Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Şiddet; Aile İçi Şiddet ve Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 19:59    Güncellendi: 18.02.2025 19:59

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün tanımına göre şiddet; “Fiziksel güç ya da kuvvetin amaçlı bir şekilde kendine; başkasına; bir gruba ya da topluluğa karşı fiziksel zarara ya da fiziksel zararla sonuçlanma ihtimalini artırmasına; psikolojik zarara; ölüme; gelişim sorunlarına ya da yoksunluğa neden olacak şekilde tehdit edici biçimde ya da gerçekten kullanılmasıdır” (Dünya Sağlık Örgütü; 2002).

Şiddetin çeşitli tanımlarına bakıldığında karşılaşılan ortak öğeler; kişinin canını acıtmak; yaralamak; öldürmek; mala zarar vermek amacıyla güç kullanmak veya yasa dışı bir hedefe varmak amacıyla şiddet kullanmak olduğu görülür (Özerkmen; 2012: 2).

Aile içi şiddet ise 1996 yılında Amerikan Psikoloji Derneği (APA) tarafından “bir ilişkide bir insanın yakını olduğu kişiye güç; kontrol; özerklik ve otoriteyi sağlamak amaçlı fiziksel; cinsel ve psikolojik kötü muameleyi içeren davranışlar” şeklinde tanımlanmıştır. Aile içi şiddet olgusu genel olarak tek bir olay olarak karşımıza çıkmaz; genel olarak şiddeti uygulayan kişinin mağdura karşı kullandığı davranış örüntüleri olarak gözlemlenir. Aile içi şiddet; fiziksel; cinsel; psikolojik ve ekonomik şiddet olmak üzere farklı şekillerde gözlemlenebilmektedir. Çoğunlukla erkek tarafından kadına ve çocuğa uygulanan şiddet olarak karşımıza çıkmaktadır.

Aile   içi  şiddet  döngüsü  teorisi; The  Battered  Woman  (Dayak  Yiyen Kadın   Sendromu) (1979) adlı kitabında Lenore Walker tarafından ortaya atılmıştır.  Walker’ın  teorisi  temelde  eş/partner  tarafından uygulanan şiddette;  istismarın yinelenme paternini tanımlamaktadır. Gerilim yükseldiğinde  döngü  başlar. Somut  bir  dürtü  ile  (‘işte  geçirilen  kötü bir  gün’;  içki  içmek; para   konusunda tartışmak  vb.)  tetiklenebilir.  Sonuç  olarak;  fiziksel  istismar  ortaya   çıkar;  ancak duygusal veya  zihinsel istismar daha  önceden  başlamış  olabilir.   Sonra;  istismarda  bulunan  kişi  özür diler  ve  bunun  bir  daha  olmayacağını   söyler  veya  yaşanan  durumu  inkâr  eder;  hatta  mağduru  bile  suçlayabilir.   Bu  olayı  gerilim ve şiddet yeniden  tırmanana  kadar; bir sakinlik süreci izler.  Şiddet  içeren ilişkilerin çoğu bu  şekilde ortaya çıksa da zaman geçtikçe   ‘toparlanma’ ve ‘sakinlik’ aşamaları  giderek  kısalır  ve  sonuç  olarak  ortadan  kalkar; ta ki şiddet herhangi bir  şekilde  günlük  rutin  haline  gelene  dek.


Walker’ın Şiddet Döngüsü Teorisi

Birinci aşamada;

Şiddet uygulayan taraf: Özür diler; bağışlaması için diğer kişiye yalvarır; terapi yardımı alacağına söz verir; çiçek/hediye gönderir; “bunu bir daha asla yapmayacağım” der;  aşkını ifade eder.

Mağdurun tepkisi: Terk etmemeyi kabul eder; geri döner veya şiddet uygulayan kişiyi tekrar eve alır; yasal işlemleri durdurmaya çalışır; şiddet uygulayan taraf  için terapi randevusu alır; kendini mutlu/umutlu hisseder.

