Öncelikle Aneroksiya Nevrosa bir hastalık değil klinik bir sendromdur. A.N daha çok genç yetişkin kadınlarda görülür. Başlama yaşı 14 olsa da 5 yaşında görülmüş vaka bildirimiyle ve son 30 yılda görülme sıklığında artışın 2 katına çıkmış olmasıyla da sendromun ciddi boyutlara ulaştığı anlaşılmaktadır. 14-18 yaş arası daha fazla görülse de 17 yaşında peak yapmaktadır. Ama 40 yaşında bir yetişkinde de görülebilir. Erkeklerde kadınlarda görülme oranı 20kat daha az iken yine son 30 sene de 10 kat daha az görülerek erkelerin de bu sendromdan artık daha fazla etkilendikleri anlaşılmaktadır.
Bir kişinin A.N. teşhisi konulabilmesi için BKİ<16 olması tek başına yeterli değildir. En belirgin özellikleri şişmanlamaktan aşırı korkmalıdır. Şişmanlık onlar için çok kötü ve asla kabul edilemez bir durumdur. Şişko olmaları halinde kendilerinin toplum dışına itileceğini düşünürler. Kişiliklerinin ve kendilik özelliklerinin ve değerlerinin en büyük ölçüsü onlara göre zayıflıktır. İkinci bir ölçüt de beden ime algılarında ki bozukluktur. Aynaya baktıklarında kendilerini ne kadar zayıf olsalar da şişman zannederler. Şişmanlık tüm vücudunun sorunu olduğunu düşünebilirken bazıları zayıf olduklarını farkında olup sadece kalça göğüs göbek gibi daha spesifik bölgelerde fazla yağ oranı olduğunu düşünürler.
A.N. bireyler sanılanın aksine iştahsız değillerdir. İştahları vardır ama iştahlarını yadsırlar. Çok kısıtlı yemek yerler. Hatta bazen bütün günü 200kcal besinlerle geçirirler. Çok hareket etmeye spor yapmaya çalışırlar. Sürekli kısıtlı beslenmesine özellikle karbonhidrat ve yağdan dehşet içinde uzak durmasına rağmen aklı sürekli yemektedir. Zihinsel olarak bu işe çok zaman ayırır. Beslenme ve yemek hakkında hemen hemen her şeyi bilirler. Bu bilgileriyle de mutfakta çok başarılı işler çıkarırlar. Çok güzel ve çeşitli yemekler yapabilirler ve çevrelerine sürekli yemek yedirirler. Ama kendileri çok az yerler hatta yemezler.
Aneroksiya Nevrosalı bireyler spesifik olarak kısıtlama yoluna giderler. Yani günlük aldıkları besinleri çok kısıtlı alıp sürekli spor ve egzersizle kilo kaybını hedeflerler. Fakat bazı türlerinde oburluk tıkınma durumunun ardından kusma laksatif veya diüertik tüketme yani aldığı kaloriyi bedenden uzaklaşma yolunu da seçebilirler.
Aneroksiya nevrosalı bireyler genel olarak toplum içinde içine kapanık anksiyetik hareketler gösteren bireylerdir . yapılan araştırmalara göre A.N .bireylerde homoseksüel uyuşturucu bağımlılığı depresyon kişilik bozuklukları daha fazla görülüyor. Ayrıca aşırı yalan söyleme hırsızlık gibi bulgular da bulunabiliyor. Bir başka ilginç özellikleri ise derslerinde çok başarılı olmaları. Bu başarının takıntı sonucunda mı oluştuğu yoksa A.N. daha zeki ve başarı ilgisi olan bireylerde mi gözüktüğü net olarak bilinemiyor.
nevrosa olan kişilerde gözüken rahatsızlıklar (komplikosyanlar) ise ölümcül olabiliyor. Her aneroksiya nevrosa lı 100 kişiden 5’i hayatını bu sebepten dolayı kaybediyor. Bunun en büyük nedeni vücutlarında yağ oranında ki aşırı düşme nedeniyle hormon aktivitesinde bozulma ve kas kaybı oluşmasından doğan ve kalp kaslarını da etkileyen kısıtlılık. Öncelikle kadınsal hormonların çoğu adipoz (yağ) dokusundan salgılandığı için seksüel istekleri çok düşüyor. Yeni ergenliğe girenlerde hiç seksüel istek oluşmayabiliyor. A.N. tanı kriterlerinden en önemlilerinden biri olan amenone (adet görememe) yine kadınsal hormonların salgılanmamasından kaynaklanıyor. Yetersiz beslenmeden kaynaklana demir eksikliği sonucu saçları ve vücut kıllarında ciddi azalma oluyor. Yine kalsiyum ve fosfor eksikliğinden dolayı diş çürümeleri gözlemleniyor.
Yetersiz besin yetersiz potasyum anlamına geliyor buda kalp için sorun yaratıyor. Ayrıca zayıflanmaya başlandığında önce yağ depoları giderken sıra kas rezervlerine geliyor. Bacak kalça ve kol kasları eridikten sonra besin bulabilmek adına vücut iç organlarımızda ki kas gruplarına yöneliyor ve oradaki kaslar da erimeye başlıyor. Kalp atım hızı normal bireylerde dakikada 70-80 olması gerekirken 40’ın altına düşüyor. Küçük tansiyon (sistolojik basınç) 70 in altına düşüyor. Ve sürekli halsizlik ve uyku hali yaşam kalitesini daha da azaltıyor. Bazı bireylerde ölüm nedenleri zaten ani kalp durması olabiliyor. Ayrıca çok az beslenildiği için konstipasyon (kabızlık) şikayetiyle başlayan GIS (barsak) problemleri başlıyor.
Bu sendromun en tedavisi ekip çalışması gerekiyor. Öncelikle bir psikiyatri uzmanı ve psikologla tedavi süreci başlıyor. Ardından diyetisyen takibiyle devam ediyor. Eğer çok ciddi boyutlara ulaşırsa sosyal endikasyonla hastaneye yatırılıp öyle gözlemleniyor. Başlangıçta çok fazla beslemeye çalışmak yeme fobisi olan bu hastalarda çok ters sonuçlar doğurabiliyor. Onlara asla şişman olacak kadar beslemek gibi bir niyet olmadığını çok net ifade etmek gerekiyor. Beslenme programını hazırlarken yağ ve karbonhidratı ve kaloriyi en başta çok kısıtlı tutmak daha doğru bir yaklaşım oluyor. Daha sonra yavaş yavaş artırılarak kilo kazanımın fazlalığıyla kişiyi korkutmamak gerekiyor.
Ayrıca bazı rahatsızlıklardan dolayı oluşan zayıflamayı aneroksiya nevrosayla da karıştırmamak gerekiyor. Hipertroidi ağır depresyon addison DM ağır anemi gibi rahatsızlıklardan sonra doğan iştahsızlık ve sonucunda aşırı kilo kaybının aneroksiyayla hiçbir ilgisi olmayabilir. A.N li bireyler iştahsız değillerdir. Yemek yemekten korkup kaçtıkları için yemek yemeyi bilerek isteyerek reddederler. Bu nedenle her aşırı zayıf kişi A.N değildir.