Spor hem bedensel hem zihinsel hem de psikolojik olarak insana iyi gelir; sporla dopamin yani mutluluk hormonu salgılarız bunu hepimiz biliriz. Bir hevesle spora başlar ama devam etmekte zorlanırız. Eğer herhangi bir sağlık sorunumuzdan dolayı spor yapmak zorunda değilsek; sadece form tutmak veya formda kalmak istiyorsak öncelikle bilmeliyiz ki; bizler profesyonel sporcular değiliz. Profesyonel bir sporcunun disiplininde spor yapmamız mümkün değildir. Hepimizin çocuk; eş; iş ve ev gibi pek çok sorumlulukları olduğu için ve kültürel olarak spora uzak bir toplum olduğumuz için düzenli spor yapamıyoruz.
Danışanlarıma terapi süreçlerinde; aynı zamanda spor yapmalarını tavsiye eden bir psikolog olarak verdiğim ilk tavsiye; kendilerine bu konuda haksızlık etmemeleridir.
Ama hayatımıza sporu dahil etmek için ikinci tavsiyem; neye ihtiyacınız olduğuna bir uzmanla karar vermenizdir. Eğer size yapmakta zorlanacağınız bir program verilmişse bunu; kendinize en uygun şekilde değiştirmelerini isteyin. Programın ideal olması değil; size uygun olması ve yapmaktan bunalmayacağınız versiyonda hazırlanmış olması önemlidir. Sizi çok zorlamayacak bir programla başlangıç yaparak; gerçekçi hedeflerinize ulaşırsınız ve motivasyonunuz yükselir. Böylece sporla zevk almaya başlar ve hayatınız bir parçası yaparsınız.
Üçüncü tavsiyem ise; Açık havada spor yapmayacaklarsa; evlerine yakın bir salon bulmalarıdır. Sabah ve öğle saatlerinde spora gidebiliyorsanız bu saatler hem salonların genelde boş olması; hem de gün içinde enerjiniz düşmeden; egzersiz yaparak güne zinde başlamanız sizi mutlu edecektir. Salonun yakın olması sizi zahmete sokmaz ve spora gitmek gözünüzde büyümez. Terapilerimde spor danışmanlığı da vererek; psikolojik iyi halin daha çabuk oluşmasını ve bunun kalıcı olmasını sağlamış oluyorum. Sporu bizi strese sokan; başarısız hissettiren bir faktör olarak görmek yerine; olması gerektiği gibi zihinsel; bedensel ve psikolojik sağlığımıza desteğinin yanında; hayatımıza kalite katan bir faktör olarak değerlendirmeliyiz.