Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Öfke nedir; nasıl ifade edilmelidir?

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 19:59    Güncellendi: 18.02.2025 19:59

Öfke bir olay; durum ya da bir kişiye karşı duygusal; düşünsel; bedensel ve fizyolojik olarak verdiğimiz bir tepkidir.
Öfke üç sebepten ötürü ortaya çıkabilir:
Olumsuz ruh halimiz (O dönemde hayatımızla ilgili birikimler; istenmeyen olaylar).
Karşımızdaki kişinin kabul edilemez davranışları.
Çevresel faktörler (iş; trafik; sınav; sunum vb.)

Kısacası; öfkemizin kaynağı ya biz ve bizimle ilgili olumsuz durumlar ve/veya olaylar ya karşı tarafın kabul edilemez bir sözü ve/veya davranışı ya da yukarıda belirttiğim çevresel(dış) faktörlerdir. Kimi zaman hayatımız yolundadır; ruhsal açıdan kendimizi iyi hissediyoruzdur ve yapılan kabul edilemez davranışlar karşısında hoşgörü ve sabrımız sonsuz gibidir. Kimi zaman da işler yolunda gitmez; huzursuz ve gerginizdir. Bu ve benzeri durumlarda; en ufak bir olumsuzlukla çok çabuk sinirlenip; tepki gösteririz. 

Öfkenin geçmesi için en sık kullanılan yöntem bağırmak ya da saldırgan davranışlarda bulunmaktır; kapıyı hızla çarpmak; elindekini fırlatmak; saçını çekmek; tokat atmak gibi..Fakat bu ve benzeri davranışlar karşıdaki kişiyi korkutmanın yanı sıra; onun da öfkelenmesine ve ilişkinin bozulmasına sebep olabilir. Tam tersi öfkeyi içinde tutmak; belli etmemeye çalışmak; sabırlı olmak da çok işe yaramaz çünkü öfke birikmiş enerjiye benzer; olmadık yer; zaman ve şekilde ortaya çıkar. Zamanında dışa vurulup ifade edilmediğindeyse; istenmeyen en ufak davranışta yanardağ gibi patlar. Sonucunda karşıdaki kişinin kaygılanıp; korkarken biz de  pişman olur; suçluluk duyarız.

Kızgınlık ve öfke; baş etmesi güç; zor duygulardır. Tek başına kötü; sağlıksız ya da tehlikeli duygular değillerdir.  Öfkeyi problem yapan şey; durum ya da olayın kendisi değildir. Yüzeyde görünen sebep bu gibi görünse de; asıl problem; olayı ya da durumu algılayış ve yorumlayış biçimimiz; o sırada aklımızdan geçen düşünceler ve onu ifade etme yöntemimizde; yani; davranışlarımızdadır.

Beni en çok kızdıran şeyler?
Eşimde; çocuklarımda; ailemde; çevremde en çok nelere kızıyorum?
Kızdığım zaman aklımdan neler geçiyor; neler hissediyorum?
Kızdığım zaman ne yaparım?
Bu soruları kendinize sorarak öfkeyi yaşama ve dışa vurma biçiminizi sorgulayabilirsiniz…

Öfkelendiğimiz anlarda ne düşünüp; neler yaptığımız ya da yapabileceğimizin farkında olmak; bunları önceden tahmin etmek oldukça faydalıdır. Bu şekilde kendimizi kontrol edebilir; davranışlarımızda ve kullandığımız sözcüklerde çok daha dikkatli olabiliriz. Böylelikle; kendimizi (öfkemizi) yıkıcı ve yıpratıcı bir biçimde ifade ederek istemediğimiz olaylara sebep olmak yerine; kendimizin farkında olup önceden önlem alırsak hem kendimizi; hem karşı tarafı hem de ilişkimizi korumuş oluruz.

Kızgınlık ve öfke duyguları; çoğu zaman kaygı; korku; çaresizlik gibi duygularla bir arada bulunur. Çoğu zaman yaşadığımız hayal kırıklıkları; üzüntü; endişe; kaygı; korku; kıskançlık gibi duyguları en sık ve en kolay öfke ile dışa vururuz. Fakat genellikle; kaygı ve korkunun yarattığı çaresizlik hissiyle baş etmek için; kendimizi korumak için öfkemizi gösteririz. Yaşadığımız çaresizlik ve değersizlik hislerine karşı; saldırganlık ve şiddet göstererek kendimizi savunmaya çalışırız. Bazen kırılganlıklarımızı; hayal kırıklıklarımızı veya üzüntümüzü bastırıp; bunları öfkeye dönüştürmek geçici bir süre için güçlü ve iyi hissettirir. Fakat asıl yapmamız gereken; kızgınlık ve öfke duygumuzun altında yatan asıl duyguları anlamaktır.

