Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Koronavirüs Psikolojik Etkileri

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 19:59    Güncellendi: 18.02.2025 19:59

Corona salgını ve karantina süreci herkes için zorlayıcı bir durumdur. Sağlığımızı tehdit ediyor olmasının yanı sıra virüsün hızlı yayılması ve sürecin belirsiz olması durumu daha zorlaştırdı. Herkes için yeni olan; yeni keşfedilen ve günden güne tedbirler arttırılırken adapte olmak ve uyum sağlamak psikolojik etkileri ortaya çıkarıyor. Mücadele ederken neyle savaştığımızı bilmek; olası değişimleri daha önce tecrübe etmiş olmak ve süreci-sonunu bilmek; işimizi kolaylaştırırken bu kolaylaştırıcı etkenler bugün içinden geçtiğimiz süreçte yok. Dolayısıyla yeni deneyimler; belirsizlikle kalabilmek ve bunların getirisi olan karmaşık duygular yaşanıyor; en önemlisi de bu duyguları yönetebilmek. Geleceği bilememek; önümüzü görememek; en yaygın olarak kaygı ve korku halini ortaya çıkartıyor. Bu duyguların varlığı; bu süreçte oldukça doğaldır. Ancak duyguların yoğunluğu/şiddeti önemli bir kriterdir.

Corona salgınını bir tehdit/tehlike olarak düşündüğümüzde; bu tehdit karşısında doğal olan kaygı; korku gibi duyguları hissetmemiz bizi harekete geçirici bir işleve sahiptir. Bu duygular aracılığıyla; kendimizi korur; önlem alırız. Hiç kaygısı olmayan bir insanı; mücadele etmeye yönelik davranışlarının olmadığını; önlem almadığını ve aldırmazlık boyutunda bu süreci hafife aldığını görebiliriz. Çok yüksek şiddette bir duygunun varlığı ise; kişinin günlük rutini; işlevselliğini bozan(ör: işe gidememe; yemek yapamama; çocuğuyla ilgilenememe vb.) bir etkiye sahiptir. Duyguların aşırı yüksek düzeyde olması zarar verici olduğu gibi duyguları yok saymak; göz ardı etmek de bir o kadar zarar verici olabiliyor. İçinizde tuttuğunuz; yaşamamak için kendinizi zorlayarak bastırdığınız duygular; fiziksel problemlere(mide; bağırsak problemleri; ağrılar vb.) neden olabiliyor. Her duygunun olduğu gibi kaygının da doğal olduğunu ve bir işlevinin olduğunu bilmek gerekir ki; duyguları tanımayı bilirsek; işlevselliğini fark eder ve yok saymazsak; duygularımızı yönetmek kolaylaşır.

Tüm ülkeyi; dünyayı saran bir salgın olduğu için bu sürecin psikolojik etkilerine bakıldığında iki boyutu vardır: Bireysel ve Toplumsal.

Bireysel boyutta bakıldığında; her bir bireyin önlem alması ve sorumlulukları (maske-eldiven takmak; hijyen; izole olmak gibi) yerine getirmesi gerekliliği bulunuyor. Bu sorumlulukların yanı sıra; izolasyon ile kişinin kendi başına kalması; kısıtlamaların; yakınlarını görememenin yaşattığı duygularının farkındalığı ve yönetimi önemlidir. Bu noktada sevdiklerinin yanında olamamak; yalnız kalma hali ve duyguları tek başına yönetmek durumunda kalmak; bireysel etkilerde dezavantaj doğursa da teknoloji yardımıyla bu desteği almak; yakınlarımızla olan ilişki kanalı sürdürülmelidir. Diğer bir taraftan; kendinizle kalmak; kendinizi keşfetmek ve mücadele etmek insanı güçlendirir ve kendinizi geliştirme fırsatı olarak değerlendirildiğinde avantaja dönüşmektedir.

Toplumsal boyutta ise; yaşanan bu salgın ve karantina hali tüm insanları etkilediği için; her gün her yerde gündemi oluşturmaktadır. Fazlasıyla sohbetlerde; sosyal medyada; haberlerde; televizyonda Corona salgını ile ilgili bilgiye maruz kalınmaktadır. Toplumsal boyutta bu dezavantaj oluşturmaktadır; bu noktada bireysel olarak bilgi alışı ve sürekli bu konunun konuşulması sınırlandırılmalıdır. Bu sınırlamanın bir diğer gerekliliği de; sizin iletişimde olduğunuz ve bu konuyu konuştuğunuz kişi/kişilerin sizden daha kaygılı olması halinde ortaya çıkar. Sıradan bir telefon görüşmesi; o andan itibaren sizi daha kaygılı ve panik bir hale sürükleyebilir. 

KAYGI; VİRÜS KADAR BULAŞICIDIR!

Bu boyutun avantajını kullanabilmek de mümkündür. İçinden geçilen süreç; tüm insanları ilgilendirmesi dolayısıyla ortak duygular paylaşılabilir. Empati kurulması ve kişilerin birbirini; ne yaşadığını anlaması kolaylaşır. Bu maddi-manevi bir başkasına yardım eli uzatmanın; birlik olmanın kapısını açar.

 Hayatın içinde şimdi olduğu gibi birçok zorlukla; problemle karşılaşıldığında; kişinin başa çıkma yöntemleri; uyum sağlama yeteneği işe yarar. Bazen farklı ve yeni başa çıkma stratejileri öğrenmek; sosyal çevreden veya profesyonel psikolojik destek almak yapılabilecekler listesini arttırabilir. Bu mücadele sonrasında; durumun değişmediğini görmek umutsuzluğa neden olmamalıdır. Çünkü bu nokta da farklı bir bakış açısı yardımcı olabilir.

DEĞİŞTİREBİLECEKLERİN İÇİN MÜCADELE VER; DEĞİŞTİREMEDİKLERİNİ KABULLEN! 

Kabullenmek; problem karşısında olumsuz duygularla boğuşarak eli kolu bağlı kalmak değildir. İçinde bulunulan durum ile ilgili baş etme gücünüzle yapabileceklere odaklanmak ve gerekenleri yaptıktan sonra durum hala aynıysa; varlığını kabul etmektir. Bu kabul ediş; ihtiyacınız olan anahtar olabilir.

Bu yaşanan durum/olaya karşı bakış açınızı değiştirir ve değişimin kendisi o anda başlar.



Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır; tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.