Depremi yaşamış ya da tanık olmuş her birey için bu durum stresli ve bazen travmatik olabilir. Birçok insan hayati olaylar karşısında benzer tepkileri verir. Deprem ve sonrasında verilen tepkiler; olayın şiddeti; mağdurların kişilik yapıları; toplumsal değerler ve geçmiş deneyimler nedeniyle farklılıklar gösterir. Deprem mağdurlarının; kaygı; korku ve TSSB bulgularını azaltmada yararlı olduğu bilinen psikolojik tedavilerden yararlanması sağlanmalıdır. Bu yaklaşım; mağdurların gelecekte karşılaşabilecekleri depremler için de psikolojik olarak daha hazırlıklı ve dirençli olmalarını sağlayacaktır.
İnsanların büyük bir bölümü birkaç hafta içerisinde yeni duruma alışıp; iç dengelerini kurar ve zorluklarla başa çıkarken; bazı insanlar için sıkıntılı süreç; aylar ve bazen yıllar boyu devam eder. Bu duruma; Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) adı verilir
DEPREM SONRASI VE TSSB İLE OLUŞABİLECEK DURUMLAR
Psikolojik reaksiyonlar arasında konfüzyon; korku; keder; suçluluk ve öfke gibi güçlü zihinsel ve duygusal durumlar;
Uyku ve odaklanma sorunları;
Yaşananların zihinde ve rüyalarda sürekli canlanması
Travmayı anımsatan uyaranlardan kaçınma;
Duygusal küntleşme;
Yaşama yönelik umutsuzluk;
Öfke ve huzursuzluk bulgularına rastlanır.
Tanı için bu bulguların bir aydan daha uzun süre devam ediyor olması; sosyal yaşam; iş yaşamı ve diğer uğraşılarda ciddi bozulmalara yol açması kriterleri aranır.
NELER YAPILMALI?
İnsanların travmayla başa çıkmalarına yardımcı olacak standart bir yöntem yoktur. Bireyin kişiliğine ve yaşam biçimine uygun; yaşama geçirilebilir nitelikte yöntemler gereklidir.
İlk yaraların sarılmasından sonra; yaşanan trajedinin kabullenilmesi; yaşamın yeniden anlamlandırılması ve kalınan yerden yaşamsal sorumluluklara devam edilebilmesi;
Yaşadıklarını ve duygularını rahatça belirtme olanağı vermek;
Zihinsel ve bedensel rahatlama ve dinlenmeye olanak sağlamak;
Ulaşabildiği yakınlarının yardımını istemesi için cesaretlendirmek;
Travmanın yaratabileceği duygusal sorunlar konusunda aydınlatıcı bilgiler sunmak;
Konuşmak istemediğinde kişiyi zorlamamak;
Duyguları bastırmaya teşvik eden yorumlardan kaçınmak;
Travma etkisiyle sinir sistemi ajite olduğu için; bunu daha da arttıracak olan çay; kahve; kola ve sigara tüketimi sınırlandırılmak;
Anksiyete ve depresyonu hafifletmede yan etkisiz yöntemlerden; rahatlatıcı müzik dinleme; nefes egzersizleri ve gevşeme çalışmaları;
Rutin çalışma yaşamına dönülemese bile; günlük aktivitelere başlamak;
Duygu ve düşünceleri dışa vurmanın güvenli bir aracı olan; günlük tutmak;
Ve unutulmamalıdır ki; travma ne kadar dile getirilirse sorun o kadar kolay çözülür.
Deprem sonrası keder ve matem kaçınılmaz olabilir. Olay anına zihinsel geri dönüşler yaşamak ve uykuda kâbuslar görmek sıkça karşılaşılan durumlar olmakla beraber; zamanla bu bulguların azalması beklenir. Yukarıda söz edilen yöntemlere rağmen kişi; iki haftayı geçen bir süreden sonra hâlâ çok yoğun korku ve keder yaşıyorsa; günlük yaşama geri dönmekte zorlanıyorsa; kendisine veya etrafa zarar verme riski taşıyorsa; profesyonel destek sağlanması düşünülmelidir.