Dr. Gordon; öfkeyi bir buz dağı olarak görür. Buz dağları; suyun yüzeyinde sürüklenen buz kütleleridir. Buz dağlarının denizin yüzeyinde sürüklenen kısmına oranla; suyun altında kalan bölümü çok daha büyüktür. Thomas Gordon; buz dağının suyun altında kalan kısmını “temel duygular”; suyun üstündeki buz tutmuş kısmını ise “öfke” olarak adlandırır. 

Öfke; merak; yalnızlık; üzüntü; kaygı (anksiyete) gibi pek çok temel duygunun sertleşmiş; donmuş; yani şekil değiştirmiş (öfkeye dönüşmüş) halidir. Temelde yatan duyguyu ifade edemeyip dışa vuramadığımızda;
bastırdığımızda bu duygular yüzeye şekil değiştirerek öfke olarak ortaya çıkar. Dr. Gordon; sürekli tekrarladığı için; öfkeyi “soğuk algınlığı” gibi görür. “Onu sevmeyiz ama ondan kaçamayız. Onu tanırız ama oluşmasına engel olamayız” der. Gerçekten de öfkelendiğimiz zaman; söylemek istemediğimiz söyler söyler; kendimizden beklemediğimiz davranışlar sergileriz. Fakat; kızgınlığımızı; bağırmadan; şiddet kullanmadan; kendimize ve karşımızdakine zarar vermeden; iletişime ve ilişkiye zarar vermeden de ifade edebiliriz. Önemli olan; kızgınlığımızı ifade etmek; kelimelerle anlatmak ve bunu yaparken de ilişkiyi ve iletişimi korumak ve devam ettirebilmektir.

Öfkemizi yaşayış biçimimiz; öfke karşısında hissettiklerimiz ve onu dışa vurma şeklimizde çocukluk yaşantılarımızın önemli ve belirleyici bir etkisi vardır. 
Çocukken birilerini kızgın; öfkeli gördüğünüzde ya da birileri size kızdığında size neler olurdu?
Ne düşünürdünüz? 
Ne hissedersiniz?
Ne yapardınız?
Çocukluğunuzda; kızgınlığı ve öfkeyi nasıl yaşardınız?
Nasıl dışa vururdunuz?
Nasıl ifade ederdiniz? 
Kızdığınızda ne yapardınız?

Bir düşünün...
Öfkemizi dışa vuruş; ifade ediş biçimimizi çocukluk döneminde aile sistemimiz içerisinde model alarak öğreniriz. Yaşanan ev içerisinde çocuk öfke; şiddet ve baskıya tanık oluyorsa; zamanla görerek aynı davranışları benimser; öfkesini ve hayal kırıklıklarını yıkıcı ve saldırgan bir şekilde ifade etmeyi; dış vurmayı öğrenir. Bazı durumlardaysa şiddete; öfkeye ve saldırgan davranışlara çocuk bizzat kendisi maruz kalır; yaşadığı korkuyu; kaygıyı; üzüntüyü içine atar ve kendisini geri çeker...Bu her iki durum da; çocuklar için oldukça yıpratıcı ve yıkıcıdır. KIsacası; öfkeyi kontrolsüzce dışa vurursak ciddi ilişki problemlerine sebep olurken; tam tersi durumdaysa öfkenin bastırılıp dışa vurulmaması depresyona zemin hazırlar. 

Öfkeyi sağlıklı bir şekilde yaşayıp; dışa vuramadığımızdaysa vücudumuz bazı tepkiler verir:
Soluk alıp vermede ve kalp atışlarında hızlanma; tansiyon yükselmesi; kas geriliminin artması; terleme; titreme; yüzde kızarma; sararma; baş ağrısı; baş dönmesi; mide şikayetleri; ağrı; bulantı ver yanmalar; bağışıklık sisteminde zayıflama; hastalanma riskinde yükselme; hafıza ve düşünme süreçlerinde zayıflama; uyku problemleri; cinsel problemler; üretkenlikte ve verimde düşüş; kronik yorgunluk ve isteksizlik gibi…

Her birimiz öfkeyi farklı şekillerde yaşar; dışa vururuz..Bazılarımız daha sakin olup içine atarken; bazılarımız her an patlamaya hazır bir bomba gibidir.. Bazılarımız kullandığı sözcüklerle öfkesini başka bir şeye yönelterek yaşar öfkesini; bazılarımız da bağırarak..Bazılarımız kendisini alışverişe verir; bazılarımız yemek yemeye..

Özetle; her birimiz öfkemizi farklı şekillerde yaşarız önemli olan onu doğru bir şekilde; kendimize ve karşı tarafa zarar vermeden; yıpratmadan ifade edebilmektir..











Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır; tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.