10 arasında

olduğu; kadınlarda erkeklere göre 2 kat fazla görüldüğü bildirilmiştir.

Genetik (ailede depresyon öyküsü varsa; kişide görülme ihtimali 2-5 kat artmaktadır)

Kronik hastalıklar

Bazı ilaçlar (hormon; antihipertansif gibi)

Hormonel değişiklikler (gebelik; doğum; menapoz)

Kadın cinsiyet

Olumsuz yaşam olayları ( eş; aile; iş sorunları)

Kötü geçirilmiş çocukluk (fiziksel ve/veya cinsel travma)

Erken dönemde ebeveyn kaybı

Yetersiz sosyal destek

Düşük sosyoekonomik düzey

İşsizlik

Kişilik özellikleri

Ayrı yaşama; boşanma

Daha önce geçirilmiş depresyon öyküsü

Alkol-madde kullanım bozukluğu

Çökkün duygudurum; kişi neredeyse her gün; günün büyük bir bölümünde üzüntülüdür;

karamsardır; umutsuzdur ya da kendini boşlukta hisseder. Çocuklarda ve ergenlerde; çabuk

öfkelenme şeklinde görülebilir.

Anhedoni; kişi tüm etkinliklere karşı ilgisini yitirmiştir. Hiçbir şeyden zevk almaz.

Çok kilo verme ya da alma

Uykusuzluk ya da aşırı uyuma; yorgun uyanma

Enerji düşüklüğü; bitkinlik; yorgunluk

Hareketlerde ve konuşmalarda ajitasyon ya da yavaşlama

Özgüven düşüklüğü; değersizlik; suçluluk duyguları

Dikkatini toparlamakta güçlük; kararsızlık

Ölüm ve intihar düşünceleri

Somatik belirtiler (baş ağrısı; uyuşma; karıncalanma; vücutta dolaşan ağrı; çarpıntı; mide

bulanması; ateş basması; üşüme gibi)

Kötü bir haber alacakmış endişesi

İnsanlardan rahatsız olma; evde yalnız kalmaya çalışma

Sinirlilik; çabuk öfkelenme

Sürekli ağlama ya da ağlayamama

Bir kişi de depresyon var dememiz için; yukarıdaki tüm belirtilerin bulunması gerekmez. Bunlardan

bazılarının varlığında; kişinin günlük yaşamı sürekli olarak olumsuz etkileniyor; işlevselliği

bozuluyor ve başka bir sebep ile açıklanamıyorsa; depresyon tanısı konulabilir. Şu anda dünyada;

en fazla yeti kaybı oluşturan hastalıkları arasında dördüncü sıradadır. Önümüzdeki yıllarda; daha

üst sıralara çıkacağı düşünülmektedir.

Depresyon; kişinin yaşam kalitesini bozan; işini kaybetmesine; aile ilişkilerinde sorun yaşamasına;

alkol- madde kullanımına yönelmesine neden olan; kişiyi intihara kadar sürükleyen (depresyon

hastalarının % 10 - 15’i intihar ile yaşamlarını kaybeder); ancak oldukça kolay tanınıp; tedavi

edilebilen bir hastalıktır.

Hafif şiddetteki depresyonda öncelikle psikoterapi; orta şiddetteki depresyonlarda; sadece ilaç ya

da sadece psikoterapi yeterli olabilirken; ağır şiddetteki depresyonda ilaç ve psikoterapinin birlikte

kullanılması daha etkindir. Depresyon tekrarlayabilen bir hastalıktır. Psikoterapi tedavinin bir

parçası olduğunda; depresyonun tekrarlama ihtimali azalmaktadır. Tedavi edilmeyen depresyon;

genellikle 6-24 ayda düzelir. Ancak; tekrarlama riski çok yüksektir. % 5-10’u kronisite kazanır.

Antidepresan ilaçlara yönelik çeşitli olumsuz söylemler; ne yazık ki; birçok hastanın tedavisini de

geciktirmektedir. Yapılan çalışmalar ve klinik izlemler göstermektedir ki; depresyon hastalık

düzeyinde ise; antidepresanlar çok başarılı sonuçlar vermektedir. Ancak kişi; günlük moral

bozukluğunu; keyifsizliğini depresyon diye adlandırıyor ve antidepresan kullanıyor ise; ilaç etki

etmemekte; hatta daha çok yan etki görülmektedir.

Antidepresanlar; mutluluk ilacı; moral dopingi; uyuşturarak dertleri unutturan; hafızayı silen madde

veya bağımlılık yapan ilaç değillerdir. Depresyon hastalığını %80’e varan oranlarla tedavi eden;

beyni nörokimyasal olarak düzenleyen; normalleştiren ilaçlardır. Tabiki; her tür ilaç kullanımında

olduğu gibi psikiyatrik ilaç kullanımında da yan etki görülebilir. İlaçların düzenlenmesi ile bu yan

etkiler ortadan kaldırılır.

Kişinin durumuna göre çeşitli psikoterapi teknikleri kullanılabilir. Psikoterapiler; çeşitli kuramlara

dayanan ve yıllar içinde bilgi ve tecrübe birikimi ile temelleri oturtulup; geliştirilmiş yöntemlerdir.

Psikanaliz; psikanalitik yönelimli psikoterapi; davranışçı kognitif terapi; destekleyici psikoterapi

gibi. Amaç; kişinin içsel sorunlarını tanımasını ve bunlarla baş etmeyi öğrenmesini sağlamaktır.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır; tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.