İkinci aşamada;

Şiddet uygulayan taraf: Dengesiz davranır; her şeye kusur bulur; karşı tarafı izole eder; ilgi göstermez; bağırır; alkol veya uyuşturucu alır; tehdit eder; eşyalara zarar verir.

Mağdurun tepkisi: Karşı tarafı sakinleştirmeye çalışır; ailesinden ve arkadaşlarından uzaklaşır; çocukların sessiz kalmasını sağlar; boyun eğer; kendini geri çeker; gerekçeler üretmeye çalışır; en sevdiği yemekleri pişirir; genel olarak temkinli davranır.

Üçüncü aşamada;

Şiddet uygulayan taraf: Vurma; boğazına sarılma; küçük düşürme; tecavüz; silah kullanımı; sözlü istismar; üzerine bir şeyler fırlatma gibi eylemlerde bulunur.

Mağdurun tepkisi: Kendini ve çocukları korur; polisi arar; sakin kalmaya çalışır; gerekçeler üretmeye çalışır; evi terk eder; şiddete karşı koyar (Walker; 1979).

Aile İçi Şiddetin Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Şiddet çocuklar üzerinde kalıcı etkiler yaratmaktadır. Aile içinde şiddete tanık olan çocukların üzerinde şiddetin bazı etkileri şöyle sıralanabilir:

• Ebeveynlerden birinin diğerine şiddet uyguladığını yahut ebeveynlerinin kardeşine şiddet uygulandığını gören çocuk kendisini güvende hissetmez;  korkar; üzülür;

• Olaylarla hiçbir ilgisi olmasa bile suçluluk hisseder;

• Dayağın; şiddetin ve baskının bir sorun çözme yöntemi olduğunu öğrenir ve bunu uygular;

• Şiddet ve baskıdan kurtulmak için yalan söylemeyi seçebilir;

• Şiddet uygulayanla kendisi arasında güvene dayalı bir ilişki yerine; korkuya dayalı bir  ilişkisi olur;

• Şiddet uygulayana  karşı öfke duyar;

• Gelişiminde çeşitli sorunlar yaşayabilir;

• Benlik imajı sarsılır; güven duyguları zedelenir; sınır koyma becerileri gelişmez;

• Şiddet ortamından kurtulmak için evden kaçabilir; erken yaşta istemedikleri veya hazır olmadıkları bir evlilik veyahut istemedikleri tercihler yapabilirler.

Şiddete maruz kalmış ya da tanık olmuş çocuklar aşağıdaki belirtilerden bir veya daha fazlasını gösterebilir:

• Uyuyamama; uyumaktan korkma; kâbus görme; sık sık uyanma;

• Tıbbi bir nedene bağlı olmayan; baş ağrısı; mide ağrısı; mide bulantısı gibi bedensel belirtiler;

• Aşırı bir endişe hali; korkular; ani ses veya hareketler olduğunda irkilme;

• Saldırgan davranışlar; sinirlilik; kavgacılık; başka çocukların veya hayvanların canını yakma;

• Öfke nöbetleri veya başka zorlayıcı davranışlar;

• İnsanlara; okula veya eskiden sevdiği etkinliklere karşı ilgisizlik;

• Halsizlik; enerjisizlik;

• Duyguları ifade edememe;

• Yalnız ve terk edilmiş hissetme;

• Konsantrasyonda ve dikkati odaklamakta zorluk; okulda başarısızlık;

• Alt ıslatma; dil gelişiminde gerileme gibi yaşından küçük davranışlar;

• Sık ve uzun süreli ağlama; endişeli ve gergin hissetme;

• Fiziksel sağlık sorunları;

•Ergenlikte davranış sorunları (örneğin çocuk suçluluğu; alkol – madde kullanımı);

• Yetişkinlikte duygusal zorluklar (örneğin depresyon; kaygı bozuklukları)



Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır; tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.