Depresyon; ruhsal rahatsızlıklar içerisinde en sık görülen sorunlardan birisidir. Depresyonun ortaya çıkmasında biyolojik; yani kişinin genetik yapısı; doğuştan getirdiği mizaç; kişilik; yani aile ve çevresiyle kurduğu ilişki biçimi ve onlarla yaşadığı sorunlar; psikolojik; yani kişinin düşünüş biçimi etkilidir. Birden fazla faktörün bir araya gelmesi ile ortaya çıkmaktadır.
Günümüzde depresyon tedavisi için birçok terapi tekniği kullanılmaktadır. Kiminden olumlu ve kalıcı sonuçlar alınırken; kiminden olumlu da olsa kalıcı sonuç alınamamaktadır. Yani depresyon belli aralıklarla tekrarlayabilmektedir. Mesela son yıllarda ülkemizde “yaşam koçluğu” gibi bir sistem üzerinden; hiçbir faydanın olmadığı yöntemlerle kişilerin umutları; duyguları sömürülmektedir. Unutulmamalıdır ki depresyon gibi bilimsel bir tedavi süreci gerektiren sorunlarda; hiçbir tedavi edici etkisi YOKTUR..
Depresyon tedavisinde en yaygın olarak kullanılan yöntemlerden bir tanesi de ilaç tedavisidir. Anti-depresan olarak adlandırılan ilaçlar; seretonin hormonunu harekete geçiren bir etkiye sahiptir. Depresyona giren kişilerde; normalde salgılanması gereken seretonin yani mutluluk hormonu salgılanmamaya başlar. Bu şekilde kişi kendini mutsuz; bitkin; keyifsiz hissetmeye; hiçbirşeyden zevk almamaya başlar. Hatta daha önce yaptığı ve keyif aldığı aktivitelerden bile.. Anti-depresanlar; vücutta normalde salgılanması gereken seretonin hormonunun yeniden salgılanması için yardımcı olur. En az 6 aylık bir süreyle kullanılmalı ve şikayetler ortadan kalktığında; MUTLAKA doktor kontrolü ile doz azaltılarak bırakılmalıdır. Bir anda kesilen ilaçlarda; tüm tedaviyi yakmış olmanız muhtemeldir; çünkü kesilme belirtileri vücudu yeniden depresyona sürüklemektedir. Aynı zamanda ilaç tedavisi; sadece fizyolojik olarak olması gerekeni sağlamaktadır. Ancak depresyonda; değiştirilmesi gereken; olumsuz düşünceler de bulunmaktadır. İlaç bunu sağlayamadığı için; kişi düşüncelerini hangi yönde değiştirmesine ilişkin bilgi sahibi olmalıdır. Tabii ki nasıl değiştireceğine dair de.. İşte bu noktada önemli bir TERAPİ DESTEĞİ alınmasıdır.. Çözüm yanlızca ilaç olmamakla birlikte; tedavinin ancak %40-50 lik kısmını karşılamaktadır. Beraberinde yürütülecek olan terapi süreci ile; kalıcı bir iyileşme sağlanabilir. Nasıl ki grip olduğumuzda; doktora gidip ilacımızı alıyor; evde dinleniyor; besinimize dikkat ediyor; bitki çayları ile tedavimizi her yönden destekliyorsak; ruhumuzun da hastalandığını ve tam bir tedavi ile iyileşme sürecine gireceğimizi unutmamalıyız..
BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ İLE DEPRESYONDA OLUMLU SONUÇLAR ALINMAKTADIR. Bilişsel Davranışçı Terapi; sorun odaklı ve sınırlı sayıda seans ile; hastaları terapi desteği sunan bir yöntemdir. “Şimdi ve Burada” ilkesine dayanmaktadır. Kısa süreli ve diğer terapi yöntemlerine göre daha kalıcı bir etkiye sahiptir. Çünkü düşünce sistemi üzerine eğilmekte; olumsuz düşüncelerin nasıl değiştirilebileceğini öğretmektedir. Düşünceleri değiştirdiğimiz zaman depresyonun tekrarlama olasılığı düşmektedir. Bu terapi yöntemi ile danışanlar başa çıkma becerilerini öğrenmekte; geliştirmekte ve sorunlarını daha kolay çözmektedirler.
DEPRESYON TANISINI NASIL KOYABİLİRİZ?
İlgi ve istek kaybı;
Kendini üzgün; mutsuz ve çaresiz hissetme;
Uyku düzeninde bozulma ( az/fazla uyuma);
Halsizlik; yorgun hissetme;
İştah düzeninde bozulma ( az/fazla yeme)
Kendini işe yaramaz hissetme;
Konsantre olmakta güçlük yaşama; unutkanlık;
Ölüm düşünceleri
Konuşma ve davranışlarda yavaşlama; ruhsuz ve tedirgin görünme
Bu düşüncelerin en az 5 tanesini karşılıyorsanız hafif derecede; 7 tanesini karşılıyorsanız orta derece; hepsini karşılıyorsanız ağır derecede depresyonda OLABİLİRSİNİZ. Bunların yanı sıra kronik ağrılar; yorgunluk hissi gibi belirtiler de gözlenebilir.