Evlenme Kararının Önemi
Evlilik; toplumsal kurallar ve yasaların öngördüğü biçimde bir erkekle bir kadının yaşamlarını birleştirmesidir. Yaşam boyu birlikte yaşamayı amaçlayan evlilikte; ilişkilerin düzenli; uyumlu ve dengeli olması; evlilik kararının başlangıçta doğru verilmesiyle yakından ilişkilidir. Evlilik kararı; insan yaşamının üçte ikisinden fazlasını ve tüm geleceği etkileyecek boyutta önemli bir karardır. Evlilik karan; bireyden topluma geniş bir alam; evlenen eşleri her iki tarafın yakınlarını ve bu evlilikten doğacak çocukları da etkiler. Sağlıklı ve güçlü bir toplum da; toplumun çekirdeği olan aile ve evlilik yoluyla gerçekleştirilir.
Evlilik Koşullan
Karşıt cinsten birisi ile yaşamın paylaşılması olan evlilik; "yasal" ve "toplumsal" koşullar yanında; "bireye özgü sorumluluklar" da getirir. Bu nedenle; bireyler evlenme ve "eş seçme" aşamasına girmeden; Önce; evliliğe girişmenin Öngördüğü koşullar ve evliliğin getireceği doğal sorumluluklar yönünden; kendi durumunu; kişisel koşullarını değerlendirmesinde yarar vardır.
Aşağıda evlenme için zaman ve koşulların uygun olup olmadığını değerlendirmede yararlanılabilecek bazı genel ölçütler verilmiştir.
Gelişim ve Olgunluk Düzeyi
Evlenecek kişilerin; evlilik gereklerini ve sorumluluklarını yerine getirebilmeleri için bedensel; zihinsel ve sosyal yönden belirli gelişim ve olgunlaşma aşamalarım geçirmiş; evlilik koşullarında işlevsel bir yaşam düzeyine ulaşmış olması gerekir. Türk Medeni Yasası; bu gelişim ve olgunluk düzeyini "yaş" olarak erkeklerde 17 ve kızlarda ise 15 olarak belirlemiştir. Bu yaşın altında olanların evlenmesine yasal olarak izin verilmemektedir.
Erken evliliklerde; bireylerin geleceğe yönelik amaç ve idealleri tam olarak; şekillenmemiş; yaşam felsefeleri kararlılık kazanmamış ve evlilik koşulları gerçekleşmemiş olması nedeniyle evliliklerin başarılı ve uzun ömürlü olması olasılığı düşük olmaktadır. Erken yaşta yapılan evliliklerde eşlerin "bağımsız bir aile" olma olasılığı düşmekte; aile dışında olan akrabaların; evli çiftin yaşamına girme olasılığını da artırmaktadır.
Bireylerin gelişim ve olgunlaşmalarında; bireysel farklar söz konusu olduğundan; yaşamlarının yanında; evlenecek kişilerin bedensel gelişimi; fiziki güç; çocuk yapma yeteneği ve genel gelişimi ve olgunluk düzeylerinin yasal olan yaşlarının ötesinde; evlenecek kişilere özgü olarak; ayrıca değerlendirilmesi gerekir.
Genel gelişim ve olgunlaşma yönünden bireyler buluğa erdikleri zaman çocuk yapabilir duruma gelmekle birlikte; kişilerin; çocuk yapabilecek ve çocuğun bakımını yapacak; gelişim düzeyine; ana-baba olabilecek sosyal ve duygusal olgunluğa ulaşmadıkları için; çocuk yapabilme potansiyeli tek başına evlilik için yeterli görülmemektedir. Gençlerin 17-21 yaşlan arasında; ana-baba olacak duygusal; sosyal ve ekonomik olgunluğa ancak ulaşabildikleri kabul edilmektedir. Bu nedenlerle gençlerin 20 yaşın altındaki evliliklerin; genel olarak sağlıklı ve uygun olmadığının bilincinde olmaları gerekmektedir.
Ekonomik Bağımsızlığa Ulaşmış Olmak
Evlenme kararma ulaşmadan önce; tarafların aileyi geçindirecek genel ev ve aile giderlerini karşılayacak düzeyde ekonomik olanaklara sahip olmaları gerekir. Eşlerin çeşitli ihtiyaçları karşılayabilmeleri; ekonomik sorumlulukları başarıyla yüklenebilmeleri; ekonomik gereksinimleri karşılayabilecek düzenli gelir sağlayacak bir iş ve meslek sahibi olmaları zorunludur. Ayrıca; elde ettikleri geliri akıllıca kullanabilme yeterliliğine erişmiş olmaları da büyük önem taşır. Bu nedenle; evlenecek kişilerin ekonomik bağımsızlık ve iş olanaklarını sağlayıcı/eğitim; öğretim ve yetiştirme programlarını tamamlamadan evlenmemelerinde yarar vardır.