1-Margarin kuyruk yağ iç yağ vb yağlarından zengin bir beslenme biçimi ve ihtiyacımızdan fazla tuz alımı kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini oldukça yükseltir.
2- Kemiklerin sağlıklı güçlü olması ve kemik yoğunluğunun ideal sınırlar içinde tutulması için kalsiyum ve fosfordan günlük ihtiyacımız kadar alınmalıdır. Aksi takdirde osteoporoz halk arasında kemik erimesi denilen duruma ve kemik kırılmalarına rastlanır.
3-Yüksek yağ içeriğine sahip basit karbonhidrat bakımından zengin şekerli yiyecekler ve işlenmiş paketli hazır gıdalar ile beslenen kadınlarda doğurganlık azalır gebe kalmaları durumunda ise düşük yapma ihtimali oldukça artar.
4- Şekerden zengin şekilde beslenen kişilerde kanda glikoz miktarı normalin üzerinde seyreder. Bu durum başta diyabet olmak üzere çeşitli sorunlara da zemin hazırlar. Susama sık idrara çıkma görme bozuklukları halsizlik enfeksiyonlar diyabetin belirtileri şeklinde görülmeye başlanır.
5-Genel olarak sağlıksız beslenen kişilerde duygu durumumuzu da etkileyen faktörlerden biridir. Öncelikle depresyon ile yakından ilişkilendirilir ve bunun dışında da genel ruh halinde anlık dalgalanmalar gözlemlenir. Bayanlarda yetersiz ve dengesiz beslenme durumlarında ise PMS adet öncesi sendrom problemleri artar genel olarak gergin bir ruh hali ve iştahın anormal şekilde açılması sonucu ortaya çıkar.
6- Yetersiz dengesiz ve sağlıksız beslenen kişilerin bağışıklık sistemi yeterli ve dengeli beslenen bireylere göre oldukça zayıftır. Bağışıklık sistemi beslenme şeklimizden doğrudan etkilenen bir yapıya sahiptir. Zayıf bağışıklığa sahip olan kişiler viral ve bakteriyal enfekisiyonlara karşı daha hassas hale -gelirler ve yakalanma riskleri yükselir. Beslenme programımızda yeterli mineral ve vitamin bulunması bizi enfeksiyon hastalıklarından korur ve bağışıklık sistemimizin çok daha iyi çalışmasını sağlar.
7-Besinlere konulan katkı maddeleri ve koruyucular ve rafine şeker içeren gıdalar ile beslenme bireylerin karakterlerinde hiperaktif ve asabi davranış değişikliklerine neden olur. Zihnini toplama ve odaklanma konularında zorluk yaşar. Bu durumun sebebi diyetin krom içeriğinin düşük olmasıdır. Krom minerali kan şekeri düzeylerinin kontrolü konusunda vücudumuz için oldukça önemli bir mineraldir. Krom eksikliğinde kan şekeri düzeylerinde oluşan anormallikler kişinin karakterinde bu tür olumsuz durumlar meydana getirir.
8- Beslenme programında lif yönünden zengin tam tahıllı posa içeriği yüksek ve yağ oranı düşük gıdalara ağırlık vermek bir çok kanser türüne yakalanma riskini düşürür ve önlenmesinde görev alır. Bu konuda yapılan araştırmaların sonuçlarına baktığımızda beslenme şeklini bahsettiğimiz şekle getirenlerin kanser vakalarının üçte birini önleyebileceğini de görüyoruz.
9-Beslenme düzeni içinde yeteri kadar mineral ve vitamin bulunmayan vücudunda eksikliklerin ortaya çıktığı kişilerde ilk olarak etkilenen organlardan biri de karaciğer olur. Karaciğer yaşamsal olarak vücudumuzun en önemli organlarından biridir ve birden fazla görev yerine getirir. Sindirim sistemimizin düzgün şekilde çalışabilmesi ve yaşamsal önem taşıyan mineral vitamin emiliminden sorumludur. Karaciğere zarar veren şeylerin başında yüksek doymuş yağ içeriğine sahip besinler ve alkol yer alır. Bu gıdaların fazla alımı karaciğer hücrelerini öldürür ve böbreklere kadar uzanan zararlı tablonun ortaya çıkmasına sebep olur.
10- Günlük diyetinde yağ tuz ve şeker oranı yüksek besinlerle beslenmek vücut ağırlığının sağlıksız biçimde artmasına neden olarak obezite riskini yükseltir. Obezite sadece estetik olarak kötü bir görüntüye sebep olmakla kalmaz aynı zamanda fizyolojik ve psikolojik sorunları da beraberinde getirir. Fizyolojik sorunlardan başlıcaları kardiyovasküler sistem bozuklukları diyabet hastalığı hipertansiyon kanser kısırılıktır. Obezitenin sebep olduğu diğer problemler ise kişide görülen kronik yorgunluk ve enerji düşüklüğü hali özgüven kaybı zihinsel ve fiziksel performans düşüklüğü ve depresyondur.